Alice Harikalar Diyarında Sendromu Nedir?
Masallar, çocukluğumuzun vazgeçilmez parçalarından biriydi. Uyumadan önce ailemiz bizlere okurdu ve onların hayaliyle uykuya dalardık. Çizgi filmlerini izler ve onlardan etkilenirdik. İşte Alice Harikalar Diyarında masalı da çocukluğumuzun masallarından birisidir. Zamanında çizgi filmleri yapıldı hatta günümüzde bile olmak üzere filmleri çekildi. Fantastik yanıyla bizlere keyif verdi. Peki, Alice Harikalar Diyarında sadece bir masal olarak mı kaldı? Maalesef ki durum bu kadar masum değil. Literatüre de geçmiş olan bir sendroma adı verilmiştir. Alice Harikalar Diyarında Sendromu. Gelin hep birlikte bu sendromu inceleyelim.
Nedir?
Alice Harikalar Diyarında Sendromu, ilk kez 1955 yılında, genç hastalarının çoğunun migren hali bir sonucu olarak vücut parçalarının veya bazı nesnelerin boyutlarında bozulmalar yaşadığını fark eden Britanyalı psikiyatrist Dr. John Todd tarafından tanımlanmıştır. Dr. Todd, bu semptomlar ve migren arasında güçlü bağlantılar olduğunu ileri sürerek bu sendromun nadir bir “migren varyantı” oluşturabileceğini belirlemiştir. Ancak baktığımızda kitabın yazarı Lewis Carrol’un da benzer şekilde migren atakları geçirdiği not düşülmüştür.
Sendrom, gözler ile beyin arasındaki sinyallerin tam ve doğru çalışmamasından kaynaklanan nörolojik bir hastalıktır. Hastalığın teşhisi sırasında gözlerin sağlıklı olduğunun farkında olmak önemlidir. Bu nörolojik sorunun sonucunda görüş bozukluğu ortaya çıkmaktadır. Hasta çeşitli halüsinasyonlar gördüğünü düşünmekte; onun için şaşırtıcı ve korkutucu olan bir dünyada yaşadığını ve yanıltıcı sanrılar yüzünden delirdiğini sanmaktadır. Migren belirtileri, bu hastalığın belirgin bir özelliği olmaktadır.
Belirtileri
Belirtilerin en başında vücut şeklinde farklılıklar görmek, bilhassa el ve ayakların vücuda göre orantısız büyüklükte olduğu sanrısı gelmektedir. Hastalar aynaya baktıklarında kendi kafalarını ve ellerini çok büyük görmektedirler. Başka cisimlerin büyüklüklerini de yanlış bir şekilde algılarlar. Mobilyaların büyüklüğü, kapalı alanların yer ve tavan seviyeleri, genişlikleri ve gittikleri yolun uzunluğunda yanılabilirler. Dokunma duyusu konusunda da sıkıntı yaşadıkları görülmektedir. Yürüdükleri yolun veya dokundukları herhangi bir eşyanın yumuşak olduğu hissine kapılabilirler. Ayrıca dokundukları bir eşyanın ne olduğunu anlama konusunda da yanılgıya düşebilirler. Oluşabilecek bir diğer sorunsa sesle ilgilidir, olmayan bir sesi duyma sanrısı gibi durumu yaşayabilirler.
Bu hastaların ayrıca zaman kavramı yoktur. Zaman bazen yavaş ilerlerken bazen de hızlı gitmektedir. Bu belirsizlik hastaların yaşamlarında da belli bir sürat belirsizliğine yol açmaktadır.
Tedavi
Bu sendrom hakkında maalesef yeterli bilgi yoktur. Bu yüzden de kesin bir tedavisi bulunmamaktadır. Ancak erken tanı ile bazı önlemler alınabilir. Örneğin, migren için kullanılan yöntemler bu sendromda da kullanılmaktadır. Ama kronik bir hal aldıysa o zaman er geç bu hastalık ortaya çıkacaktır. Şu an için en iyi tedavi yöntemi dinlenmedir. Tehlikeli bir hastalık değildir ama hastada korku, şaşkınlık, endişe, panik gibi durumlara neden olmaktadır. Bu hastalığı önceden yaşayanlar tecrübelerini aktararak başka kişilere de yardımcı olmaktadır.
Sonuç olarak farklı hastalık ve sendromlar ortaya çıkmakta ve insanlar bunları yaşamaktadır. Önemli olan hiç hasar almadan ya da en az hasar olacak şekilde yola devam etmektedir.
Sağlıklı günler dileğiyle…
Yazan: Ayça Nur DEMİR
Kaynak**
Kaynak***
Bir yanıt bırakın