Antifriz Suyun Donmasını Nasıl Önlüyor?
Günlük hayatta aşina olduğumuz bir kelimedir antifriz. Çoğumuz az çok ne olduğunu biliriz. Özellikle de arabası olanlar.
Bir otomobilin sürücüsünü yolda bırakmaması için en gerekli ve dikkat edilmesi gereken şeylerden biridir.
Kısaca tanımlarsak en temelde motorun ve bağlantılarının kışın donmasını, yazınsa hararet yapıp kaynamasını engelleyen bir sıvıdır.
Aslında bakmayın yaz ve kış dediğime. Dört mevsim kullanılması gerekir.
Arabamızın motoru arabayı çalıştırırken bir yandan da sürtünme kaynaklı ısı üretir. Motor bloğu içinde devamlı devir daim eden su ile motorun sıcaklığı düşürülür. Motordan aldığı yüksek ısı ile ısınan bu su da radyatörde havanın yardımıyla tekrardan soğur.
Aracımızın kaputunun altında yani göremediğimiz bir bölgede ve ideal ısı değerinde süregelen bu olayın farkına biz ancak, herhangi bir arıza durumunda soğutma olayı yetersiz kaldığında, radyatörden buharlar çıktığında, yani bilinen tabiriyle arabamız hararet yaptığında varırız.
Kışın soğuklarda, hava sıcaklığı sıfırın altına düştüğünde, arabamız kapı önünde günlerce çalıştırılmadan beklerse bu soğutma suyu da her su gibi donabilir. Donunca öz kütlesi azalır ve hacmi artar yani genleşir. Genleşme basınca sebep olur ve bu istenmeyen etki motor bloğunu çatlatabilir. Bu olumsuz tabloyla karşılaşmamak için suyun içine, sıfırın çok düşük sıcaklıklarda bile donmasını engelleyecek antifriz dediğimiz sıvıyı ilave ederiz.
Motorun soğutma suyunun içine ne oranda antifriz konulacağını, o bölgede oluşabilecek en düşük hava sıcaklığı belirler. O zaman şu sorular akla gelebilir;
Daha olumlu sonuç almak adına hazneyi neden, soğutma suyunun yerine tamamen antifrizle doldurmuyoruz?
Antifriz oranı %100’ü bulunca sıcaklık ne kadar düşerse düşsün maksimum korunma sağlanmış olmaz mı?
Hayır, olmuyor.
Mantığınıza ters gelebilir ama belirli orandan fazla konulan antifriz bu seferde tamamen ters tepki veriyor. Suya %50 oranında katılmış antifriz -37° de donarken, antifirizin kendisi yani saf antifriz -12° de donuyor.
İşte bilimin böyle şaşırtıcı tarafları var.
Mesela mantığa ters geliyor lakin derin dondurucuya konan sıcak su da soğuk suya göre daha çabuk donar. (Mpemba etkisi. Bu başka bir yazımın ana başlığı olacak.)
İlginç değil mi?
Biz yine gelelim antifrize…
Suya karışabilen her şey aslında onun 0° olan donma noktasını düşürür. Yani donma derecesini düşürmek, saflığını bozmak için suya toz şeker, şurup hatta aküdeki asit bile konulabilir. Hepsi de bir dereceye kadar aynı işlevi görür ancak hiçbiri motorda yol açabilecek diğer tehlikeli yan etkileri bakımından tavsiye edilmez.
İlk zamanlarda ilginç olsa da araçlarda antifiriz olarak şeker ve bal kullanıldı. Sonraları ise alkol denendi. Ancak bu seferde alkol kaynama noktası düşük bir sıvı olduğu için motor sıcakken sorun çıkardı. O halde ideal bir antifirizden beklenen donmayı önlemesi ama aynı zamanda da suyu kaynatmaya sebep olmamasıydı. Günümüzde bu amaçla şimdilik alkol türevi olan ‘etilen glikol’ denilen renksiz kimyasal bir sıvı kullanılıyor. Bir Fransız tarafından 1800’lü yıllarda bulundu. Hatta aslında patlayıcı madde yapımı için sentezlenmişti. Daha sonra suyun donma ve kaynama sıcaklıklarına etkisi keşfedildi. İyi de ne oluyor da bu madde suya karışınca hal değişim noktalarını değiştiriyor?
Suyun içine katılan herhangi bir katkı maddesinin donmayı önleme özelliği, suyun ve buzun moleküler yapıları ve antifrizin bu yapılara yaptığı etkiden ileri geliyor. Bilindiği gibi su da dahil olmak üzere tüm sıvı moleküller serbest ve düzensiz halde, katılarda (buzda) ise daha sabit ve daha düzenli yapıdadır. Su donarken dışarı verdiği enerjinin neticesinde önce moleküllerin hareketleri yavaşlar sonra da düzgün ve sabit bir pozisyona gelirler yani kristalize olurlar. İşte antifrizin buradaki rolü, moleküllerinin su molekülleriyle birleşerek onların buz kristalleri oluşturmalarına bilinen tabiriyle donmalarına mani olmaktır.
Sonuç olarak siz siz olun arabanızın antifrizini yazın da kışın da ihmal etmeyin!
Yazan: Burçak YÜCE
Bir yanıt bırakın