
Çoklu Evrenler Varsa, Sonsuz Sayıda Bizden mi Var?
Kuantum mekaniğinin çoklu evren yorumuna göre, evren sürekli bölünüyor. Bu bölümlerde sizi de birlikte götürüyor. Peki sonsuz sayıda bizim kopyalarımız ile karşılaşırsak ne olur?

Biyolojik olarak düşünürsek tabi bizden bir tane var. Fakat işin içine fizik girdiğinde işler acayipleşiyor. Tek ve biricik olduğumuz fikrini sarsan en kuvvetli argüman kuantum mekaniği.
Kuantum mekaniğinde, atom altı parçacıklar genel algımıza ters düşecek davranışlarda bulunuyor. Bu kuramı kendimize uyarladığımızda benzerimizden bir kaç tane değil sonsuz sayıda oluyor. Kuantum fiziği belirsizliği ile kötü bir üne sahip. Kuantum nesneleri, o nesnelerin çok. Farklı durumlarda bulunabileceği kuantum dalgalarını belirleyen matematiksel dalga fonksiyonları ile kodlanır.
Bu durumda ne olduğu ya da geçekte bize ne anlatımı ya da anlatmadığı hakkında fizikçiler arasında görüş ayrılığı bulunuyor. Çoğu fizikçi burada Kopenhag yorumu olan ölçüm öncesi ne olup olmadığını bilemediğimiz durumu savunuyor.
Sonsuz Kopyamız Olabilir
Fakat bu görüşe karşı çıkan fizikçiler çoklu evren modelinde tüm olasılıkların gerçekleştiğini iddia ediyorlar. Tüm olasılıkların gerçek olduğunu ve bu olasılıkların her kuantum ölçümünde bölünerek oluşan farklı evrenlerde varlığını sürdürdüğünü söylüyorlar. Bu görüşün tabi en çarpıcı yanı bizim sonsuz sayıda kopyamızın olması.

Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü’nden Sean Carroll, diğerlerin gerçek kopyamız olmadığı, bunların bir zamanlar bizken, belirli bir noktada ayrılıp farklı varlıklara dönüştüğünü belirtiyor. Yani “farklı dünyalara ayrılmıyorsunuz. Sadece bu dünyadasınız. Fakat farklı dünyalarda sizle ilintili yığınla başka insan var” diyor. Carroll kaç adet kopyamızın olduğunu bilmediğimiz belirtiyor.

Fakat bilinen tek şey var, bu görsel kopyalarımızı asla gözlemleyemeyecek olmamız. Onlar sadece matematiksel uzamada varlar, bizim dünyamız ile fiziksel bir bağlantısı bulunmuyor. Yani sonuç olarak matematiksel bir çok kopyamız olsada fiziksel olarak bu dünyada biriciğiz.
Yazan: Selim ÖZTEMEL
Bir yanıt bırakın