Deprem Sonrası Çevresel Sağlık Riskleri ve Yönetimi

Deprem Sonrası Çevresel Sağlık Riskleri ve Yönetimi

Depremler gibi doğal afetlerde deprem sonrası ilk dönemdeki arama kurtarma çalışmalarının yanı sıra sonraki dönemlerde çevresel risklerin kontrol edilmesi de yaşamsal önemdedir. Bu risklerin kontrol altına alınamaması afetin hasarını arttırabilir, afete bağlı dolaylı ölümlere yol açabilir. Özellikle bulaşıcı hastalık salgınlarıyla oluşabilecek hasar, bazen akut dönemdeki hasardan bile büyük olabilir.

Deprem Sonrası Çevresel Sağlık Riskleri ve Yönetimi

Afet sonrası ortaya çıkan ve sağ kalımı etkileyebilecek çevresel risklerin nedenleri barınma ortamı ve kalabalık faktörü; yeterli miktarda, kaliteli suya ulaşılamaması; insan atıklarının uygun şekilde bertaraf edilememesi ve bütün bu faktörlere bağlı bulaşıcı hastalık riski ve dolaylı gelişebilecek çevresel riskler olarak sıralanabilir. Hijyenik koşulların bozulduğu ve koruyucu sağlık hizmetlerinin de kesintiye uğrayabileceği düşünülürse, bu koşullara uygun önlemler alınamaz ve çevre sağlığı hizmetlerine gereken önem verilmezse, afet kayıpları ciddi şekilde artabilir.

Bu faktörlere daha ayrıntılı bakacak olursak;

Barınma ortamı ve kalabalık:

Afet sonrası barınma sorunu, afet sonrası insanların tahliye edilmesi veya afet bölgesinde geçici barınma alanlarının oluşturulması yoluyla çözülmeye çalışılmaktadır. Geçici barınma alanlarında, afetzedeler yakınlarından ve sosyal çevrelerinden uzaklaşmadan gündelik eylemlerine devam edebilirler.  Ancak kısıtlı alanlarda birçok kişinin bir arada yaşaması kalabalık sorununu ve buna bağlı riskleri beraberinde getirir. Ayrıca barınma ortamı uygun olmazsa başta soğuk olmak üzere iklim koşullarından zarar görme, yeterli beslenememe ve yeterli hijyenik koşullara ulaşamama sıkıntıları ortaya çıkar. Bütün bunların sonucunda da başta solunum yolu ile bulaşan enfeksiyonlar olmak üzere, bulaşıcı hastalıkların sayısı ve yayılma riskleri artar.

Bu riskleri azaltmak için geçici barınma alanlarının mümkün olduğunca her aile ayrı barınacak ve kişi başına asgari üç metrekare yaşam alanı düşecek, yerleşim çadır kentse çadırlar en az 50 metre aralıklı yerleştirilecek, yerleşim alanı çöp toplama ve sanayi alanlarından uzakta konumlanacak, yeterli sayıda tuvalet, duş kabini, çöp konteynırı sağlanacak şekilde planlanması gerekir. Toplu barınma alanlarında ranza tercih edilmesi ve yataklar arasında en az 70 cm mesafe bırakılması da uygundur. Bu alanlarda koruyucu sağlık hizmetleri, ruh sağlığı ve danışmanlık hizmetleri de dahil düzenli sağlık hizmetleri de sağlanmış olmalıdır.

Yeterli ve temiz su:

Deprem gibi doğal afetler sonrası en önemli noktalardan biri de temiz ve yeterli miktarda içme ve kullanma suyu sağlanması gerekliliğidir. Yeterli suyun sağlanamadığı durumlarda afete uğrayan insanlar bulabildikleri her türlü suyu içebilmektedir. Bu da bulaşıcı hastalıklar başta olmak üzere birçok hastalığın ortaya çıkmasına ve hızla yayılmasına neden olabilir. Ayrıca yiyecek maddelerinin temizliği, kişisel hijyen ve insani diğer gereklilikler için de yeterince su gerekir.  Eğer yeteri kadar ve temiz su sağlanamaz ise, su kaynaklı ölümcül hastalıklarla karşı karşıya kalınabilir.  Örneğin 1994 yılında Zaire’de geçici barınma kamplarında, 50 binden fazla mülteci Vibrio Cholera bakterisiyle enfekte su nedeniyle hayatını kaybetmiştir. Geçici barınma alanlarında içme ve kullanma suyu birlikte günlük kişi başı yaklaşık 15-40 litre suya ihtiyaç duyulmaktadır. Güvenli su sağlanmasında en fazla sıkıntı yaşanan dönem afet sonrası ilk zamanlardır; su kaynakları kirlenmiş ve şebekeler zarar görmüş olabilir. Bu dönemlerde içme suyunun ambalajlı sularla sağlanması mantıklıdır.  Mümkün olan en kısa zamanda da su ve kanalizasyon sistemlerinin tamiri sağlanmalıdır. Afet bölgelerinde su sıkıntısının ciddi olduğu durumlarda yağmur ve kar suları, yer altı suları, akarsu, göl, baraj gibi yüzeyel sular da su kaynağı olarak kullanılabilmekle birlikte bu kaynakların maruz kalmış olabilecekleri ciddi çevresel kirlilikler, hijyenik bir şekilde depolanma ve güvenliğinin sağlanması da önemli sorunlardır.  İdeal olanı bu tarz su kaynaklarının öncelikle kirli kabul edilerek gerekli testler,  iyileştirmeler, filtrasyon ve dezenfeksiyon sonrası kullanılmasıdır.  Afet sonrası geçici yerleşim alanlarında su genellikle su tankerleri ile sağlanır. Kaynağı ne olursa olsun her su, gerek kaynağında gerekse de taşınırken kirlenmiş olabilir. Bu nedenle afet durumunda kullanılacak suyun dezenfeksiyonu çok önemlidir. Dezenfeksiyon için farklı yöntemler kullanılabilir. Kolaylık ve maliyetten dolayı bu konuda kaynatma ve klorlama ön plana çıkmaktadır. Klor dezenfeksiyonunda hazır klor tabletleri kullanılır ama acil durumlarda birkaç damla sodyum hipoklorit solüsyonu yani çamaşır suyu da bu amaçla kullanılabilir. Geçici yerleşimlerde kalan afetzedelere de, suyun dezenfeksiyonu eğitimi verilmesi gerekir.

İnsan Atıklarının Zararsızlaştırılması:

Zarar görmüş kanalizasyon hatlarının mümkün olduğunca hızlı rehabilite edilmesi gerekir. Geçici barınma alanlarında da tuvaletlerin mümkün olduğunca hızlı bir şekilde sağlanması ve halkın tuvalet kullanımı konusunda eğitilmesi önemlidir. İdeal olanı her aileye bir tuvalet olmakla birlikte bu mümkün değilse bir tuvaleti kullananların sayısının 20 kişiyi geçmemesi gerekir. Tuvalet ve el yıkama alanlarında suyun birikmemesi sağlanmalıdır. Geçici yerleşim alanlarında tuvalet sorunu genellikle seyyar tuvaletler ile çözülmeye çalışılır ama bunlar yetersiz kalırsa açık çukurlar kullanılabilir. Bu çukurların üzerine haftada bir kez mazot dökülmesi uygulaması bulaşıcı hastalık vektörlerinin kontrolüne yardımcı olur. Sonrasında bu çukurlar kolay açılmayacak şekilde toprakla kapatılmalıdır. Tuvalet yakınlarında mutlaka uygun su ve sabun bulunan el yıkama alanları bulunmalıdır. Bir diğer insan atığı şekli olan çöpler de düzenli olarak toplanmalı ve kapalı şekilde biriktirilerek uygun çöp dökme alanlarına götürülmeli, eğer bu yapılamıyorsa yerleşim alanı dışında yeraltı sularını kirletmeyecek bir yerde en az iki metre derinliğinde bir çukurda çöpler toplanmalı, çukur dolduktan sonra çöpler yakılmalı ve üzeri en az 40 cm kalınlığında bir toprak tabakası ile kapatılmalıdır. Çöp çukurlarına çocukların ve hayvanların ulaşımına izin verilmemeli, hayvan ölüleri bu çukurlara atılmamalıdır.

Deprem Sonrası Çevresel Sağlık Riskleri ve Yönetimi

Afet sonrası dönemde insan ve hayvan kayıplarının uygun şekilde gömülmesi de hastalık riskleri açısından önemlidir. Yaralanma sonucu oluşan ölümlerin salgınlara yol açma olasılığı oldukça düşüktür. Cenaze işlemleri, mutlaka kimliklendirme yapıldıktan sonra, insanların inanç ve kültürlerine uygun koşullar sağlanarak yapılmalıdır. Ölülerin su kaynaklarının yakınına gömülmesi, suyun kirlenmesine ve ishalli hastalıklara neden olabilir. Hayvan ölüleri ise hiçbir şekilde bekletilmemeli, diğer hayvanlar tarafından yenilmesi önlenmeli, barınma yerlerinin en az 1 km uzağına gömülmelidir.  Ölü hayvanların taşınmasında kullanılan araçlar, dezenfekte edilmeden başka amaçla kullanılmamalıdır.

Bulaşıcı Hastalıkların Kontrol Altına Alınması:

Afetlerden sonra bulaşıcı hastalık salgınlarının hem görülme riski hem de yayılım hızı artar.  Dört haftadan daha uzun süre kalabalık ortamda yaşanmak zorunda kalınması, enfeksiyon ajanının daha önceden bölgede var olması, yeteri miktarda sağlıklı suya ulaşılamaması, evsel atıkların ve insan atıklarının uygun şekilde uzaklaştırılamaması gibi unsurlar insanların bulaşıcı hastalıklardan korunmasını zorlaştırır ve salgın riskini arttırır. Bu konularda önlemlerin zamanında alınmasının yanı sıra iyi bir kayıt sistemi oluşturularak başlamak üzere olan salgınların da erken yakalanması ve müdahale edilebilmesi de oldukça önemlidir. Çünkü salgının boyutları büyüdüğünde, kontrol altına alınması zorlaşır ve binlerce insan zarar görebilir. Bulaşıcı hastalık vektörü olabilecek zararlıların çoğalmasının önlenmesi için su birikintilerinin engellenmesi ve atıkların kontrolü hayati önemdedir.

Deprem Sonrası Çevresel Sağlık Riskleri ve Yönetimi

Gıda güvenliğinin sağlanamaması veya suyun kirlenmesi gibi durumlarda, tifo ve kolera; vektörlerin kontrol altında tutulamaması durumunda veba ve sıtma; kalabalık kaynaklı temasla bulaşan Hepatit A ve solunum yoluyla yayılan kızamık gibi hastalıkların salgınları oluşabilir. Bugüne kadar yaşanan afetlerden sonra oluşturulan geçici barınma alanlarında en sık görülen hastalıklar; sıtma, kolera, dizanteri gibi ishalli hastalıklar, alt solunum yolu hastalıkları ve kızamık olarak belirtilmiştir.

Yazan: Alev Özlem ÖZDEMİR

Kaynak: Doç.Dr. Ali Ekşi; Hastane Öncesi Dergisi; Ekim 2016, Cilt 1 – Sayı 2 Sayfa No: 15-25

YouTube Kanalımız

Alev Özlem Özdemir (Gümüş Yazar) hakkında 25 makale
Hacettepe Ünv. Tıp Fakültesi Anadolu Ünv. İktisat Fak. Uluslararası İlişkiler mezunu Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı olarak çalışıyor

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*