Doğa Konuşuyor sersinin Türkçe Dublajlı hali.
Doğa Konuşuyor: Doğa Ana
Bazıları bana “Doğa” der. Bazıları da “Doğa Ana”. 4,5 Milyar yıldır buradayım. Sizden yirmi iki bin beş yüz kat daha uzun zaman önceden beri…
Benim insanlara ihtiyacım yok, insanların bana ihtiyacı var. Sizin geleceğiniz bana bağlı. Ben serpildiğimde, siz serpilirsiniz. Ben bocaladığımda, siz bocalarsınız yada daha kötüsü…
Ama ben çok uzun zamandır buradayım. Sizden çok daha üstün canlılar besledim. Ve sizden daha üstün canlıları yok ettim.
Benim okyanusum, benim toprağım, benim ırmaklarım, benim ormanlarım. Hepsi sizden alınabilir yada sizde kalabilir.
Günlerinizi, bana saygıyla yada saygısızlıkla geçirmeyi seçmenizin benim için gerçekten önemli değil. Öyle yada böyle eylemleriniz kaderinizi belirleyecek. Benimkini değil.
Ben doğayım. Ben var olmaya devam edeceğim. Evrilmeye hazırlıklıyım. Ya sen?
Doğa Konuşuyor: Okyanus
Ben okyanusum. Ben suyum. Ben bu gezegenin çoğuyum.
Onu ben şekillendirdim. Her akıntı, her bulut ve her yağmur damlası. Hepsi bana geri döner.
Öyle ya da böyle, her canlının bana ihtiyacı var. Ben kaynağım. Her şeyin içinden sürünerek çıktığıyım. İnsanlar da farklı değiller. Benim onlara hiçbir borcum yok. Ben veririm. Onlar alır. Ama ben her zaman geri alabilirim. Bu her zaman bu şekilde oldu. Bu onların gezegeni değil. Hiç olmadı. Asla olmayacak.
Ama insanlar paylaştıklarından fazlasını alıyorlar. Beni zehirliyorlar, sonrasında onları beslememi bekliyorlar.
Bu şekilde yürümez. Eğer insanlar doğadan benimle birlikte, benim sayemde var olmak istiyorlarsa, onlara beni can kulağıyla dinlemelerini öneririm. Bunu sadece bir kere söyleyeceğim.
Eğer doğanının sağlığı korunmazsa, insanlar hayatta kalamaz. Bu kadar basit. İnsanlar var olmuş olmamış, benim umurumda değil. Ben okyanusum. Eskiden tüm gezegeni kapladım. Ve her zaman tekrar kaplayabilirim.
Söylemem gerekenler bu kadar.
Doğa Konuşuyor: Buzullar
Ben buzum. Yavaş hareket ederim. Dünyayı serin tutarım. Her zaman olduğu gibi.
Ama insanlar dünyayı ısıtıyor. Sizi uyarmayı denedim. Bazı parçalarımı okyanusa gönderdim. Hiç bir şey yapmadınız. Deniz seviyelerini yükselttim. Hiç bir şey yapmadınız. Belki de farkına varmanız uzun yıllar alacak.
Ancak bundan sonra bu kadar yavaş olmayabilirim.
Doğa Konuşuyor: Yağmur Ormanları
Ben yağmur ormanıyım. Onların burada büyüdüğünü izledim. Gittiler. Ama her zaman geri dönerler. Evet, her zaman geri dönerler.
Ağaçlarım, onların yakacak odunlarıdır. Bitkilerim, onların ilaçlarıdır. Güzelliğim, onların kaçış noktalarıdır.
Ben onlar için her zaman oradayım. Daima onlara hizmet ettim. Ve bu cömertlikten daha öte bir şeydi. Bazen hepsini onlara verdim. Şimdi hepsi bitti. Sonsuza kadar.
Ama insanlar, onlar çok akıllılar. Çok akıllı. O kocaman beyinleri ve türlerine özgü bükülebilen başparmaklarıyla. Bir şeyleri nasıl yapacaklarını iyi bilirler. Harika şeyleri.
Şimdi, neden benim gibi yaşlı ormana ihtiyaç duysunlar ki? Vahşi ormanlara? Ağaçlara?
Pekala hava soluyorlar. Soludukları havayı ben yapıyorum.
Bunun hakkında hiç düşünmüşler midir?
İnsanlar, çok akıllılar. Onlar bir yolunu bulacaklar. Hava Üreten insanlar. Bunu izlemek eğlenceli olacak.
Doğa Konuşuyor: Toprak
Ben toprağım. Tepelerde, vadilerde, tarlalarda ve meyve bahçelerinde hep ben varım. Ben olmazsam insanlar var olamaz. Buna rağmen bana pislik gibi davrandınız.
Bu gezegende ince bir deri olduğumun farkına varabildiniz mi? Ve aslında canlı olduğumun? Besinleri büyüten organizmalarla dolu olduğumun?
Ama artık kırıldım, ağrılarım var, aşırı kullanıldım ve hastayım. Sizin yüzünüzden. Son yüz yılda, sahip olduklarımın yarısını sizin yüzünüzden yitirdim.
Buna aldırış ediyor musunuz? Çöle dönüşüyorum. Belki bana birazcık saygıyla yaklaşırsınız? Sanıyorum ki bir şeyleri yiyebilmek istersiniz değil mi?
Doğa Konuşuyor: Kızıl Orman
Niye mi bu kadar akıllıyım? Çünkü çok uzun zamandır buradayım. Göründüğünden çok ama çok uzun zamandır buradayım. Ve neredeyse her şeye tanık oldum. Çok fazla zaman gördüm. Her türlü.
Her türlü canlı gördüm. Başlangıçta sadece böcekler ve örümcekler vardı, sonra farklı fareler ve sıçanlar, sonra tavşanlar ve ayılar, ve kokarcalar. Sonra aniden insanlar geldi. Ve her yeri cehenneme çevirdi. İnsanlar ne mi yaptı? Kurtları köpeklere dönüştürdüler. Gölleri, nehirleri ve dağları dönüştürdüler.
Onlar hiç bir zaman bu sistemin bir parçası olduklarını anlamadılar, onu hep kullanmaya çalıştılar.
Gezegeni sadece onlar için yaratılmış gibi kullanma başladılar. Sanki yedekte başka varmış gibi. Bunu anlamıyorlar mı bilmiyorum. Onlar doğanın bir parçası olduklarının farkında değiller. Bu gidişle yeni ağaçların büyüdüklerini görmek için burada olamayacaklar.
Doğa Konuşuyor: Çiçek
Ben bir çiçeğim. Evet güzelim. Bunu daha öncede duymuştum, hiç değişmez. Görüntüm için seviliyorum. Kokum için. Ama bir şey daha var. Hayat benimle başlar.
İnsanları beslediğimi gördünüz. Tüm meyveler benden gelir. Her patates benim, her mısırın çekirdeği benim. Pirincin her tanesi benim. Ben, ben, ben biliyorum. Ama gerçek bu.
Bazen onların ruhlarını beslerim. Kelimeler yetmediğinde ben varım. Hiçbir ses kullanmadan “seni seviyorum” derim. Hiçbir ses kullanmadan “Özür dilerim” derim. En yücelerine ilham veririm. Ressamlara, şairlere, tasarımcılara. Hepsi için ilham perisiyim.
Ama tecrübelerime göre, insanlar hoş güzel bir çiçeğin gücünü küçümsüyorlar. Çünkü onların hayatı benimle başlamıyor. Ama bensiz sona erebilir.
Doğa Konuşuyor: Ev
Ben evinizim. Size rahatlık, ailenize sığınacak yer veririm. Kim olduğumu görün. Evim güzel evim.
Sizin barınağınızım. Sizi tutan zeminim. Eğitim veren kurumunuzum. Siper olmuş duvarınızım. Sizi koruyan çatıyım. Ben evinizim. Bana önem vermezseniz. Bende size önem vermem.
Doğa Konuşuyor: Gökyüzü
Yukarı bak. Ben oradayım. Ben gökyüzüyüm. Ben koruyucu sıcak battaniyeyim. Dünya üzerinde herkesin üzerini örten…
Bulutları getirebilirim. Yağmuru ve rüzgarı… Bir buz fırtınası olabilirim. Bensiz kalsanız kızarırdınız. Her gün içinize çektiğiniz nefesim ben siz beni hasta ederken.
Tıkandım bu dengesizlikten. Kirli havadan. Görüyor musunuz? Ben sizin düşündüğünüzden daha narinim.
Benim bu mükemmel gaz karışımımı, sıcaklığı ve hoşlandığınız havayı yaratmam milyonlarca yılımı aldı.
Ama şimdi arabalarınız, fabrikalarınız ve kalıntılar… Beni sınırı geçmeye zorladı.
Ve şimdi benim tayfunlarımın ve hortumlarımın neden bu kadar yoğun ve çok olduğunu merak ediyorsunuz. Tahmin edilemez oldum.
Buraya daha az yağmur. Oraya çok daha fazla yağmur. Daha sıcak yazlar, daha soğuk kışlar. Artık ben bile kendimi kontrol edemiyorum.
Benim hakkımda bu kadar bilgi yeter.
Önümüzdeki günler size değişen özümü göstereceğim.
Ama sonunda ben yine iyi olacağım. Bana birkaç bin yıl verin yeter. Daha önce travmalarım, yıpranmışlıklarım oldu. Ama kendim için asla endişe etmedim. Yukarı bak.
Doğa Konuşuyor: Mercan
Ben mercanım. Bazıları beni sadece bir kayadan ibaret sanır. Aslında bu gezegende yaşayan en büyük şeyim. O kadar büyüğüm ki, uzaydan bile görünebilirim. Ama ne kadar sürecek bu?
İki yüz elli milyon yıldır büyümekteyim. Ve insanlardan sonra beşte birimi kaybettim.
Evet denizin dibinde yaşamaktayım. Beni çok sık göremeyebilirsiniz. Ama bana ihtiyacınız var. Deniz yaşamının çeyreğinin bana bağlı olduğunu farkında mısınız? Ben denizin bakım eviyim. Küçük balıklar yiyecek bulmak için bana muhtaç. Ve büyük balıklardan saklanmak için. Ve tahmin et büyük balığı kim yiyor? Evet bildin. Sen!
Ben dünyanın protein fabrikasıyım. Okyanusun ısısını artırmaya başladınız ve bu durumda artık yaşayamıyorum.
Büyük fırtınalar ve tsunamiler okyanusu vurduğunda sizi koruyan kale olurum. Ama siz beni dinamitle patlatırsınız ve siyanürle zehirlersiniz. Pekala, işte size çılgın bir fikir: beni öldürmeyi bırakın.
Doğa Konuşuyor: Su
Ben suyum. İnsanlar için sadece orada olan bir şeyim. Ben sadece, onların hak görüp aldıkları bir şeyim. Ama çok fazlası değilim. Ve her gün ama her gün çoğaldıkça.
Dağlarda yağmur olarak başlarım. Nehirlere ve kaynaklara akarım. Ardından okyanuslara varırım. Ve sonra döngü yeniden başlar.
Şu an bulunduğum yere dönmem on bin yıl sürecek. Ama insanlar için ben sadece suyum. Sadece orada duruyorum.
İnsanlar beni nerede bulacak, etrafta onlardan milyarca daha fazlası olduğunda? Kendilerini nerede bulacaklar? Benim için savaşlar mı başlatacaklar? Diğer her şey için başlattıkları gibi!
Bu her zaman bir seçenektir. Ama tek seçenek değil…
Doğa Konuşuyor: Dağ
Ben dağım. Doğanın en eski tapınağıyım. Buzullarım ve akarsularım içtiğiniz suyu sağlıyor. Ormanları sizin odununuzu ve temiz havanızı olur.
Buradan, yukarıdan bakınca bu dünyayı nasıl davrandığınızı görüyorum. Eskiden ruhunuzu ve bedeninizi, ormanlarımın sakinliğinde dinlendirirdiniz. Bir zamanlar aydınlanmak için tepelerime tırmanırdınız.
Artık islediğiniz her şeyi aldınız. Ve sadece kendi kazancınızı düşünüyorsunuz. Hala vakit varken gözlerinizi açın. Çünkü açıkça görebildiğim bir şey varsa. Aşağısı kayalıklarla dolu uçurumun kenarındasınız.
Düzenleyen: Selim ÖZTEMEL
Bir yanıt bırakın