Cinsiyet Kavramının Biyolojik – Toplumsal Anlamı ve Oluşturulan Roller
İnsanoğlu var olduğundan beri gelişmeye ve ilerlemeye devam etmektedir. Bu süreçler devam ettikçe yeni görevler ve bu görevler neticesinde yeni roller kazanmaktadır. Tabi kazanılan bu roller bireyler üzerinde de güçlü bir etki oluşturmaktadır. Özellikle cinsiyet kavramı üzerinde bu rollerin etkilerini daha net görmekteyiz. Bugünkü yazımızda da ilk olarak cinsiyet nedir, biyolojik ve toplumsal olarak hangi anlamdadır, biçilen roller nelerdir bunlardan bahsedeceğiz.
Biyolojik Cinsiyet
Cinsiyet, biyolojik anlamda kadın ve erkek olmak üzere iki gruba ayrılmaktadır. Üreme sistemleri, bu cinsiyetleri ayıran özelliktir. Bireyler, mutlaka doğuştan bu iki cinsiyetten birine ait olur. Gerek XX ve XY olarak kalıtımsal, gerekse iç üreme organlarına göre bu ayrılma olmaktadır. Erkeklerde döllenme sonrası Y kromozomundaki “testis belirleyici faktör=TBF” geni “Testis Belirleyici Faktör” adlı ürünü sentezlemekte ve bu ürün farklılaşmamış gonadal yapıyı testis yönünde farklılaştırmaktadır. Bu faktörün bulunmaması durumunda farklılaşmamış cinsiyet bezi over yani yumurtalık yönünde farklılaşacaktır.
Toplumsal Cinsiyet
Toplum yönünden baktığımızda ise işler biraz daha değişmektedir. Toplumsal cinsiyet kavramı, bir kişinin, “sosyal” veya “psikolojik” cinsiyetini tanımlamaktadır. Söz konusu kavram İngilizceden, özellikle toplumsal cinsiyet (gender) ile biyolojik cinsiyet (sex) arasındaki ayrımı ortaya koyabilmek için alınmıştır. Kendi dilimizde cinsiyet her iki anlamda da kullanılmaktadır. Toplum ve sosyal bilimlerde ise bu kavram teknik bir terim olarak ele alınmaktadır. Bunların yanında, bir kültürdeki cinsiyet için belirleyici olan meslek, kıyafet vb, durumları kapsamaktadır. Bedensel özelliklere gönderme yapılmaz. Ancak kızlar şöyle olur, erkekler böyle olur gibi toplumsal düşünceler aşılanmaktadır. Kızlar ile erkeklerin farklı uzunluklarda saç uzatmaları, pantolon veya etek giyme, kulağa küpe takma ya da takmama, saçı tokalama ya da tokalamama gibi farklılıklar toplumsal cinsiyet ile uyumlu duruma gelme davranışları olarak değerlendirilmektedir. Tüm bu durumlarda biyolojik cinsiyette bir değişim olmaz. Ancak toplumsal cinsiyet kavramı olarak hayatımıza yerleşir.
Toplumun verdiği bu fikirler sadece kişilerin meslek ya da kıyafetlerini belirlememektedir. Lakin kadın ve erkek olarak farklı görevler yüklemektedir. Genel tabir olarak bakarsak toplum için erkek; ailenin reisi ve evin geçiminden sorumlu, ailenin dışarısı ile bağ kurmasında öncü, güçlü, mantıklı ve cesur olarak görülmektedir. Kadın ise, erkeğe bağlı ve onun korumasına muhtaç, eşi ve ailesi ile olan ilişkide sosyalliği sağlayan, güçsüz, duygusal, mantıklı hareket edemeyen olarak tanımlanmaktadır.
Tabiki bu görüşler 19. Yüzyılda ortaya çıkan kadın hareketleri, sanayi gibi büyük devrimler neticesinde artık yıkılmaya başlamıştır. Kadınlar daha çok söz sahibi olmakta ve her işte ya da görevde aktif olarak rol almaktadır. Erkeklere kıyasla, kadınlar daha çok liberalleşmiştir. Daha çok imkandan faydalanmaya başlamıştır. Kısacası kadın ve erkek toplumsal olarak eşit haklara ve sorumluluklara sahip olmuştur. Günümüzde de bu düşünce hakim olmaktadır.
Yazan: Ayça Nur DEMİR
Kaynakça:
Kaynak**
PROF. DR. ALEV ÖZKAZANÇ – Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Karşıtlığının Dinamikleri
Bir yanıt bırakın