Algısal Yaşantıları Beyin ve Sinir Hücreleri Nasıl Örgütler?
Algı (perception) en genel anlamıyla duyu organları ile alınan uyarıcıların (duyusal bilgilerin) tutarlı, anlamlı bir bütünlük oluşturacak şekilde örgütlenmesiyle, analiziyle, yorumuyla ve senteziyle ilişkili – duyu uyarıcılarının duyu alıcılarına ulaşmasından algılanan şeyin tanınmasına, farkına varılmasına, kavranmasına vs. kadar geçen fiziksel, nörolojik, fizyolojik, bilişsel ve duygusal- süreçlerin tamamıdır.
Duyu verilerini örgütleyip yorumlayarak çevremizdeki nesne ve olaylara “anlam verme süreci” olarak da tanımlanır. Algı bir örgütlenmedir.
Algısal alan (perceptual field) belirli bir anda kişinin çevresindeki uyarıcı özelliklerinin tamamı yani toplamıdır. Ancak bu algının, algılanan şeyin gerçekliği ile birebir örtüşmesi gerekmez; çeşitli çarpıtmalar veya yanılsamalar da devrede olabilir.
Evrim boyunca çevremizdeki pek çok karmaşık şekil ve hareketi algılamak için önceden programlanmış olarak dünyaya geliriz. Ama çevremizdeki tüm farklı nesneleri kavrayacak biçimde dünyaya gelmeyiz. Örneğin bebek insan yüzüne daha uzun süre bakar.
İnsan çevresindeki tüm farklı nesneleri kavrayacak biçimde doğmadığı için “öğrenme ve deneyim algıları” uyaranları örgütlememizde önemli rol oynar. Duyusal bilgi karmaşası içinden anlamlı örüntüler yorumlamaya “algı” denir. Beyin materyal olarak çeşitli duyulardan gelen karmaşık bilgi akışını doğrudan duyumsamanın ötesinde yorumlayarak algısal yaşantılar yaratır. Duyusal bilgi tam olmadığı zaman, eksik olan ayrıntıları tamamlayarak tam algı yaratırız.
Bazen varolması mümkün olmayan şeyler algılarız. Görsel yanılsamalarda beyin aktif bir biçimde ham duyusal bilgiden bağımsız hatta bazen bu bilginin farkında bile olmadan algıları organize eder.
Yazan: Gözde ADIYAMAN
Bir yanıt bırakın