İnsan Neden Kendini Diğer Türlerden Üstün Görür?
İnsan da elbet bir hayvandır fakat diğer hayvanlara da çok benzediğimiz söylenemez. Düşüncelerimizi dile getirdiğimiz ve fikirlerimizi iletebildiğimiz karmaşık bir lisanımız var. Resim yapma, müzik besteleme, müzik aleti çalma, teknoloji üretme gibi yaratıcılığımız mevcut. Hayal gücümüz ile geçmiş dünyaları hayal eder, gelecekte olan dünyayı kurar ve dış dünyayı düşüncelerimize göre şekillendiririz. Sosyal yaşantımız, aile, akrabalar, arkadaşlar ve gruplardan oluşan geniş bir ağdır. Bilincimiz sayesinde kendimiz ve evrenimiz ile ilgili geniş bir farkındalığa sahibiz. Fakat bunlara karşı kendi aramızda ve diğer hayvanlar ile aramızdaki farklılıklar yapay ve tartışmalı kalıyor.
İnsan Ne Kadar Hayvan
İnsanlar, dünyadaki tüm hayvanlardan ve evrim süresince bizden önce gelen insanlardan ütün olduğumuza inanır. Fakat insanlığı tanımını yapmaya çalıştığımız zaman, o kadar da farklı olmadığımız anlaşılır.
Hayvanlarla sardığınızdan çok daha fazla özellik paylaşıyoruz. Aklınıza gelen hemen hemen tüm insana özgü davranışlar, bizlerdeki kadar gelişmiş olmasa da hayvanlarda bulunuyor.
Bu ortak özellikler özellikle büyük maymunlar için geçerli. Örneğin şempanzeler, sözel ve jestlere dayanan bir iletişime sahip. Basit aletler ve silahlar yapabiliyorlar. Her ne kadar bizim kadar olmasa da şempanzeler de karmaşık bir sosyal yapıya sahipler.
Charles Darwin, İnsanın Türeyişi eserinde belirttiği gibi Homo sapiens’e ait hemen hemen tüm özellikler (duygu, dil, bilişim, toplumsal yapı, ilişkiler) diğer hayvanlarda bulunuyor. Bizler farklıyız fakat sandığınız kadar değil!
Peki insanın kendini üstün görmesi sadece bir yanılgı mı?
Geçmişte yaşamış bazı türler (Ardipithecus, Australopithecus, Homo erectus, Neandertal), bizlere daha fazla benziyordu. Homo sapiens, bu insan türleri arasında günümüze kadar gelmeyi başarmış tek tür oldu. Bu tek tür kalmış olmamız, diğer hayvanlar ile aramızda çok fazla fark olduğu ve bizim özel olduğumuz illüzyonunu yaratıyor. Oysa bu türler bugün yaşıyor olsa, bu problemler bu kadar çok olmayacaktı. İnsanın özel ve diğer hayvanlardan ayıran bir sınırın olduğu yanılgısı tek tür kalmamızdan da kaynaklanıyor.
Evrim teorisi anlaşıldıkça ve diğer insan türleri bulundukça bu hat giderek silikleşiyor. İnsanın ve diğer canlıların milyonlarca yıl içinde nasıl evrildiği ve çeşitlendiği geçen her gün daha iyi anlaşılıyor.
Bizi Diğer İnsan Türlerinden Ayıran Ne?
“Diğer insan türleri bizim gibiyse örneğin Denisovan’lar ya da Neandertal’ler neden günümüze gelmeyi başaramadı?” diye sorabilirsiniz. Bizi diğer insan türleri ile ayıran keskin bir ayrım yok ya da henüz bilmiyoruz. Fakat kafatasımızın özgün şekli ipucu verebilir. Neandertal’lerin belirgin kaş çıkıntıları ve uzunlamasına bir kafatası vardı. Bizlerin ise soğan şeklinde bir kafatası vardır ve belirgin bir kaş çıkıntısı yoktur. İlginç olansa yetişkin Homo sapiens’lerin düzgün yuvarlak kafatası, genç Neandertal’lerde, hatta bazı yavru maymunlarda da görülür.
Benzer şekilde genç vahşi hayvanların kafatası, evcilleştirilmiş olanlara benzer. Kurt yavrusunun kafatası, yetişkin bir köpek ile karıştırılabilir. Bu benzerlik yalnız görüntüden ibaret değildir. Yavru kurtlar, tıpkı köpekler gibi daha az saldırgan ve oyuncudur.
Bath Üniversitesi’nden evrimsel biyolog paleontolog Nicholas R. Longrich, Homo sapiens’in üstünlüğü yalnız zekadan ibaret olmadığını, davranış ve tavırlarında da farklılık olduğunu savunuyor. Örneğin yetişkin bir insan ile çocukluk dönemi arasında da farklar bulunur. Çocuk dönemine göre yetişkin daha az oyuncu, yeni kişi ile tanışmada daha seçici ve çekingen, daha az saldırgan ve daha az meraklı olur. Bu değişimler aslında yararlı bile olmuş olabilir. Bu sayede işbirliğine dayanan, daha geniş, açık ve mantıklı bir iletişim kurabilen toplumlar oluşturmuş olabiliriz. Bu değişimler belki bizi diğer insanlardan ayırmış ve başarılı olmamızı sağlamış olabilir.
Peki Üstün müyüz?
İnsanlığı tanımlamak çok zordur. Bu yüzden insanlığın nerde başladığını ve bittiğini belirtmek zor. Bizi biricik ve özel kılan şeyin ne olduğunu bilmeden, nasıl biricik ve özel olduğumuzu söyleyebiliriz. Buna karşın neden diğer türleri küçümsüyoruz?
Genel bir düşünce hatası da insanın evrimin sonu olduğu düşüncesidir. Evrimde bir sıralama ya da üstünlük yoktur. Bizler yalnız hominin türlerinden yalnız bir tanesiyiz. Diğer insan türlerinin yok olması ve bizim kalmamız tesadüf dahi olabilir. Evrimsel küçük bir değişim sonucu başka bir insan türü de hayatta kalmış olabilirdi. Mesela bir Neandertal arkeolog, bizlerin kafatasını inceleyip ne kadar insan “Neandertal” olduğunu tartışıyor olabilirdi. O yüzden üstünlük de aslında “insan” merkezli (Homo sapiens) düşüncenin sonucudur.
Aslında Hem Aynıyız Hem de Farklıyız
Evrimin doğası gereği canlılar kategorik olarak birbirinden ayrılamaz. Türler yavaş yavaş bir türden evrilir. Üstelik bir tür içerisinde her bir birey de farklıdır. Bu evrimsel değişimi mümkün kılarken, insanlığın tarifini zorlaştırılıyor.
Doğal seçilim sonucunda diğer türlerden farklıyız fakat ortak atalarımızdan dolayı da benzeriz. Biz insanlar da kendi aramızda hem benzeriz hem de farklıyız. Ortak noktamız ortak atalarımken, farklılıklarımız ailemizden gelen gen kombinasyonlarıdır.
İnsanda Çeşitlilik
Türümüz aslında o kadar da çeşitli değil. Örneğin Homo sapiens, ortalama bir bakteri türü kadar bile çeşitlilik içermez. Vücutlarımız, süngerler, güller ya da meşe ağaçları kadar şekil farklılığı göstermez. Fakat söz konusu davranışlar olduğunda, bu konu da hiç bir tür bizle yarışamaz. Bizler fizikçi, biyolog, sanatçı, marangoz, katil olabiliriz. İnsan olmanın yolu herkese göre değişebilir. O yüzden herkes kendi için önce insanlığın tanımını yapmalı ve bu keşfetmesi gerekir.
İnsanlığı tanımlayamayışımız, ironik olarak insanlığın en belirgin özelliği olabilir.
Yazan: Selim ÖZTEMEL
Kaynak**
Bir yanıt bırakın