
A Priori Bilgi Ne Demektir? Deneyime Dayanmayan Bilgi Olabilir mi?
Hayata, evrene, dünyaya dair bilgimizin çoğu deneyimlemekten ileri gelir. A priori bilgi ise deneyimlemeye dayanmayan bilgi demektir. Genellikle matematik ve mantıksal çıkarımlar için kullanılır. A priori Latince önsel, önce gelen (veya daha dolaylı olarak deneyim öncesi ilk ilkelerden gelen) anlamına gelirken onun karşıtı olan a posteriori ise sonra gelen veya deneyim sonrası anlamına gelir. Yani a posteriori bilgi deneysel kanıta dayalı olandır denebilir.
Buna örnekler vermek gerekirse; “en az üç gündür yağmur yağıyor” cümlesine göre ondan önceki iki günde de yağmur yağmış olduğu bilgisi a priori bir bilgidir, çünkü bir kişi bu bilgiye sadece aklını kullanıp düşünerek ulaşabilir. Buna karşılık “20.03.2022 ile 21.03.2022 arası metrekareye 3,5 mm yağış düştü” cümlesi sadece akıl ile çıkarımı yapılamayacak deneysel bir bilgiyi ifade eder, bu nedenle de a posteriori’dir.
Her dönemde filozoflar ve bilim insanları bu iki bilgi türü üzerinde düşünmüşler ve görüşler ileri sürmüşlerdir. Bu iki terim ilk olarak geniş çapta hassas bir düşünme modeli olarak kabul gören Öklid’in Elementler adlı eserinin Latince çevirilerinde görülür. A priori bilgi tam olarak bu isimle kullanılmamış olsa da erken felsefi kullanım örneklerinden biri de Platon’un Meno diyaloğunda geçen hatırlama öğretisidir ve insan zihninde içten gelen bir bilgi olduğundan bahseder. A priori ve a posteriori üzerine yazan en önemli isimlerden biri 14. yüzyıl skolastiklerinden Albert le Grand de Saxe’tır. Skolastik felsefe, Orta Çağ düşüncesinde doğrunun zaten mevcut olduğu düşüncesine ve felsefenin okullarda okutularak öğretilmesine dayanan bir yaklaşım sergiler. Bu felsefenin temeli teoloji yani din bilimidir, ona dayanır ve onu desteklemeye çalışır. Skolastik felsefenin dayanağı sayılan Aristoteles de antikçağda akılsal bir ilkeden yola çıkarak yapılan tümdengelimsel akıl yürütmeyi a priori, deneysel bilgiden yola çıkılan tümevarımsal akıl yürütmeyi ise a posteriori saymıştır.
Rene Descartes ve Baruch Spinoza ile birlikte rasyonalist felsefenin 17. yy.daki en büyük savunucularından olan G.W. Leibniz, “Bilgi, Hakikat ve Fikirler Üzerine Düşünceler” (1684) adlı yazısında fikirlere a priori ve a posteriori kriterleriyle ayrım getirmiştir. 1714 tarihli Monadology adlı eserinde Tanrı’nın varlığına dair a priori ve a posteriori argümanlar yer alır. Rasyonalist felsefe bilginin kaynağının akıl olduğunu; doğru bilginin ancak akıl ve düşünce ile elde edilebileceği tezini savunur. Buna göre, kesin ve evrensel bilgilere ancak akıl aracılığıyla ve tümdengelimli bir yöntemsel yaklaşımla ulaşılabilir. Dünya hakkında önemli olan bilginin yalnızca deney ötesi yöntemlerle elde edilebileceğini savunur. Böylelikle bu felsefe her bireyin eşit ve değişmez ussal ve mantıksal ilkelere sahip olduğunu varsayarak, çeşitli “a priori“ ve apaçık gerçeklerin var olduğunu kabul eder ve gerçeğe sadece akıl ile erişilebileceğini savunur. Bu görüşe göre, kesin bilgi örneğin matematiktir. Bu nedenle ilk bakışta rasyonalizm yani akılcılık, deneyciliğin karşıtıdır. Rasyonalizmin akla karşı yaklaşımı dinde vahiyle veya etikte duyguyla karşılaştırılır ancak bu felsefede aklın karşılığı genellikle içe doğma değil içgörü kavramıdır.
A priori bilgi veya biliş kavramı rasyonalist (akılcı) ve ampirist (deneyci) teorilerin bir karışımını savunan 18. yy Alman filozofu Immanuel Kant’ın felsefesinde de önemli yer tutar. Kant, “Tüm bilişimiz deneyimle başlasa da, bunun deneyimden ortaya çıktığı sonucu çıkmaz” der. Kant’a göre, a priori biliş aşkındır veya olası tüm deneyimlerin biçimine dayanırken, a posteriori biliş deneyimin içeriğine dayalı olarak deneyseldir. Ancak Kant, a priori bilginin deneyimden tamamen bağımsız olmadığına da inanır.
Genel anlamda bakıldığında a priori terimi, deneyle kanıtlanamayacak olgular için kullanılır. Bunun en temel örnekleri dinsel konular ile ölüm ve hayatın başlangıcı, tanrının varlığı, evrenin yapısı gibi metafiziksel savlardır. Bilimsel açıdan hiçbir önsel bilgi yoktur; zira bilimsel yöntem, bu tip bilgileri reddeder. Özellikle Hristiyan metafiziği, tanrının varlığını kanıtlamak için deneyden yararlanmak imkânsız bulunduğundan, zorunlu olarak ussal ve bundan ötürü de önsel olan a priori’den yararlanmıştır.
Güncel kullanımda terim; bilimsel ve felsefi yazılarda bir teorinin deneysel olarak kanıtlanması veya çürütülmesinden önce, teorik tahminleri ifade etmek için kullanılır. Örneğin; “… a priori böyledir.” Son zamanlarda, çeşitli dilbilimcilerin bazı dilbilim kavramları hakkındaki yazıları haricinde, “a priori” bilginin varlığı sıklıkla reddedilmiş, kabul edilse dahi etki alanı ve konumu daraltılmıştır.
Yazan: Alev Özlem ÖZDEMİR
Kaynaklar:
Baehr, Jason S. (2006). “A Priori and A Posteriori” Internet Encyclopedia of Philosophy.
Hoiberg, Dale H. (Ed.) (2010) “a priori knowledge” Encyclopædia Britannica, Vol. I: A-Ak – Bayes (15. bas.)
wikipedia.org
Bir yanıt bırakın