Dejavu (Déjà vu) Nedir?
Hemen hemen herkesin en az bir kere başına gelmiş olan “bunu daha önce yaşadım” hissi, fransızcada “zaten görülmüş” anlamına gelen dejavu (Déjà vu) ile adlandırılır. Hatta bazen olacak olayları da kısa süreliğine tahmin edebilirsiniz. Fakat bir yandan da yaşanmış bir olayın daha önce da tekrarlanmayacağını bilirsiniz. Filozoflar, nörologlar, yazarlar ve bir çok bilim insanı bu durumu konu edinmiştir.
19. yüzyılların sonuna doğru, Dejavu duygusunu açıklamaya çalışan teoriler geliştirilmiştir. Son yıllara kadar bilimin konusu olmayan Dejavu için, ilk önceleri bunun beyindeki zihinsel fonksiyonların fonksiyonlarında veya beyinde bir problemden kaynaklanabileceği düşünüldü. Bu durumun beyinde gerçekleşen bir “hıçkırık” gibi durum olduğu öngörüldü.
Paranormalden Bilimsele Geçiş
Alan Brown, 2000’li yılların başlarında déjà vu hakkında yazılmış hemen hemen her şeyi gözden geçirmeye karar verdi. Okudukları üzerine, çoğu olayın paranormal olay betimlemesi olduğunu fark etti. Yani Dejavunun doğa üstü bir olay, geçmişte yaşanmış hayatlar ya da ruhlar ile ilişkili olduğunu görmüş. Diğer yandan da déjà vu fenomeni üzerine yapılmış çalışmalara da rastlamış. Okudukları üzerine déjà vu hakkında bazı temel bulgulara ipuçları çıkarmayı başardı.
Brown, insanların %66’sının hayatlarının bir bölümünde déjà vu yaşadığını saptamış. Bu fenomeni tetikleyen en yaygın sebebin de bir yer veya mekan olduğunu keşfetti.
Brown bu araştırması ile déjà vu fenomenini günümüz biliminin içerisine taşımış oldu. Brown çalışmalarını hem dergide yayımladı, hem de bilimsel çalışmalar yapmak isteyen bilim insanları için kitap haline getirdi. Brown’un çalışması bilim dünyası için bir katalizör işlevi gördü.
Psikoloji Laboratuvarında Déjà vu
Brown’un çalışmalarında ilham alan araştırma ekibi déjà vu’nun arkasında yayan mekanizmaları test etmek için deney geliştirildi.
Deneyde mekan benzerliği hipotezi yani belli bir anda içinde bulunan fakat hatırlanmayan ortamın benzerlik olduğunda Déjà vu yaşanabileceği hipotezi araştırıldı. Psikolojide bu duruma “Gestalt aşinalık ilkesi” deniyor.
Örneğin bir arkadaşınız ile bulmak için bir kafeye gittiniz. Daha önce gitmediğiniz kafeye girdiğinizde içinizde bir ses buraya daha önce geldiğinizi söylüyor. İşte bu déjà vu deneyiminin altında yatan sebep, içinde bulunduğunuz ortamın planı, mobilya ve mekanda yer alan objelerin geçmişte gittiğiniz fakat tam hatırlamadığınınız başka bir ortama çok benzediğinden kaynaklanıyor olmasıdır.
Belki kafede bulunan mobilyaların, ya da girişteki masanın üstündeki eşyaların daha önce gitmiş olduğunuz bir yerle aynı olabilir. Bu yüzden dejavu yaşanmış olabilir.
Psikolojideki Gestalt aşinalık ilkesine göre, o an içerisinde bulunduğunuz ortama benzer bir plana sahip bir planda daha önce bulunduysanız, bulunduğunuz ortama karşı güçlü bir aşinalık duygusuna kapılırısınız.
İşte bu hipotezi test etmek için sanal gerçeklik kullanıldı. Katılımcılar sanal gerçeklik kullanılarak çeşitli ortamlara yerleştirildi. Böylece içinde bulundukları ortamlar manipüle edilebildi. Bazı sahneler aynı plana sahip olmasına karşın başka açılardan farklıydı. Sonuçlar tam öngörüldüğü gibi çıktı. Katılımcılar daha önce bulundukları fakat hatırlamadıkları benzer ortamlara girdiklerinde daha fazla déjà vu yaşadığı görüldü.
Katılımcılara sonraki aşamaları tahmin etmeleri istendiğinde bu konuda başarsız oldukları görüldü.
Bu çalışma yeni bir ortamın bellekte bulunan fakat o anda bilinçli bir şekilde hatırlanmayan bir ortama mekansal olarak benzemesi dejavu yaşanmasında etkili olduğunu kanıtlıyor. Fakat bu demek değildir ki yalnız mekansal aşinalık ilkesinin dejavuya sebep olduğu. Büyük olasılık ile, bir ortama yahut bir duruma aşina olmamız için bir çok sebep vardır. Bu sebeplerin ortaya çıkarılması için bir çok çalışma yürütülüyor.
Fizikte Déjà vu
Bazı Fizikçiler ise dejavu için farklı açıklamalar getiriyor. Japon kökenli Amerikalı teorik fizikçi olan Michio Kaku, duruma şu soru ile yaklaşıyor: “Farklı evrenler arasında geçiş yapmak herhangi bir ölçekte mümkün olabilir mi?”
Bazı fizikçiler, şu anda bulunduğunuz ortamda dahi çoklu evrenlerin var olduğu iddia ediyorlar. Her şey gibi bizlerin de dalga olduğumuzu ve kuantum fiziğindeki dalga fonksiyonuna göre titreştiğimizi söylüyorlar. Bu dalgalar titreşir ve zamanla birbirlerinden uzaklaşır.
Nobel Ödüllü Amerikalı teorik fizikçi olan Steve Weinberg bu durum ile ilgili şu şekilde bir örneklendirme geliştirmiştir. Bir radyo düşünün ve bulunduğunuz ortamda kanal dinliyorsunuz. Tabi radyonuz dinlediğiniz tek bir frekansa ayarlıdır. Ama o sırada başka radyo kanalları başka frekanslarda yayın yapıyor ve hepsi aynı anda bulunduğunuz ortamda mevcut. Tüm bu radyo frekansları bulunduğunuz ortam içerisinde titreşip duruyor. Fakat radyonuzun alıcısı yani dinlemekte olduğunuz frekansa ayarlı. Bu yüzden diğerlerini duymuyorsunuz.
Tıpkı burda olduğu gibi 2 evren aynı fazdayken, aralarında tutarlıdır. Fakat zaman ilerleyip, bu 2 evren birbirinden ayrılınca., farklı frekanslarda titreşmeye başlarlar. Bu yüzden artık birbirlerine müdahale edemezler. Tıpkı radyodan bir kanalı dinlerken aynı anda başka bir kanalı duyamadığınız gibi. Eğer radyonuzun frekansını değiştirirseniz, diğer radyo dalgalarını duyabilirsiniz. Tüm frekansları aynı anda duymak mümkün değildir. Çünkü tüm kanallar farklı frekanslarla titreşiyor ve radyonuzla uyum içinde titreşenler yalnız duyulabiliyor.
Kuantum fiziğinde de aynı şeyler geçerlidir. Her şey atomlardan oluşmuş durumdadır. Bizim atomlarımız da titreşiyor. Fakat Kaku gibi bazı teorik fizikçiler atomlarımızın artık bu diğer evrenler ile uyum içinde titreşmediklerini iddia ediyorlar. Kaku’ya göre “Diğer evrenler ile koptuk. Dejavu muhtemelen beynimizin önceki durumların anılarını ve parçalarını ortaya çıkaran bir parçasıdır.”
Kuantum fiziğine göre, bizi çevreleyen gerçekten bir anlamda paralel evrenler mevcut. Ama sorun şu ki, onlar ile uyum içinde titreşmediğimiz için geçiş yapmıyoruz. Pelki de déjà vu bu titreşim hatası olabilir. Fakat şimdilik bunu bilemiyoruz.
Yazan: Selim ÖZTEMEL
Kaynak**
Kaynak***
Kaynak****
Bir yanıt bırakın