Homo Sapiens Neden Diğer İnsanlardan Daha Uzun Yaşadı?
Bir zamanlar gezegenimizi en az yedi başka insan türüyle paylaştık. İronik olarak, başarımız en derin kırılganlığımızdan kaynaklanıyor olabilir: başkalarına bağımlı olmak
İnsanlar bugün benzersiz bir şekilde yalnızdır. Homo sapiens‘in varlığının çoğunluğu için, gezegeni diğer birçok insan türüyle paylaştık. Soyumuz yaklaşık 300.000 yıl önce Afrika’da ilk evrimleştiğinde, en az beş tane daha vardı. Ve bunlardan hangisinin diğerlerinden daha uzun süre dayanacağına dair bir bahse girecek olsaydınız, paranızı bize yatırmamış olabilirsiniz. Daha soğuk koşullarda yaşamaya adapte olmuş ve Avrasya’nın çoğunda yaşamak için genişlemiş olan Neandertal‘ler için ihtimaller daha uygun görünüyordu. Veya Güneydoğu Asya’da yaşamayı başaran Homo erectus. Buna karşılık, doğrudan Homo sapiens atalarımız bloktaki yeni çocuklardı ve 200.000 yıldan fazla bir süre sonrasına kadar Afrika dışına başarılı bir şekilde yerleşemezlerdi.
Yine de, 40.000 yıl önce veya muhtemelen biraz daha yakın bir zamanda, ayakta kalan tek insan bizdik. Neden? Niye?
Birçok açıklama öne sürüldü: beyin gücü, dil veya sadece şans. Şimdi, egemenliğimizi açıklamak için yeni bir fikir ivme kazanıyor. İronik olarak, görünüşte en derin zayıflıklarımızdan bazıları olabilir – başkalarına bağımlı olmak, merhamet hissetmek ve empati kurmak – bize avantaj sağlayabilirdi. Bilgisayarlar, telefonlar ve icat ettiğimiz diğer tüm akıllı şeylerle çevrili bugün, başarımızı bilişsel yeteneklerimize bağlamak çok kolay. Ancak diğer insan türleri hakkında ne kadar çok şey öğrenirsek, bu konuda bize o kadar çok benziyorlar. Neandertal‘ler ve muhtemelen gizemli Denisovan‘lar söz konusu olduğunda, sosyalleşmenin bizi daha da güçlü kıldığı hayli ilginçtir.
Arkeolojik Kanıtlarda Homo Sapiens
Arkeolojik kanıtlara göre Homo sapiens‘ler, diğer tüm homo türlerine kıyasla daha büyük gruplar halinde yaşıyorlar. Ayrıca hem kendi grupları dışında da ittifak kurduğunu tahmin ediliyor. Homo sapiens’in bu sosyal yeteneği, türümüzün gezegene yayılmasının en temek ve en etkin özelliği olabileceği düşünülüyor.
Buna rağmen diğer tüm insan türleri yaşadıkları ortam ve gruba oldukça bağlıdır. Ortam değişikliğine uyum sağlamaları zor olduğu düşünülüyor. Heidelbergensis ve Neandertal‘ler daha soğuk iklimlere alışıktır. Üstlerine bir şey giyme, barınma beceresi ya da ateş yakma becerisi oldukça gelişmiştir. Ya da Luzonensis ve Floresiensis türleri de ormanlık alanda yaşamaya alışmıştır. Ama Homo sapiens ortam değiştirmeye yatkınlığı ile biliniyor artık.
Farklı Koşullara Uyum Sağlama Yeteneği
Bilim İnsanları Roberts ve Stewart, hali hazırda Pleistosen’de insanların yüksek rakımlar, paleoarktik, çöller ve tropik ormanların yanı sıra nehir ve göl alanları da dahil olmak üzere her türlü aşırı ortamı kolonileştirdiğine dikkat çekiyor. Bu nedenle, sonraki Holosen sırasında türümüzün gezegenimizdeki hemen hemen tüm mevcut nişleri kolonileştirmede başarılı olması ve gezegenin ötesinde bile yenilerini aramaya devam etmesi şaşırtıcı olmamalıdır. Bu çevrelere nasıl uyum sağladığı tam olarak nasıl olduğunu anlamak tam olarak bilinmiyor. Bu durumu duygusal doğamızın ve zayıflıklarımızı bize avantaj sağladığını düşünüyor bilim insanları. Duygusal zayıflıklarımız başkalarıyla iletişim kurma onlarla bağlatı kurmaya itiyor. Bu durumu açıklamak için bilim insanları bazı örnekler veriyor. Bu örneklerden birisi. 1957 yılında bugün Kuzey Irak’ta bulunan Şanidar Mağara’sında Neandertal‘lere ait kafatası ve iskelet kalıntıları keşfetmişlerdi. Arkeolog Ralph Solecki tarafından keşfedilen 50.000 yıllık Neandertal birey, “Şanidar 1” olarak biliniyor. Bu Neandertal bir kaza geçirmiştir ve 10-15 yıl daha yaşamaya devam etmiştir. Bu durumda bir yardım aldığı öngörüsü ortaya çıkmıştır.
Tüm bu duruma bakılınca grup içi iletişim ve yardım daha uzun süre yaşamayı sağlıyor.
Başkasına Yardım Etme Duygusu
Homo sapiens‘ler kendi grupları içinde yardımlaşma dışında başka gruplarla da yardımlaşma olayına giriyor. Fakat bu olayın nasıl olduğu ya da neyin tetikliği bilinmiyor.
Fakat bilim insanları bu olay için bir teori öne sürüyorlar. Afrika’nın zorlu çevresel ve değişken iklim değişikliğine karşı koymak için iş birliği yapmak zorunluluktur.
İlk insanlar, 1,2 milyon ila 490.000 yıl önce, şimdi güney Kenya olan Olorgesailie bölgesinde yaşadılar. Olorgesailie’deki kazılar, bu ilk insanların karşılaştığı habitatları ve hayvanları, yaptıkları el baltası aletlerini ve karşılaştıkları iklim zorluklarını gösteriyor. Olorgesailie’de farklı zamanlarda farklı habitatlar meydana geldi. Göller, sonra göllerin kuruması, volkanik olaylar, depremler gibi bir çok olay meydana gelmiştir. Volkanik camı ile mızrak yapma olayı olduğu biliniyor. Bunlar yapılması muhtemel yerden yaklaşık 100 km uzağa aktarılmıştır. Bunlar gruplar araşı etkileşimin yaşadığını gösteriyor.
Homo sapiens bazı malzemeleri 300 km fazla mesafelere yayılmıştır ve değiş tokuş ettiklerini de ortaya koyuyor.
Eğer Yalnızsan Ölürsün
Bazı insan türleri oldukça kapalı bir yaşam tarzına sahipti. Örneğin: Almanya’daki Schöningen’deki araştırma gösteriyor ki 300.000 yıl önce, fırlatılabilecek sopalar, mızraklar ve zıpkınların bir kombinasyonunu kullanıldığını gösteriyor. Bu da uzaktan avlanma olanağını sağlıyor. Böyle bir icadın var olması ve kullanılması aslında oldukça önemlidir. Fakat paylaşım olmadığından bu unutulup gidilmiş olmalıdır.
Eğer işler iyi gitseydi acaba tek yaşayan insan türü biz mi olurduk? Ya da biz değil de başka bir insan türü mü yaşardı?
Homo sapiens‘lerin avantajı işte burda ortaya çıkıyor. Homo sapiens bilgi aktarma konusunda kendilerini geliştirdiği için günden güne gelişmiş gibi gözüküyor. Bu olay kötü zamanlarda ayakta kalmalarını sağlamış gibi duruyor. Öyle ki bugün sadece biz yaşıyoruz.
Yazan: Bilge KAPLAN
Kaynak**
Kaynak***
Kaynak****
Bir yanıt bırakın