Bilimin Gelişim Sürecindeki Bazı Gelişmeler

Bilimin Gelişim Sürecindeki Bazı Gelişmeler

İlk bilim adamı ünvanını en çok hak eden kişi modern bilimsel yöntemleri çalışmasına uygulamakla kalmayıp aynı zamanda ne yaptığını tam olarak bilen ve kendisinden sonra gelenlere izlemesi gereken temel kuralları saptayan Galileo Galilei’dir.

Tycho’nun Evren modeli Batlamyus sistemi ile Kopernik sistemi arasında bir yerdedir. Tycho’nun düşüncesine göre Dünya evrenin merkezinde sabitti ve Güneş, Ay ve sabit yıldızlar Dünyanın etrafında dönmekteydi.

Galileo 1610 yılında Jüpiter’in en parlak ve en büyük dört uydusunu keşfetti. Bugün gökbilimciler bunlara Jüpiter’in Galileo uyduları adını vermektedir.

Bilimin Gelişim Sürecindeki Bazı Gelişmeler

Galileo Samanyolu’nu sayısız sayıda yıldızdan oluştuğunu ve Ay yüzeyinin mükemmel düzlükte bir küre olmadığını, kraterlerle dolu olduğunu ve bir kaç kilometre yüksekliğindeki sıradağlara sahip olduğunu tespit etti. Öte yandan Galileo, buz suyun üstünde yüzdüğüne göre, buzun sudan daha az yoğun olması gerektiğini ve bu yüzden suyun karıştırılmış bir biçimi olduğunu savunur.

Hareket eden bir cismin eylemsizliğin sonucu olarak bir kuvvet etkimediği müddetçe düz bir çizgide hareket etmeye devam edeceği tespitini ilk yapan kişi ise Galileo ve Newton arasında geçen 10 yıllarda kilit bir figür olan Rene Descartes oldu. Bugün hepimizin kullandığı üslü sayılar gösterimlerini ilk ortaya atan da Rene Descartes tır.

Christian Huygens, momentum konusunda önemli bir çalışma gerçekleştirdi ve merkezkaç kuvvetinin doğası üzerine çalışarak bunun kütleçekim ve benzerliğini gösterdi, ayrıca 1657 yılında sarkaçlı saatin patentini aldı.

Giovanni Borelli Güneşin yakından geçen bir kuyruklu yıldızın yörüngesinin parabol bir yol izleyeceğini ilk ortaya atan ve Jüpiter’in uydularının hareketine; Jüpiter’in uyduları üzerinde, Güneşin gezegenler üzerinde yarattığı etkiye benzer bir etkide bulunduğunu öne sürerek açıklamaya çalışan seçkin bir matematikçi olmasına rağmen en önemli çalışmalarına biyolojinin anatomi alanında verdi.

İsviçreli Lonhard Euler 1746 yılında ışığın kırınımını matematiksel olarak betimledi. Huygensin izinden giderek ışığın dalga olduğunu ve her rengin farklı bir dalga boyuna denk düştüğünü varsaydı ancak Newtonla çelişen bu model o dönemde kabul görmedi.

1781 yılında William ve Caroline Herschel Uranüs gezegeninin keşfettiler.

John Michell günümüzde iyi bilindiği üzere bugün verdiğimiz isimle karadeliklerin varlığı fikrine bir makalesinde ortaya atan ilk kişi oldu.

Simon Laplace karanlık yıldızlar hipotezi yorumuna göre Güneşin çapının 250 kat büyük ve Dünya ile aynı yoğunluğa sahip bir cismin, ışığın bile ondan kaçamayacağı kadar büyük bir kütle çekim kuvvetine sahip olacağını söyledi.

Thomas Young tıp öğrenciliğinin ilk yılında gözün odaklanma mekanizmasını açıklamış ve bunun sonucunda Kraliyet Derneği üyesi olarak kabul edilmiştir, ilgi alanı çok geniş olan Young astigmatizm ile ilgili birçok şeyi açıkladı ve ışığın dalga olarak hareket ettiğini kanıtlayan ışık deneyini yaptı.

Maxwell ışığın hızını 1862 yılında ölçtü.

Britanyalı jeofizikçi Edward Bullard gerçekleştirdiği fosil manyetizması ölçümleri ile Dünyanın manyetik alanının son 100.000 yılda oluşmuş kayaçlarla göreceli olarak aynı yöne sahip olduğunu gösterdi.

Gregor Mendel yaklaşık 28.000 bitki ile çalıştı bunlardan 12.835’ini dikkatli incelemeye tâbi tuttu ve biyolojide kalıtım konusunda çok önemli keşifler ve çalışmalar yaptı.

Yazan: Fatma BAYBARZ

Kaynak: Bilim Tarihi / John Gribbin

YouTube Kanalımız

Çılgın Fizikçiler (SEO Manager) hakkında 663 makale
Çılgın Fizikçiler ve Bilim İnsanları ekibi ve dışarıdan destek veren gönüllülerin yazıları.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*