İklim Değişikliği: IPCC Raporu “İnsanlık İçin Kırmızı Kod”
BM’nin Hükümetlerarası İklim Değişikliği Panelinin (IPCC) bilimsel raporuna göre, insan faaliyeti iklimi benzeri görülmemiş ve bazen geri döndürülemez şekillerde değiştiriyor.
Dönüm noktası niteliğindeki çalışma, giderek artan aşırı sıcak hava dalgaları, kuraklıklar ve sel ve on yıldan biraz fazla bir süre içinde önemli bir sıcaklık sınırının kırılması konusunda uyarıda bulunuyor.
BM başkanı, IPCC raporu “insanlık için kırmızı bir kod” olduğunu söylüyor. Ancak bilim adamları, dünya hızlı hareket ederse bir felaketin önlenebileceğini söylüyor.
İklim Değişikliği Nedir?
İklim değişikliğinin basit bir tanımı yoktur, ancak insanlar genellikle iklim değişikliğini tanımlamak için küresel ısınma tanımını kullanırlar.
İklim değişikliğinin etkileri dünyanın her yerinde farklılık gösterir, bu nedenle bazı yerler bunun sonucunda ısınırken, diğer kısımları da soğumaya başlıyor. Fakat iklim değişikliği için küresel ısınma tanımı yetersiz kalıyor. Değişen tek şey okyanus veya atmosferik sıcaklıklar değil, hava durumu modelleri ve deniz seviyelerinde de değişimler görülüyor.
İklim Değişikliğinin Kanıtı Nedir?
Sıcaklık kayıtları, gezegenimizin ortalama yüzey sıcaklığının 1850’den beri yaklaşık 1°C arttığını gösteriyor. Bu ısınmanın çoğu son 35 yılda gerçekleşti ve kayıtlara geçen en sıcak beş yılın tümü 2015’ten bu yana gerçekleşti. Artan sıcaklıklar ve etkileri için çok sayıda kanıt bulunuyor. Okyanus suyu ısındıkça genişler ve küresel deniz seviyelerinin daha da yükselmesine neden oluyor.
2018 yılında yapılan bir araştırma, deniz seviyelerinin son 25 yılda ortalama yedi santimetre yükseldiğini gösterdi. Bunun yaklaşık yüzde 40’ı termal genleşmeden, geri kalanı Antarktika ve Grönland’daki eriyen buz tabakalarından ve eriyen buzullardan kaynaklanıyordu. Örneğin Grönland, 2019’da buz tabakasından rekor 320 milyar ton kaybetti. Aşırı hava olayları da artıyor. Herhangi bir olayı iklim değişikliğine kadar takip etmek zor, ancak dünyanın her yerinde kuraklık, sel, orman yangınları ve tropik siklonların (atmosferde bir alçak basınç alanı çevresinde hızla dönen rüzgarların oluşturduğu güçlü fırtına) sıklığı ve şiddetinde belirgin bir artış görülüyor.
İklim Değişikliği Kimin Suçu?
Bilimsel fikir birliğine göre insanların iklim değişikliğinden sorumlu olduğudur. Aslında, konuyla ilgili 11.500’den fazla hakemli makalenin 2019 yılındaki bir analizi, yüzde 100’lük bir fikir birliği olduğu ortaya çıktı.
Evlerimizi ısıtmak, arabalarımıza güç sağlamak ve elektrik üretmek için kömür, petrol ve gaz yakarak atmosfere büyük miktarlarda karbondioksit ve diğer sera gazları saldık ve hala da salmaya devam ediyoruz. Bunlar da ısıyı gezegenimizin atmosferinde hapsederek sera etkisini artırıyor.
İklim Değişikliği Daha Ne Kadar Kötüleşecek?
Kontrolsüz bırakılırsa, iklim değişikliği gezegenimiz ve üzerinde yaşayan tüm canlılar için yıkıcı sonuçlar doğuracaktır. Pek çok bilim insanı, iklim değişikliğinin en kötü sonuçlarından kaçınacaksak, 2°C hatta 1.5°C’yi hedef olarak kabul edip küçük gibi görünse de dünyamız için çok büyük adım olacaktır. Atmosferimiz ve okyanuslarımız ısınmaya devam ettikçe artan ısı miktarı daha fazla tropik fırtına ve siklonu besleyecektir.
Deniz seviyeleri muhtemelen bir metre kadar yükselmeye devam edecek ve bu da bazı kıyı bölgelerini yaşanmaz hale getirecek . Ve yağış düzenlerinde değişiklikler oluyor ve olmaya devam da edecek. Bazı bölgelerde daha fazla sel yaşanacak; diğerleri daha fazla kuraklık. Bu değişimi ülkemizde de görüyoruz. ülkemizin bir kısmı yangınlarla boğuşurken, bir tarafımız da selle boğuşuyor.
Artan karbondioksit seviyeleri okyanusları daha asidik hale getirerek deniz yaşamına zarar verirken, bitki ve hayvan türleri azalırken, habitatlar küçülürken veya besin kaynakları azaldıkça yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalacak. İklim geri bildirimleri olarak bilinen kendi kendini güçlendiren mekanizmalar nedeniyle ısınmanın hızının zamanla artması bekleniyor. Örneğin, Kuzey Kutbu ve Sibirya’da eriyen permafrost (donmuş toprak), binlerce yıldır kilitli olan metanı serbest bırakarak daha fazla ısınmaya neden oluyor.
İklim Değişikliğini Durdurmak İçin Ne Yapabiliriz?
İklim değişikliğiyle mücadele, hükümetleri, işletmeleri ve bireyleri bir araya getirerek küresel ölçekte işbirliğini gerektiren büyük bir mücadeledir. Kendimizi fosil yakıtları yerine yenilenebilir enerji kaynaklarına ve sürdürülebilir ulaşım seçeneklerine bırakmamız gerekiyor. Geleceğin teknolojileri, süper verimli güneş panelleri veya elektrikli arabalar olsun, emisyonların azaltılmasında hayati bir rol oynayacak gibi görünüyor. Ancak bunlar gümüş bir kurşun değildir ve karbondioksiti atmosferden uzaklaştırmak için önerilen yöntemler henüz büyük ölçekte test edilmemiştir.
Yine de çabalarımız meyvelerini vermeye başlıyor. Sera gazı emisyonları dünyanın bazı bölgelerinde yavaşlıyor: Örneğin İngiltere’nin emisyonları son on yılda yüzde 29 düştü. Dünya çapındaki ulusal liderler, 2016’da Paris Anlaşması’nı imzalayarak küresel sıcaklık artışlarını sınırlamak için birlikte çalışma sözü verdiler. Ancak uzmanlar, değişimin yeterince hızlı olmadığı konusunda hemfikir. Gezegenimizin geleceğini garanti altına almak için çabalarımızı artırmamız gerekecek. Yapılacak her şeyi tüm dünyaca yapmamız gerekecek. İklim değişikliği hangi ülke hangi kıta olduğunu düşünmez o yüzden hep birlikte bir şeyler yapmalıyız.
En Son Olarak IPCC Raporu Kilit Noktalarını Kısa Bir Şekilde Açıklamak İstiyorum:
- Küresel yüzey sıcaklığı 2011-2020 yılları arasında 1850-1900 arasındakinden 1,09 °C daha yüksek,
- Son beş yıl, 1850’den bu yana kaydedilen en sıcak yıl oldu,
- Son zamanlardaki deniz seviyesindeki yükselme oranı, 1901-1971 ile karşılaştırıldığında neredeyse üç katına çıktı,
- 1990’lardan bu yana buzulların küresel olarak geri çekilmesinin ve Kuzey Buz Denizindeki buzdaki azalmanın ana itici gücü “büyük olasılıkla” (% 90) insan etkisidir.
- Sıcak hava dalgaları da dahil olmak üzere aşırı sıcakların 1950’lerden bu yana daha sık ve yoğun hale geldiği, soğuk olayların ise daha az sıklıkta ve daha az şiddetli hale geldiği “neredeyse kesin”.
Yazan: Bilge KAPLAN
Kaynak**
Bir yanıt bırakın