Atom Çağının Kadınlarından: Lise Meitner

Atom Çağının Kadınlarından: Lise Meitner

Nükleer fiziğin annesi olarakta bilinen, Einstein’ın “Bizim Madam Curie’miz” dediği Lise Meitner, 1878’de Viyana’da Yahudi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Almış olduğu fizik ve matematik derslerinin ardından 14 yaşında Viyana Üniversitesi’ne kabul edilerek teorik fizikçi Ludwig Boltzmann ile çalıştı. 5 sene sonra fizik üzerine doktorasını alan Lise, 1907 yılında Max Planck ile çalışmak üzere Berlin’e gitti. O zamanlarda Almanya’da kadınlar lisansüstü eğitim alamıyorlardı. Max Planck’in asistanı olan Lisa o süreçte kimyacı Otto Hahn ile tanışarak birlikte çalışmaya karar verdiler. Lise başlangıçta kadın olmasından ötürü Otto Hahn ile eşit şartlar altında çalışmıyor olsa da ilerleyen yıllarda çalışmalarına Kaiser Wilhelm Kimya Enstitüsü’nde devam ettiler. İkili 1918 yılında protaktinyumun izotopunu keşfetti. Lise, Leibniz Madalyası ve Kaiser Wilhelm Kimya Enstitüsü’nde radyoaktivite fiziği bölümü başkanlığı ile ödüllendirildi. Auger Etkisinin nedeninin bulunmasına yardımcı olan Lise 1926 yılında Almanya’da profesör ünvanını alan ilk kadın olarak Berlin Üniversitesine atandı.
   Lise ve Hahn, 238 proton ve nötrondan oluşan o zamanlar bilinen en büyük çekirdeğe sahip olan uranyum atomunu nötron bombardımanına tutarak büyük bir çekirdek oluşturmayı amaçlıyorlardı. Çalışmalarına devam ederlerken o zamanlarda iktidara gelen Nazi Partisi’nin yaptığı ilk işlerden biri Yahudi akademisyenleri uzaklaştırmaktı. 1933’de uzaklaştırılan Einstein’ın ardından gözler diğer Yahudi akademisyenlere çevrilmişti. Avusturya vatandaşı olduğu için bir süreliğine de olsa akademinin içerisinde kalmayı başaran Lise, Almanya’nın Avusturya’yı işgal etmesinin ardından savunmasız kalmıştı. Einstein’ın ülke dışı edilmesinden beş sene sonra, zor durumda olan Lise meslektaşlarının yardımı ile yasa dışı yollarla Hollanda’ya götürüldü.
   Zor şartlardan geçmiş olsa da aklı hala çalışmalarında olan Lise, Hahn ile mektup yoluyla çalışmalarına devam etti. Uranyum atomu ile yapığı deneylerin sonucunu açıklayamayan Hahn durumu Lise ile paylaştı. Atoma gönderilen nötronlar çekirdeğin büyümesini sağlamadığı gibi çok küçük elementler olan radyuma veya baryuma dönüşüyordu. İkisi tarafından da beklenilmeyen bu sonuç oldukça kafa karıştırıcıydı. Lise kendisi gibi fizikçi olan yeğeni Robert Frish ile bu durumu konuştuğunda Einstein’ın ünlü denklemiyle yani E=m.c2 ile sonuca ulaşmışlardı: Uranyum atomu bölünmüştü ve sonuç olarak küçük elementler ortaya çıkmıştı. Uranyum çekirdeği bir su damlası gibiydi, büyüdükçe bütünlüğünü korumakta zorlanmıştı. Ve küçük bir nötronun itişiyle parçalanma gerçekleşmişti. Parçalanma sonucunda uranyumun kütlesinden gelen 200 milyon elektron volt enerji açığa çıkıyordu. Durumu Hahn ile paylaşan Lise ve Frish bu olaya ‘Nükleer Fisyon’ adını vermişlerdi. 11 Şubat 1939’da dünyayı değiştirecek bir makale yayınladılar. “Uranyumun Nötronlarla Parçalanması: Yeni Tip Bir Nükleer Tepkime“. Dünya çapında yankı uyandıran bu keşfe Nobel Kimya Ödülü komitesi 1944’de Lise Meitner’i yok sayıp adaletsizce Otto Hahn’ı ödüllendirdi. Otto Hahn’da bu yanlışlığı düzeltmeyerek Lise’a yapılan haksızlığı katlamış olduğu. Kaynaklara göre Otto Hahn, Nazilerin savaşı bittiğinde dahi keşfin kendisine ait olduğunu söyleyecektir. Yıllardır üzerinde çalıştığı konuda hakkı yenen Lise, Otto Hahn ile çalışmalarına son verdi. Nükleer Fiziğin Annesi, Nobel ödülünde haksızlığa uğramış olsa da 1946 yılında Almanyda’da “Max Planck” ödülü almıştır. 1966 yılında da ABD Atom Enerji Komisyonu tarafından “Enrico Fermi” ödülü verilmiştir. Lise aynı zamanda ‘Enrico Fermi’ ödülünü alan ilk kadındır.
   Lise Meitner, ABD, Kanada, İngiltere’nin 2. Dünya Savaşında nükleer silah üretmek için yürüttüğü Manhattan Projesine davet edildi. Yeğeni Frish’in öncülerinden olduğu bu projeye Lise:“Bir bombayla yapacak hiçbir şeyim yok!”  diyerek teklifi reddetti. Frish’in acımasız Nazilerden intikam alabileceğini düşünerek katıldığı bu proje beklediği gibi gitmedi. Oluşturulan atom bombası hiçbir zaman Nazilere karşı kullanılmadı. Hiroşima ve Nagazaki’de katliama yol açtı. Masumane merakının silaha dönüşmesinin üzerine Lisa “fiziğe olan koşulsuz sevgisinin azaldığını” söylemiştir.
   II. Dünya Savaşı bitinceye kadar İsveç’te kaldı ve 1960 yılında Stokholm’den, yeğeni Frisch’in yanına, İngiltere’ye taşındı ve 1968 senesinde 90 yaşında  Cambridge’te Hayata gözlerini yumdu. Yeğeni Frisch mezar taşına hayatını özetleyen şu yazıyı yazdırdı: “Lise Meitner: İnsanlığını Hiçbir Zaman Kaybetmeyen Fizikçi”
   1992 yılında 109 numaralı elemente Meitneryium(Mt) adı verilmiştir.
Kaynak****

Lisa Meitner (NTV – Einstein’ın Büyük Fikri Belgeseli)

Çılgın Fizikçiler (SEO Manager) hakkında 663 makale
Çılgın Fizikçiler ve Bilim İnsanları ekibi ve dışarıdan destek veren gönüllülerin yazıları.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*