Civa Yüzünden Kaybettiğimiz Değer: Karen Watterhahn
Kimyager Karen Watterhahn, 1976 yılında Dartmouth Kolejin’de Kimya departmanına kadrolu giren ilk kadın oldu. Çalışmaları ağır metallerin, DNA’ya nasıl zarar verdiği ve neden kansere sebep olduğu üzerineydi.
Yakın çevresi onu yetenekli ve çok hırslı olarak tanımlıyordu. Fakat bu hırsına karşın meslektaşlarına ve çalışma arkadaşlarına karşı çok nazikti. Bir bilim insanının en olmazsa olmaz özellikleri arasında olan tarafsızlık ve objektiflik öncelikli ilkesiydi. Bir çok öğrenci yetiştirmiş olan Watterhahn’a öğrencileri yeni bir şeyler keşfettiğini söylediğinde, “git ve tekrar et” demek oluyordu.
İnorganik kimya eğitimi alan Watterhahn, biyokimya ve moleküler toksikoloji üzerine uzmanlık yaptı. Asıl araştırma alanı, krem ve nikelin insanlar üzerindeki kanserojen etkisiydi. Özellikle de hücrelerin bu maddeleri nasıl metabolize etttiği üzerine.
Karen Watterhahn, kadınların bilimdeki yerine dair bir rol model oldu. Fakat buna karşın bilim tarihindeki talihsiz kazalar konuşulduğunda anılıyor.
14 Ağustos 1996: Bir İki Damla
Watterhahn, normalde asistanlarının yapacağı görev için laboratuvarın ocağında çalışıyordu. Yürütmeyi planladığı bazı civa deneylerine hazırlık yapıyordu. New England’daki metal kirleticilerin etkilerinin ne olduğunu anlamak için büyük bir disiplinler arası araştırma programı başlatmıştı. Kromun kanser ile olan ilişkili çalışmalar da yürüttüyordu. Bilim insanları, krosun DNA’ya zarar verdiğini biliyorlardı fakat nasıl zarar verdiğini anlayamamışlardı. DNA onarım mekanizmalarını anlamak, hasarın ne şekilde geliştiğini anlamakta önemli ipucu olacağı düşünülüyordu. Bunun için nükleer manyetik rezonans (NMR) cihazlarının kalibre edilmesi gerekiyoru.
Araştırma ekibi başlangıçta civa klorür standartı kullanarak yapmaya çalışmış fakat Watterhahn sonuçlardan memnun olmamıştı. Daha kesin ve doğru sonuçlar için daha tehlikeli bir madde olan “dimetilciva”ya yöneldi.
Dimetilciva zehirli bir madde olduğu daha önceden beri biliniyordu. Diğer organik civa bileşenleri gibi ciltten emilebiliyordu. Bu moleküller kan beyin bariyerlerinden geçerek ölüme neden oluyordu.
Bu tehlikenin farkında olan Watterhahn, riski kendi başına üstlenmiş ve laboratuvarında bulunan güvenlik formunu okumaya başlamıştı. Bilgi formunda kauçuk eldiven kullanılması gerektiği yazıyordu. O da buna uymuştu fakat işlem sırasında yalnız bir iki damala eldivenin üzerine damlamıştı. Bu durumun normal olduğunu düşünerek umursamamıştı.
Kazanın üzerinden 5 ay geçtikten sonra Watterhahn mide problemleri geçirmeye başladı. Daha sonra yümüme ve net konuşma problemleri geldi. Yalnız bir kaç hafta sonra komaya giren Watterhahn, 8 Haziran 1997 yılında “akut civa zehirlenmesi” sebebiyle henüz 48 yaşında hayatını kaybetti.
Bir çok kimyager, bir iki damlacık civanın bir meslektaşlarını öldürebileceği gerçeği karşısında şaşkınlık geçirdiler. Bu olay bir çok maddenin ne ölçekte zehirli olduğunun bilinmediği ve güvenlik ekipmanlarının ne derece koruyucu olduğu tekrar gözden geçirilmesine sebep oldu.
Yazan: Selim ÖZTEMEL
Kaynak**
Kaynak***
Bir yanıt bırakın