Evrim Teorisi ve Tarihi Nedir?
19. yüzyılın ortalarına kadar tanrının insanı kendi sureti ile yarattığı kabul görülüyordu hatta birçok batılı bilim insanları da bu görüşü onaylıyordu.
Tanırının diğer canlı türlerini kendi tasarladığı düşünülüyordu ta ki Charles Darwin ortaya çıkana kadar.
Charles Darwin’den önce gelen süreçte birçok bilim insanı da, canlıların evriminden bahsetmişti ama bunları Darwinden ayıran bir şey vardı.
Darwin, ilk kez türlerin evrimini kanıtlarıyla beraber nasıl meydana geldiğini açıklamıştı ve ilk kez doğal seçilimden bahsetmişti. Darwin gösterdiği gerçekler, büyük yankı meydana getirdi ve Darwin’in Evrim Teorisi biyoloji de temel değişiklikleri de beraberinde getirdi.
Yarattığı yüzlerce deney ve uğraşları 20 yıl boyunca sadeleştirip sınıflandırması ile tarihin en yankı uyandıran ve en etkili bilim insanlarından biri oldu.
Charles Darwin
1831 yılında Cambridge üniversitesinde eğitimini tamamlarken doğa bilimci olarak keşif gezisine davet edildi. 22 yaşında ki dahi HMS Beagle gemisine bindi. 5 yıl süren bu süreçte farklı kıta ve adalarda araştırmalar yaptı. Yolculuk Güney Amerika da başladı. Burada onlarca numune ve fosil topladı. Galapagos Adalarına vardıklarında Darwinin dikkatini dev kaplumbağaları çekti ve incelemeler yaptı. Her adada ki kaplumbağaların birbirinden farklı fiziksel özellikleri vardı örneğin nemli ve besinin bol olduğu adada kaplumbağaların boyunları kısa kabukları kubbe şeklindeydi ama daha kuru adalarda kaplumbağaların boyunları uzuyor ve kabukları daha düz bir şekilde karşısına çıkıyordu.
Keşif gezisi dönüşünde Darwin kolları sıvadı. Hayvan yetişiricilerinin nasıl farklı türde ki canlıları karıştırarak yeni türler elde ettiğini incelemek yeni türlerin hayatta kalabilmesinde insanların yapay yolla yaptığı seleksiyon önemliydi. Darwin doğal yaşamda da böyle bir seleksiyonun mevcut olduğunu düşündü ama bunu nasıl açıklayacaktı.
19. yüzyılda yaşayan İngiliz entelektüel olan Thomas Rober Malthusun araştırmalarını okuyunca Darwinin düşünceleri toparlandı.
Demografi üzerine bir makale yayımlayan Malthus Avrupa’daki nüfus artışının mevcut gıda stoğunun yetersiz kalacağını ve hayatta kalma mücadelesi başlayacağını belirtiyordu. Bu fikir Darwin’e evrimi nasıl açıklayacağında yardımcı oldu. Doğada hayatta kalma savaşı vardı. En güçlü olan değil en iyi uyum sağlayan hayatta kalıyordu. Canlının hayatta kalmasını sağlayan bir özelliği varsa üreyebiliyor neslini devam ettiriyordu ama uyum sağlayamayanlar ise ise ölüyordu ve nesilleri tükeniyordu. Galapagos adasında ki kaplumbağaların farklılık göstermesi bu yüzdendi bu evrimin sonucuydu, kuru bölgede yaşayan kaplumbağalar uzun boyunlarıyla besinlere daha rahat ulaşıyor nemli bölgede ki kaplumbağalar ise çim yiyor kısa boyun ve kubbe kabukları ile yırtıcılardan korunuyordu. Darwin canlı türlerinin buna insanlarda dahil olmak üzere birbirinden bağımsız değilde ortak bir atadan gelindiği ve dünyada ki çeşitliliğin zamanla gerçekleştiği fikrini ortaya koydu.
20 yıl boyunca araştırmalarına devam eden Darwin yaptığı deneyleri ve yazdığı onlarca sayfayı paylaşmamıştı çünkü teorisinin ortayı karıştıracağını az çok kendi de biliyordu. Bu yüzden teorisinin çürütülemez olmasını istiyordu. Kendisi gibi doğa bilimci olan Alfred’in mektubunu alması ile işler karıştı. Alfred mektubunda Darwinin çalışmalarını büyük bir takdirde takip ettiğini ve kendisinin de çalışmaları sonucunda aynı sonuca ulaştığından bahsediyordu.
İki doğa bilimci çalışmalarını ortak bir mektup ile sunmaya karar verdi. Darwin aradan geçen bir yıl sonunda Türlerin Kökeni kitabını yayınlaması sonucunda Victoria dönemi ingilteresini temelden sarstı.
Charles Darwin bütün oyunu değiştirdi çeşitlilik tanrıdan değil biyolojik bir süreçten geçerek meydana geliyordu. İnsanları da diğer canlılar ile aynı düzleme koydu. Bilim dünyası da bunu doğruladı. Katolik kilisesinde bile teorinin inançlarının özünde çelişmediğini kabul etti.
Yazan: Elif KIRMAN
Kaynak**
Bir yanıt bırakın