Darwin’i Anlamamaktaki Israrın Sebebi …
Varlığımızın bir zamanlar en büyük gizemi olduğu ve çözülemeyeceği inancı Darwin ve Wallace tarafından yıkıldı. Pek çok insanın bu derin soruya getirilen çözümden haberdar olmaması ve karşı çıkması, bilim çevrelerini her zaman şaşırtmıştır.
Oysa ki, Darwinci dünya görüşünün yalnızca doğru olduğunu değil, varoluşumuzun gizemini çözebilecek, bilinen tek kuram olduğunu biliyoruz. Tek olması, kuramı iki misli daha tatmin edici hale getiriyor. Darwinciliğin yalnızca bu gezegende değil, evrenin yaşam barındırabilecek her yerinde doğru olduğunu savunur bilim çevreleri.
Darwinciliğin savunulmaya, başka bilim dallarındaki yerleşik bazı gerçeklerden daha fazla gereksinimi var. Çoğumuz kuantum kuramını ya da Einstein’ın özel ve genel görelilik kurumlarını anlamayız, ama anlamamamız bu kuramlara karşı çıkmamızı gerektirmez. Einsteincılığın tersine, Darwincilik konusunda bilgisi olan olmayan ahkam kesiyor. Sorun ise Jacques Monod`un dediği gibi, herkes bu kuramı anladığını zannetmesi.
Aslında Darwincilik şaşırtıcı derecede yalın bir kuram, hatta fizik ve matematikle kıyaslandığında çocuksu bir yalınlığı var. Özünde, kalıtsal çeşitliliğin olduğu yerde, gelişigüzel olmayan üreme biçiminin uzun erimli sonuçları olacağını söylüyor. Tabii bu sonuçların birikmesi için yeterli süre var ise.
Sanki insan beyni özel olarak Darwinciliği yanlış anlamak ve inanılmasını güç bulmak için tasarlanmış. Örneğin, sık sık tümüyle rastlantı olarak dramatikleştirilen “rastlantı” konusunda Darwinciliğe saldıranların büyük bir çoğunluğu bu kuramda gelişigüzel rastlantıdan başka bir şey olmadığı yolundaki yanlış fikre saldırıyor. ( Hem de müthiş bir hevesle ).
Darwinciliğe inanamaya yargılı olmamızın nedenlerinden biri de, beyinlerinin evrimsel değişime özgü zaman ölçeğinden tümüyle farklı, zaman ölçeklerinde geçen olaylarla uğraşmak üzere yapılanmış olmasıdır.
Saniyeler, dakikalar, yıllar ya da en fazlası birkaç on yıl alan süreçleri anlamak üzere donanmışız. Oysa Darwincilik, tamamlanması yüz binlerce, milyarlarca yıl sürecek kadar yavaş gerçekleşen birikim süreçlerine ilişkin bir kuramdır.
Beyinlerimizin Darwinciliğe karşı ön yargılı olmasının bir nedeni de, yaratıcı tasarımcılar olarak kazandığımız büyük başarıdan kaynaklanıyor. Dünyamız mühendislik ve sanat ürünleriyle dolu. Karmaşık zarafetin önceden planlanmış, sanatsal bir tasarımın göstergesi olmasına alışmışız.
Bu, büyük olasılıkla, bir tür doğa üstü Tanrı`ya inanmamızın en güçlü sebebi. Darwin ve Wallace tüm sezgilerine karşın, ilksel yalınlıktan karmaşık tasarımın ortaya çıkışını açıklayacak Tanrı haricinde başka bir yol olduğunu ( ve çok daha mantıklı bir yol olduğunu ) büyük bir cesaret örneği göstererek bizlere gösterdiler.
Öylesine büyük bir sıçrama ki bu, günümüzde birçok insan bu adımı atmaya cesaret edemiyor. Hawking’in dediği gibi, biz sıradan ortalama bir yıldızı olan ufak bir gezegende ki gelişmiş maymun türleriyiz. Ancak evreni anlayabiliyoruz. İşte bu bizi çok özel kılıyor.
Yazan: İ. Kaya
Kaynak**
Bir yanıt bırakın