Astronominin Prensi Johannes Kepler Kimdir?

Astronominin Prensi Johannes Kepler Kimdir?

Johannes Kepler Kopie eines verlorengegangenen Originals von 1610

Alman gök bilimci, matematikçi ve astrolog olan  Johannes Kepler 27Aralık 1571 yılında Weil der Stadt (Almanya) da dünyaya gelmiştir. Yoksul bir ailede doğdu. Çok zeki olan Kepler’in sahip olduğu öğrenme aşkı onu daha o çocukluğunda bilime yönlendirdi. Henüz 6 yaşındayken annesi onu ‘1577 Büyük Kuyruklu Yıldızı (Great Comet)’nı gözlemlemesi için yüksek bir tepeye götürdü. 9 yaşına geldiğinde Ay Tutulmasını gözlemledi ve  tutulan ayın ‘gayet kırmızı’ bir renk aldığını yazmıştır. Ancak sonrasında  geçirmiş olduğu  çiçek hastalığı sebebiyle zor günler yaşadı ve eli sakat kaldı. Daha sonra ise çocukluğunda görme problemler yaşamış, astronomide gözlem yapmakta zorluk çekmiş ve ilerleyen yıllarda göz ile ilgili çalışmalar yapmıştır. Okul çağına geldiğinde, ailesi onu papaz okuluna gönderdi. Orada üstün zekası ile dikkat çeken Kepler, bir öğretmeninin yardımları ile daha iyi bir eğitim aldı. Akademik Lise, Latince ve Papaz okulundan mezun olduktan sonra 1589’da Tübingen Üniversitesinde burs kazandı. Burada matematiğinin çok iyi olması nedeniyle kendini hemen belli etti.

Üniversiteden mezun olduktan sonra Protestan papaz ıolarak çalışmak istemekteydi ancak 25 Nisan 1594 yılında 25 yaşındayken Graz’da bir Protestan okulunda matematik ve astronomi öğretmeni olarak çalışmaya başladı. İlerleyen yıllarda okul bir üniversiteye dönüştürüldü ve Kepler, astronomi uzmanı, asilzade Tycho Brahe’den asistanlık teklifi aldı. Bu teklifi aldığında 29 yaşındaydı. Brahe’nin Kepler’e vermiş olduğu ilk iş Mars’ı incelemesiydi. Mars’ı gözlemlemeye başladı ve Mars’ın hareketini dairesel bir yörüngeye oturtmaya çalıştı. Bu araştırması 5 yıl sürdü ve sonucunda Mars’ın sadece 2 konunda dairesel bir yörünge üzerimde bulunduğunu ancak diğer konumlarda Mars’ın daire içerinde olduğunu tespit etti. Bu keşfi ise onu daire dışında eğriler kullanmaya itti. Gözlemleri, gezegenin güneş etrafında dolanırken bazen yavaş bazen ise hızlı olduğunu gösteriyordu. Ancak daire üzerinde hareket düzgün olmalıydı veya yörünge daire değildi. Uzun süre çalışmanın sonucunda Kepler, yörüngenin eliptik olması gerektiğini öne sürdü.  Ve böylece kendine özgü bilimsel tutku ve dehası ile astronomiye modern niteliğini kazandıran 3 yasasından ilki ortaya çıkmış oldu.

Bu 3 yasa ile gezegen devinimini bulmuş ve en büyük başarısını elde etmişti.

1. Yasası 1609’ya yayımlandı ve bu yasasında: ‘Gezegenler bi odağında güneş bulunan eliptik yörüngeler çizer.’  demiştir. Bu aşamada iki merkezden birinde Güneş’in bulunduğu eliptik yörünge görüş, gezegenin bu yörünge üzerinde ne hızla yol aldığı sorusunu orataya çıkardı. Kepler bunu da araştırdı ve gezegenin Güneşe yakın olduğunda hızlı, uzak olduğunda ise yavaş hareket ettiğini buldu. Ona göre gezegen eşit zamanlarda eşit alanları tarıyordu. Bu şekilde Kepler’in 2.yasası da bulundu.

2. Yasası da 1609 yılında yayımlandı ve bu yasasında ise: ‘Bir gezegeni güneşe bağlayan doğru parçası eşit zaman aralıklarında eşit alanları tarar.’ demektedir. Daha sonra ise gezegenlerim periyotları ve uzaklıkları arasında bağlantı buldu. Ve bu da Kepler’in 3.yasasıydı.

3. Yasası 1619 yılında yayımlandı ve bu yasasında da : ‘ bir gezegenin güneş etrafındaki periyodunun karesi güneşten ortalama uzaklığının küpüyle orantılıdır.’ demiştir.  (R³/T²=sabit)

Bu yasaların önemini savunan Russel: ‘İlk iki yasa Kepler’in zamanında yalnıza Mars örneğinde kanıtlanabilirdi; diğer gezegenler ile ilgili olarak, gözlemler yasalarla bağdaşıyordu ama kesin bir biçimde temellendirecek kadar değildi. Ne var ki, kesin doğrulamayın bulunması uzun sürmedi.’ demiştir.

Bu yasalar dışında, Kepler Evren’in matematiksel düzenle oluşturulduğunu ve bu sebeple Tanrı’nın matematikçi olduğunu düşünüyordu. Ve Kepler’in evreninde güneş tam merkezdeydi. Güneş yaşamın, hareketin merkeziydi.

Kepler’in uğraşlarından bir diğeri işe Galileo’nun Bruno’nun sonsuz kozmolojisini doğrulamadığını kanıtlamaktı. Bruno’nun sonsuz evren teorisini reddederdi. Kepler bu konu ile ilgili şöyle söylemiştir: ‘Eğer Bruno haklıysa, yani güneş sistemi artık sabit
yıldızlardan eşit uzaklıkta değilse, evren merkezsiz ve sonsuzsa, o zaman insanlar için yaratılan evrene ve tüm yaratılanların efendisi olarak insana ilişkin görüşlerden vazgeçmek gerekecekti.’

Ve son olarak Kepler göz ile ilgili çalışmalar yapmış optik çalışmaların ilk adımını atmıştır.
Göz bebeklerinden geçen ışınların nasıl kırıldığını açıklamıştır.
Görme sorunu yaşamasının görüntünün, retinanın arkasına ya da önüne geçmesiyle olduğunu ortaya atmıştır. Bunun yani sıra insan gözünün kusurları ile ilgilenen Kepler, çok daha etkili teleskop mercekleri geliştirmiştir.

Astronomide yapmış olduğu çalışmalar ile ‘Astronominin Prensi’ ünvanını almıştır.

Yazan: Derya Altuğ

Kaynak*

Kaynak**

Kaynak***

YouTube Kanalımız

Çılgın Fizikçiler (SEO Manager) hakkında 663 makale
Çılgın Fizikçiler ve Bilim İnsanları ekibi ve dışarıdan destek veren gönüllülerin yazıları.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*