Çoklu Evren Kuramını Sınayabilir miyiz?
Bir bilimsel araştırma sürecinde fiziksel sezgiler çok önemlidir. Kuramcıların akla gelebilecek tüm olasılıkları değerlendirmesi gerekir. En iyi fizikçiler hangi seçimlerin doğru sonuçlara götürebileceğine, hangilerinin sonuç vermeyeceğine dair keskin ve kusursuzluk derecesinde isabetli sezgilere ve içgüdülere sahiptir. Ancak bunlar perde arkasında gerçekleşir. Bilimsel öneriler açıklandığında sezgiler ya da içgüdülerle değerlendirilmezler. Tek bir ölçüt vardır: Önerinin deneysel verileri ve gözlemlerini açıklayabilme ya da öngörebilme yetisi.
İşte bilimin eşsiz güzelliği burada yatar. Daha derinlikli bir kavrayışa sahip olmak için uğraş verirken, bir yandan da hayal gücümüze keşfetmesi için çok geniş bir alan sunarız. Geleneksel fikirlerin ve yerleşik kalıpların dışına çıkmaya hazırlanırız. Bilim, neyin doğru olduğuna ve neyin olmadığına dair nihai bir hesaplama, hazır bir değerlendirme sunar.
20. yüzyılın sonlarıyla 21.yüzyılın başlarında bilimsel faaliyeti zorlaştıran bir etmen, bazı kuramsal düşüncelerin sınama ve gözlemleme becerimizin ötesine geçmiş olmasıdır. Örneğin sicim kuramı ve çoklu evren kuramı, günümüz teknolojisinin ölçmekte yetersiz kaldığı şeyleri incelemektedir.
Aslında çoklu evrenlerin nasıl sınanacağına dair genel bir reçete bulunmakta, ancak şu anki kavrayış düzeyimizde, karşı karşıya olduğumuz bu çoklu evren kuramlarının hiçbiri bu kriterlere uymamaktadır. Devam eden araştırmalarla bu konuda gelişme kaydedilmesi umuluyor.
Deneysel ve kuramsal gelişmelerin belli bir çoklu evren modelinden ayrıntılı öngörüler çıkartacak duruma gelmesinin yılları mı on yılları mı bulacağını kimse bilmiyor.
Çoklu Evren kuramı, yerleşik kuramlardan (genel görelilik ve kuantum mekaniğinden) yola çıkmakta ve en güçlü kuramsal desteğini sicim kuramından almaktadır. Göreli Ağır İyon Çarpıştırıcısı’nda elde edilen sonuçlara kısmen yakın değerler vermektedir. Bütün belirtiler bu tür deneysel ilintilerin gelecekte çok daha güçleneceğini göstermektedir.
Daha iddialı fiziksel çıkarımlarda bulunabilmek için gelecekteki kuramsal ve deneyse çalışmaları beklemeliyiz.
Yazan: İ. Kaya
Bir yanıt bırakın