Bir Kara Deliğe Kitap Attığınızda Ne Olur?
Son birkaç 10 yılda, bilim insanları uzayda yüzlerce olası kara delik buldular. Samanyolu’nun merkezinde de, kütlesi Güneş’in 2 ila 4 milyon katı olan canavar bir kara delik bulunuyor. Bu kara delik, Yay Takımyıldızı’nda konumlanmıştır. (Ne yazık ki toz bulutlar bölgeyi kapattığı için onu gözlemleyemiyoruz. Fakat, toz bulutları olmasaydı; her gece, merkezinde kara delik olan alev alev yanan muhteşem yıldız topları görürdük. Muhtemelen bu görsel şölen de Ay’ı gölgede bırakacak şekilde gökyüzünü aydınlatırlardı. (Bu gerçekten de olağanüstü güzel bir manzara olurdu.)
Kara deliklere dair en son heyecan verici olay, kuantum teorisi, kütle-çekimine uygulandığı zaman yaşandı. Bu hesaplamalar, hayal gücümüzün sınırların test eden beklenmedik bir fenomen pınarını serbest bıraktı. Görünüşe göre, bu keşfedilmemiş bölgede pusulamız tam anlamıyla kullanılmaz hale geldi.
Cambridge Üniversitesi’nde lisansüstü öğrencisi olan Stephen Hawking, çok fazla plan ve amacı olmayan sıradan bir gençti. Fizikçi olmaya yönelik adımlar attı, ama kalbi bundan yana değildi. Zeki olduğu belliydi, ama odaklanma sorunu var gibi görüntüyordu. Fakat, bir gün kendisine Amyotrofik Lateral Skleroz (ALS) teşhisi kondu ve iki yıl içerisinde öleceği söylendi. Zihni sağlam olmasına karşın, vücudu hızla tükenecek ve ölene kadar tüm fonksiyonlarını kaybedecekti. Depresif ve derinden sarsılmış bir halde, o ana kadarki yaşamının boşa geçtiğini fark etti. Bu tarihten itibaren fizikteki zor konulara kafa yormaya başladı.
Hawking kendisine zor soru sormuştu: “Bir kara deliğe kitap attığınızda ne olur? O kitaptaki bilgiler sonsuza kadar kaybolmuş mu olur?”
Kuantum mekaniğine göre, bilgi asla kaybolmaz. Bir kitabı yaktığınızda dahi, yakılan kağıdın moleküllerini titiz şekilde analiz ederek tüm kitabı yeniden oluşturmak mümkündür.
Fakat Hawking, bir kara deliğin içine atılan bilginin gerçekten de sonsuza dek kaybolduğunu ve bu sebeple, kuantum mekaniğinin bir kara delik içinde bozulacağını söylediğinde, arı kovanına çomak sokmuş oldu.
Yazan: Selim ÖZTEMEL
Bir yanıt bırakın