Beynimiz En Çok Testise Benziyor
Erkeklerin alt bölgeleriyle düşünmeleri hakkındaki sözler yeni bir anlam kazandı. Yeni bir çalışma, erkeklerin beyinleri ile testisleri arasında sinir bozucu benzerlikler buldu.
Hem Portekiz’deki Aveiro Üniversitesi’nden hem de Porto Üniversitesi’nden ve Birmingham Üniversitesi’nden bir araştırma ekibi, beyin ve testisin diğer insan vücudu dokularına kıyasla en fazla sayıda ortak proteine sahip olduğunu buldular.
Beyin; vücudumuzu kontrol etmek, duyu organlarımızdan sinyalleri almak ve yorumlamak, tüm düşünme ve duygularımızı yapmak gibi oldukça karmaşık bir role sahipken, insan testislerinin sperm ve hormon üretimi gibi sadece iki ana işlevi vardır. Nasıl oluyor da iki organ bu kadar benzer oluyor insan inanamıyor doğrusu.
Önceki araştırmalar, cinsel işlev bozukluğu ile beyin bozuklukları arasında ve hatta zeka ile sperm kalitesi arasında bağlantılar olduğunu öne sürmüştü. Tabii ki, bu tür bağlantılar tek başına pek bir anlam ifade etmiyor, ancak şimdi Portekiz ve Birleşik Krallık’tan araştırmacılar, neden var olabileceğine dair bir açıklama buldu.
Kalp, bağırsak, serviks, yumurtalıklar ve plasenta dahil olmak üzere 33 doku tipindeki proteinleri karşılaştırdılar ve testislerle beyinlerin ortak olarak 13.442 proteini paylaştığını buldular. Bu, birbirinden uzak konumdaki bu iki organın vücuttaki tüm organlar arasında en fazla sayıda geni paylaştığını gösteren gen ekspresyon çalışmaları ile desteklenmiştir. Paylaşılan bu proteinlere daha yakından bakarak, bunların çoğunlukla doku gelişimi ve hücre iletişiminde yer aldığını bulunmuştur.
Bu iki organda çok farklı amaçlı hücreler olmasına rağmen, nöronlar çeşitli şekillerde spermlere benzer şekilde işlev görür. Her iki hücrenin de, maddeleri kendi içlerinden dış ortamlarına taşımayı içeren önemli görevleri vardır. Ekzositoz (hücre içindeki büyük moleküllerin hücre dışına atılmasını sağlayan taşıma şeklidir.) adı verilen bir süreç.
Beyin hücreleri bu şekilde nörotransmitterleri (Nöronlar arasında veya bir nöron ile başka bir (tür) hücre arasında iletişimi sağlayan kimyasallara) kendi aralarında geçirir. Spermde, önemli döllenme faktörlerini serbest bırakmak için aynı işlem yapılır.
Çalışma yazarları bunun türleşme adı verilen bir sürecin ürünü olabileceğini öne sürseler de, beynin testislere nasıl bu kadar çok benzediği tam olarak anlaşılamamıştır. Bu teoriye göre, insanların farklı bir tür olarak ortaya çıkmasına neden olan aynı doğal seçilim baskıları, hem beynin hem de testisin gelişiminin şekillenmesine yardımcı oldu ve görünüşte farklı bu iki doku arasındaki ilişkiyi sağlamlaştırdı.
Testis sahipleri bu biyolojik çalışmadan pek hoşlanmayabilirken, geri kalanımız bunun çok mantıklı olduğunu düşünmeye meyilli olabilir. Ancak kendimizi çok fazla aşmadan önce, bu bulgu, kadın beyinlerinin de bu benzerlikleri testislerle paylaştığı anlamına geliyor.
Bu ilginç çalışma üzerine tartışmalar devam edecek gibi görünüyor. Yeni bulgular oldukça sizlerle paylaşmaya devam edeceğim.
Bilimle kalın!
Yazan: Bilge KAPLAN
Kaynak**
Kaynak***
Bir yanıt bırakın