Anestezinin İlginç Hikâyesi

Anestezinin İlginç Hikâyesi

Tarih boyunca hekimler insanların tedavi sırasında çektiği ağrıyı dindirmeye çalıştılar, bu amaçla çeşitli yöntemler uyguladılar. Ancak anestezi etkisi yapan gazlar keşfedilene kadar ağrı problemi ile tam olarak baş edemediler. Kısa bir süre için giderdiklerini sandıkları ağrı, sonra çok daha fazla hissediliyordu.

anestezi ile ilgili görsel sonucu

Bu dönemde kullanılan birçok madde vardı. Haşhaş, hintkeneviri, esrar, vs. Alkol ile hastayı sarhoş etmek, ağrılı noktayı ovarak veya buz koyarak uyuşturmak da diğer geçici yöntemlerdendi.

Joseph Priestley ise bu sancılı süreçte icat ettiği düzenekle oksijen gazını ilk keşfeden araştırmacı olarak anıldı. Bundan iki yıl önce de 1772’de azot peroksit gazını keşfetmişti. Onun zehirli bir gaz olmadığının farkına varmış ama bu gazı soluyan insanların şarkı söylemeye, kavga etmeye ve gülmeye başlamalarının sebebini bir türlü anlamamıştı.

1700’lerin sonunda İngiliz, Humphrey Davy, bu gazın güldürücü etkisine kendi üzerinde denedi. Davy geçici şuur ve his kaybı yaratan bu gazın kesinlikle zehirleyici bir etkisinin bulunmadığını ve insan vücudu üzerinde yapılan tıbbi operasyonlarda da işe yarayabileceğini söylemesine rağmen, onu kimse önemsemedi ve azot peroksit 19. yüzyılın başına kadar güldüren bir gaz olarak bilindi.

azot protoksit ile ilgili görsel sonucu

1800’lü yılların ortalarında gülme gazi ile halkın önünde gösteri yapan biri, seyircilerin arasından gazi solumak için gönüller çağırdı. Gönüllüler arasında bir genç adam, Samuel Cooley gazı kokladıktan sonra aniden öfkelendi, etrafındakilere sataşmaya ve onları dövmeye başladı, sonunda da yere düştü. Cooley’in bacağında derin bir kesik meydana gelmişti ve oluk gibi kan akıyordu ama o bu yarayı fark etmedi. Canı acımıyordu. Ta ki soluduğu gazın etkisi geçene kadar. Cooley bu gösteriye arkadaşı diş hekimi Horace Wells ile gelmişti. Wells olayın hemen farkına vardı. Bir diş hekimi olarak yaşadığı en büyük sorun, diş çekerken hastalarının duyduğu şiddetli acıydı. Bu gazı pekâlâ diş çekme de kullanabilirdi.

diş çekimi ile ilgili görsel sonucu

Wells vakit kaybetmeden diş hekimi bir arkadaşını yanına çağırarak, bu gazı soluduktan sonra kendi Çürük bir dişini çekmesini istedi. Operasyon başarılı geçti ve Wells hiç ağrı duymadı. Wells bu tecrübe sonrası Boston’daki hastanelerin birinde ilginç bir gösteri düzenledi. Amacı bu deneyimi kalabalık grupla paylaşmaktı. Gönüllü olarak ortaya çıkan hasta sakindi ama Wells öylesine heyecanlıydı ki, hastanın soluduğu azot peroksit tam etkisini göstermeden dişini çekmeye çalıştı. İzleyicilerin önünde acılar içinde kıvranan hasta, Wells öyle bir hayal kırıklığı yaşadı ki mesleğini dahi bıraktı.

Wells’in dramatik bir başarısızlıkla son bulan bu gösterisinden iki sene sonra 1864 de diş hekimi William Norton aynı işlemi ilk defa eter kullanarak denedi ve başarılı oldu. Aslında bundan dört sene önce doktor Dr. Crawford Long da uyuşturma yöntemi olarak eterin farkına varmıştı. Eğlenmek ve gülmek isteyen arkadaşları ondan azot peroksit istediklerinde, o sırada elinde bulunmadığından onun yerine eter vermişti. Eteri kullananlardan biri kaskatı, biri ölü gibi yere düşünce, doktorluk çağrılmış, vücut fonksiyonlarını çok sağlıklı bir şekilde çalıştıkları tespit etmişti. Sonradan ayılan arkadaşı olanlarla ilgili hiçbir şey hatırlamıyordu.

eterle bayıltma ile ilgili görsel sonucu

Dr. Long aynı yıl eteri kullanarak bir hastasının çenesindeki tümörü aldı.

İki sene sonra Dr. Long’un karısı eterle bayıltılarak çocuk doğuran ilk kadın oldu.

Ne var ki doktorluk bu yaptıklarını bilimsel bir yayın olarak yayınlamadığından kimsenin haberi olmadı ve bilimsel kayıtlara geçmedi. Her şeye rağmen anestezi uygulamasının ilk bulan kişi olarak Doktor Wells kabul edildi.

1800’lü yılların ortalarında Dr. James Y. Simspson kloroformla uyuşturmayı başardı. Bu yöntem birkaç yıl sonra Edinburg’da kraliçe Victoria’ya uygulandı. Bu nedenle yönteme kraliçe anestezisi adı verildi. Sadece ağrının olduğu noktanın uyuşturulmasının, yani lokal anestezinin ilk uygulama tarihi 1800’lü yılların sonudur. Toplumda korku yaratan kokain, lokal anestezinin temel maddesidir.

Eskiden ne açık kalp ameliyatları ne de beyin operasyonları ne de organ nakli vardı. O yıllarda insanların normal yaşamlarında çektikleri iki büyük ağrı vardı. Hala halk arasında “bunlardan daha şiddetli ağrı olamaz” denilen doğum sancısı ve diş ağrısı. Bu nedenle hastaları uyuşturarak ağrılarını dindirmekle uğraşan doktorların bu iki ağrıya yönelmeleri doğaldı.

doğum sancısı ile ilgili görsel sonucu

Anestezi, orijinal ismi ile ‘anesthesia’ eski Yunanca’dan ‘duyguların, hislerin kaybolması’ anlamına gelir. Anestezi insan vücuduna genel ve lokal anestezi olarak iki yolla yapılır.

Genel anestezide uyuşturucu solunum yoluyla, damardan iğne ile veya bağırsaklar, yani rektum yoluyla verilebilir. Genel anestezi sinir sisteminin tümünü etkileyip, derin bir uyku ama daha önemlisi bir hissizlik durumu yaratır. Vücutta tüm sinir sistemini engelleyerek ağrı duymaya mani olur.

Lokal anestezide ise uyuşturucu madde doğrudan kalın bir sinir köküne şırınga edilir. Böylece bu kökten çıkan sinirlerin yaydıkları tüm bölgeler geçici olarak duyarsızlaşır yani bir anlamda kısmi felç gerçekleşir.

lokal anestezi ile ilgili görsel sonucu

Çoğumuzu yakından ilgilendiren ve tıbbın geldiği son noktada kritik öneme sahip anestezinin yıllar içinde genel olarak bu minvalde yol kat etti.

Yazan: Burçak YÜCE

Kaynak*

YouTube Kanalımız

Çılgın Fizikçiler (SEO Manager) hakkında 663 makale
Çılgın Fizikçiler ve Bilim İnsanları ekibi ve dışarıdan destek veren gönüllülerin yazıları.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*