55 Yıl Denek Olmak: HM Vakası
Söz konusu beyin olduğunda öğrendiğimiz birçok şeyin tesadüfi vakalar üzerinden olduğunu söylemiştik. Şimdi de hayatının 55 yılını denek olarak geçirmiş ve ölümünden sonra bile beyninden birçok bilgi edinilmiş olan bir insanı tanıyacağız: Henry Gustav Molaison.
1930’lu yılların başlarında Henry Moalison geçirdiği bir bisiklet kazasında kafa travması yaşadı. Kazadan sonra yıllar içerisinde epilepsi nöbetlerine tutulmaya başladı. 15 yaşında yaşadığı ilk büyük krizin ardından krizler varlığını şiddetle sürdürdü. Bir süre ilaç tedavisi uygulansa da zamanla ilaçlarda etki etmemeye başladı. Krizlerden ötürü yaşam kalitesi oldukça düşen Henry Gustav 27 yaşına geldiğinde dönemin ünlü beyin cerrahı Dr. William Beecher Scoville’nin kapısını çaldı.
Olaylar zincirinin önemli bir parçası olan Dr. Scoville’nin alameti farikası, beynin loblarından parça alınması işlemi olan lobotomiyi hastalarına sıkça uyguluyor olmasıydı. O dönemde lobotomi işlemi uygulanan hastalar genellikle şizofreni gibi psikolojik rahatsızlığı olanlardı. Ancak söz konusu epilepsi atakları olduğunda durum diğer hastalıklardan ayrılıyordu. Çünkü 1950’lerde epilepsinin hangi beyin bölgesinde gerçekleştiğini tam olarak saptamak birçok bilinmezliklerle mücadele gerektiren zor bir işlemdi. Aslına bakılırsa o zamanlarda beyine dair bilgilerde oldukça azdı. Cerrahlar her zaman olmasa da durumun şartları gereğince emin olmayarak tedavi etmeye çalışıyorlar, işlemler yapıyorlardı. Dr Scoville’nin de Henry Molaison’a yaptığı da tam olarak buydu: Lobotomi ile dönemin oldukça az bilinen bir organından, hangi bölgeden kaynaklandığı bilinmeyen bir hastalığa tedavi amaçlı parça çıkarmak.
Krizlerden ötürü oldukça zor durumda olan Henry Molaison Dr. Scoville’nin tedavi planını kabul etmesi üzerine belirli testlerden geçirildi. Ve 25 Ağustos 1953 yıllında ameliyata girerek 55 yıl sürecek olan denekliğine adım atmış oldu. Dr. Scoville, Molaison’un hastalığının kaynağını düşündüğü medial temporal loblarının (hipokampüsü içerir) ikisini de aldı. Ameliyat, krizlerde kısmen başarı sağlamıştı ancak Henry Molaison hafıza kayıpları yaşıyordu. Yakınlarının isimlerini, yaşadığı evin odalarını ya da 11 sene önceki anılarını hatırlayamıyordu. Kendisi ile ilgilenen kişiler isimlerini sık sık tekrarlıyorlardı ve hafızası yeni anı oluşturamıyordu. Kendisi şimdiki zamana hapsolmuş gibiydi.* Henry Molaison’un yaşadığı bu hafıza kaybı kısa sürede temellendirilemedi. Ardından o zamanlarda hafıza ve hafızanın bulunduğu yerlere dair çalışmalar yapan sayılı kişilerden olan Psikolog Brenda Milner, Henry Moalison ile ilgilenmeye başladı ve onu çeşitli testlere tabii tuttu. Bu test sonuçlarında: IQ seviyesi ameliyat öncesine göre artmıştı (104 –> 117). Normal değeri 100 olan hafıza ile ilgili testten ise 70 almıştı.
Moalison’u ilginç kılan bir diğer nokta ise motor becerilerinde sıkıntı yaşamıyor olmasıydı. Motor becerilerin korunmasının yanı sıra yenilerini de öğrenebilmekteydi. Kendisi aynadan bakarak resim çizme yeteneği geliştirdi ve birden fazla motor beceri testlerinde başarı sağladı. Kendi yakınlarının isimlerini bile hatırlayamayan birinin zamanla yeni beceriler geliştirebiliyor olması bize birden fazla hafıza çeşidinin olduğunu ve farklı biçimlerinin farklı yerlerde konumlandığını göstermiş oluyordu. Aynı şekilde hipokampüs ile hafıza arasında da çeşitli bağlantıların olduğu tespit edilmişti. Belleğin uzun süreli ve kısa süreli olarak ayrıldığı fikri de akla gelmekteydi.
Acı eşiğinin yükselmesi, iştahın oldukça artmasının yanı sıra Henry Moalison’un yaşadığı bir diğer değişiklikte zaman algısında ki değişimdir. 20 saniyeyi normal bireyler gibi algılıyor fakat sonraki 5 dakika ona 40 saniye gibi geliyordu. 1 gün onun için 15 dakikaydı. Ve kendisine göre hep 27 yaşındaydı. 40. yaş gününde kendisine kendi fotoğrafı gösterildiğinde tanıyamamıştı.
1970’li yıllara gelindiği Henry Moalison ile MIT’de Suzanne Corkin ilgilenmeye başlamıştı. Henry Moalison 82 yaşında solunum yetmezliğinden vefat edene kadar MIT bünyesinde denek olarak gözlemlendi, araştırıldı. Vefatının ardından beyni hemen incelemeye alındı. Ve üç boyutlu modellemesi için 2401 parçaya bölündü. 2014 yılında Nature Communications dergisinde yayınlanan makaleye göre Henry Moalison’un beyninde bilinmeyen bir lezyonun varlığının tespit edildiği açıklandı. Cerrahi işlem sırasında lezyonun oluştuğu düşünülüyordu. Ayrıca hipokampüsünün tamamının alındığı düşünülürken öyle olmadığı bildirildi. Hipokampüsün bir kısmı duruyordu.
Bilim tarihinde “HM Vakası” olarak bilinen bu vaka beyne dair birçok düşüncenin temellendirilmesinde önemli bir yer taşır. Özellikle de belleğe dair önemli bir kapının aralanmasını sağlamıştır.
Yazan: Nazlıcan İLHAN
Kaynak**
Kaynak***
Bir yanıt bırakın