Dünya’nın Kalp Ritmi: Shumann Rezonansı
Yer küreninde bir nabzı olduğunu ve titreşiminin (frekans) Dünya’nın içindeki tüm canlıları da etkilediğini biliyor muydunuz?
Shumann Rezonansı
1952′ de bunu ilk keşfeden fizikçi Winfried Otto Shumann ve bu tarihten beridir, düzenli aralıklarla ölçülüyor.
Shumann rezonansı; titreşim boşuğu olarakta adlandırılır. Yeryüzü ile iyonosfer tabakas ı( iyonosfer katmanı, radyo dalgalarını da yansıtır. ) arasında meydana gelen, doğal titreşime verilen isimdir. Dünya dev bir elektrik devresi gibi faliyet gösterir.İçinde var olan herşey elektrik (enerji) yüklüdür. dünya gibi diğer gezgenler uydularında birer ritmi( titreşimi ) vardır. Kocaman bir enerji denizinde yüzüyoruz aslında,
Shuman rezonans frekans aralığı, 7. 83, 14. 3, 20.8, 27. 3, 33.08 hertz’dir.
Coğrafik bölgelere göre değişiklik göstermesine rağmen, asırlardır sabit kabul ediliyordu ta ki 1980’e kadar. Global Askeri Haberleşme Sistemi ( bu frekans üzerine geliştirilmiştir. ) son raporundaki veriler sonucu, bu değerin 11 devir/ saniye üzerine çıktığı v yükselmeye devam ettiği gözlemlenmiştir. Kaynağı tam olarak bilinmese de bilim insanları, bunun sıcaklık değişimlerine ve dünya çapında ki hava koşullarının hassas bir göstergesi olduğunu öne sürmüşler. Diğer yandan dünyanın nabzı artarken, (sıfır noktasına yaklaşırken ) manyetik alanın yoğunluğunun azaldığı gözlemlenmiş. New Mexico Üniversitesi profesörü Barnerjee’ye göre dünya son 4000 yıl içinde manyetik alan yoğunluğunun yarısını kaybettiğini belirmiştir.
Bu titreşimlerin bizlere ne gibi etkisi vardır
Toprakta bulunan materyallerin, insan vücudunda da varolduğu için, beyni yer kürenin nabzı ile uyum içindedir ve öyle de olmak ister. Enteresan bir şekilde dünyanın frekansının beynin alfa dalgası ile benzer dahi değil, birebir aynı frekansta 7. 83 hertz olduğu ispatlandı.Beynin alfa dalgası relax halde iken ve uykudan önce ki safhada ki halidir.
Shumann rezonansı’nın 12 hertz’ e yükselmesi demek, alfa dalgaları (7-12 ) hertz frekansından, beta dalgaları(11-25) hertz’ e çıkarılması relaks halden bilinçli hale getirilmesi demektir.
Gregg Braden( sıfır noktasına uyanış-kollektif inisiyasyon kitabının yazarı ) bir makalesinde olası sonuçlarından bazıları şöyledir;
– Sıfır noktasına yaklaştıkça zamanın hızlandığı, 24 saatlik birgün 16 saat veya daha kısa görülecek.
– Sıfır noktasından sonra güneşin batıdan yükseleceği, (doğacağı ) ve doğrudan batacağı,
– Sıfır noktası taklası muhtemelen bizi 4’ncü boyuta taşıyacağı, 4ncü boyutta düşündüğümüz arzu ettiğimiz her şey tezahür eder gerçekleşir
– Bildiğimiz çoğu teknolojilerin işlerliği son erecek. Muhtemel istisnalar ” sıfır noktası”veya serbest enerji olarak bilinenen teknolojiye bağlı olacak.
– Fiziksel bedenimizde değişecek DNA’mız 12 ipliğe terfi edecek.Daha sezgisel oluyoruz. İnsan mental özelliklere sahip bilinçli varlıklar olacak.
– Mayalar evrenin doğal döngüleme yeri dönüşeceğimizi söylüyorlar.2012’a kadar 5’nci boyuta gireceğimizden (sıfır noktasından 4’ncü boyuta geçtikten sonra )
– Tüm bu bilgiler korku verici değildir. ışığın yeni çağını getirecek olan bu değişiklikler için hazırlanın…
Öğrendiklerimizden yola çıkarak son olarak belirmek istediğim evren bir melodi ve bizler bilincimizi ruhumuzu bedenimizi ona göre akord etmemiz gerektiğidir.
Yazan: Damla Buket TAŞ
Kaynak**
Kaynak***
Kaynak****
Yaş ilerledikçe nasıl insanın kalp atış hızı degişiyorsa yetersiz kalıyorsa şuanda öyle zaman yetersiz sanki dünya yaşlanmış bizlere zaman yetmiyor… Yeni çaga alışmak gerekiyor. Umarım her şey daha güzel olur… Emeklerine sağlık Damlacım harika bi yazı olmuş.