Cosmos: Bir Uzay Serüveni 1. Bölüm Önemli Bilgiler
Samanyoluna Bir Bakış (Standing Up In The Milky Way)
Özet: Kozmosun bu bölümünde astronomi ve evrenle ilgili pek çok basit terimi kısaca ve anlaşılır şekilde açıklıyor, yine kısa ve basitçe dünya ve güneşin nasıl oluştuğunu açıklayarak aslında diğer pek çok sisteminde nasıl oluştuğunu kabaca anlatmıştır. Bunların yanında evrenin büyük olduğunu düşünen ve bu düşünceler için o dönemlerde ciddi mücadeleler vermiş insanlardan bahsetmekte.
Kozmos Bölüm 1
Venüs: Bulutlarla çevrili ve sera etkisi yüzünden çok sıcak bir atmosfere sahiptir.
Mars ve Jüpiter yörüngelerinin arasında bir gök taşı kuşağı vardır.
Jüpiter: Düzinelerce uydusu mevcuttur. Bunlardan 4 tanesi devasa boyutlardadır. Kendi başına bir güneş sistemini andırır. Kütlesi diğer gezegenlerin kütlelerinin toplamından daha fazladır. Jupiter’in büyük kırmızı lekesi yüzyıllardır devam eden dünyanın üç katı büyüklüğünde bir kasırgadır.
Satürn: Etrafında yavaşça dönen milyarlarca uydusu vardır.
Uranüs ve Neptün en dıştaki gezegenlerdir ve teleskobun icadından sonra keşfedilmişlerdir. Plüton da onlardan birisidir.
Voyager 1: 5 eylül 1977 de fırlatılmıştır. Bir milyar yıl sonrası için mesaj taşımaktadır. Yer yüzünden en uzakta bulunan insan yapımı nesnedir.
Oort Bulutu: Güneşin çekim kuvveti ile etrafında dönen kuyruklu yıldız kümesidir. Güneş sistemini çevrelemektedir.
İnsan gözü evrendeki çok az ışığı görebilir. Kızıl ötesi görüş sistemiyle fazlasını görebiliriz. Galaksimizde milyarlarca başı boş gezegen vardır ve bunlar karanlıkta sürüklenmekteler. Güneş sistemleri yoktur ve sadece kızıl ötesi görüş ile gözlenebilirler. Başı boş gezegenlerin çekirdeği eriyik, yüzeyinin donmuş olduğu tahmin edilmekte. Çekirdek ile yüzey arasındaki bölgede sıvı halde su olabileceği düşünülüyor ve belki canlılara rastlanabileceğine inanılıyor.
Yerel Gurup: Galaksilerin oluşturdukları küçük guruplardır.
Gözlemlenebilen Evren: Evrenin ömrünü yani 13,8 milyar yıllık tarihi ancak bu kadar mesafeden bize ışık ulaşmasına yetmiştir. Bu sınırın dışındaki ışıklar henüz bize ulaşamamıştır. Gözlemlenen evrenin her bir alt kümesinden milyarlarca olduğu bilinmekte, buna bağlı olarak gözlemlenen evrenin de bir başka kümenin alt kümesi olduğu ve ondan da milyarlarca olduğu düşünülmekte. Dolayısıyla bu döngünün daha fazla devam ettiği ve üst kümelerden de milyarlarca olabileceği düşünülmekte.
Nicolaus Copernicus (Kopernik): 1599 da güneşin, yıldızların ve diğer gezegenlerin dünyanın çevresinde dönen ışıklar olduğuna inanılırdı. Kopernik hariç, o evrenin bu kadar küçük olmadığına inanıyordu. Merkez dünya değildi o sadece gezegenlerden biriydi ve güneşin etrafında dönüyorlardı. İnsanlar bunu kitabı mukaddese hakaret olarak gördü ve Kopernik daha fazla ileri gitmedi.
Giordana Bruno: Cordano Buruno ise fazlasıyla ileri gitti. İtalya’da düşünce özgürlüğünün olmadığı dönemlerde insanların kabul ettiği bu küçük evreni o reddetti. Kilisenin yasakladığı kitapları okudu , bulduğu bir kitap Lukretius’un “Doğa” isimli kitabında evrenin çok büyük olduğunu fısıldadı ona.
“Evrenin kıyısında durup bir ok attığınızı hayal edin, ok ilerlemeye devam ederse evrenin kıyısı olduğunu düşündüğümüz yerden ötesinin de olduğu anlamına gelir ama ok ilerlemeye devam etmezse mesela bir duvara çarparsa bu sefer duvar da evrenin sınırı olduğunu olduğunu düşündüğümüz yerin ötesinde olur. Şimdi de duvarın üstüne çıkıp bir ok daha attığınızı hayal edin, gene iki ihtimal söz konusu olur. Ok ya sonsuza kadar ilerleyecek yada bir engele çarpacak ve siz gene engelin üstünden bir ok daha atacaksınız.”
Her halükarda evrenin sınırı bulunmuyordu. Bruno okuduklarını çok mantıklı buldu zaten kendi düşüncesindeki evren de böyleydi. Yasaklanan kitaplarla yakalanınca kiliseden atıldı. Evrenin sonsuz olduğu bilgisini yaymaya çalıştı ve avrupada pek çok ülke onu aforoz etti. İngiltere onu Oxford’a konuşmacı olarak davet etti, heyecanla bu teklifi kabul etti. Konuşmasında Kopernik’in fikrinden ve evrenin sonsuz olduğundan bahsetti. Tanrı sizin sandığınız kadar küçük değil dedi ve kafir ilan edildi. İtalya’ya geri döndü, düşünce polisi tarafından yakalandı ve eziyetlerle 8 yıl fikri değiştirilmeye çalışıldı ama fikrini değiştiremediler. En sonunda yakılarak idam edildi.
Big Bang: Bir atomdan bile daha küçük bir noktadan doğru evren. Büyük patlamadan sonra evren genişledikçe soğudu ve yaklaşık 200 milyon yıl boyunca karanlık hüküm sürdü. Sonra yer çekimi gaz kütlelerini çekip ısıtmaya başladı ve yıldızlar ilk ışıklarını vermeye başladı. Ardından galaksiler oluşmaya başladı, bu galaksiler de bir araya gelerek daha büyük galaksileri oluşturdular Samanyolu galaksisi gibi. Samanyolu galaksisi 11 milyar yıl önce oluştu.
Süpernova: Dev yıldızların ışık saçarak patlayıp ölmesi olayıdır.
Yıldızlar öldükten sonra yenileri doğar, gaz ve toz bulutları yoğunlaşırlar. O kadar çok ısınırlar ki atomun içindeki çekirdekler birbirlerine bağlanıp soluduğumuz oksijeni, kanımızdaki demiri oluştururlar. Bütün elementler ölen yıldızların kalplerinden doğmuşturlar.
Güneş: 4,5 milyar yıl önce doğdu, dünya yeni oluşan güneşin yörüngesindeki gaz ve toz halkasından doğdu. Arka arkaya çarpışmalar kalıntılardan büyüyen bir top oluşturdu. Dünya ilk 1 milyar yıl boyunca çok hırpalandı. Dünya’nın yörüngesindeki kalıntılar çarpışarak çığ etkisiyle Ay’ı oluşturdu. O zamanlarda çekim kuvveti fazla olduğu için Ay 10 kat daha yakındı. Dünya soğudukça denizler oluşmaya başladı. Yaşam ise 3,5 milyar yıl önce başladı. Tiktaalik karaya çıkan ilk canlılardan birisidir.
100 milyon yıldan fazla süre atalarımız olan küçük memeli hayvanlar korku içinde ayak altında dolaşıyorlardı ancak bir gök taşının çarpması her şeyi değiştirdi. Eğer gök taşı çarpmamış olsa dinozor nesli devam edecek ve bizim gibi küçük canlıların evrimi için fırsat kalmayacaktı.
İnsan: 3,5 milyar yıl önce atalarımız ilk kez ayağa kalkmaya ve evrilmeye başladı.
İnsan varlığının yaklaşık 40 bin nesillik bir dönemi gezerek, avcı ve toplayıcı gruplar halinde dolaşarak alet yaparak, ateşi kullanarak ve nesnelere isim vererek geçti. 30 bin yıl önce resimler çizmeye başladık. Astronomiyi de bu dönemlerde icat ettik. Mevsimleri anlamak ve hayvanların göçlerini anlamak için yıldızlara baktık. 10 bin yıl önce bir devrim gerçekleşti, insanlar yerleşimi öğrendi. Toprak işlemeyi, hayvanları evcilleştirmeyi öğrendiler. Tarihte ilk defa insanın taşıyabileceğinden fazla eşyası oldu ve bu eşyaları kontrol etmek için yaklaşık 6 bin yıl önce yazıyı icat ettiler. Yazarak bilgi aktarmayı ve sanatla ölümsüzleşmeyi öğrendiler.
Kaynak: https://libertineoffical.blogspot.com/p/cosmos-series.html
Bir yanıt bırakın