Işık Nedir?
Bu yazımızda ışık nedir sorusuna cevap arayacağız.
Tdk anlamına göre;
Cisimleri görmeyi, renkleri ayırt etmeyi sağlayan fiziksel enerji, erke, nur, şavk, ziya…
Yol gösteren, aydınlatan kimse.
Yüksek derecede ısıtılan cisimlerin veya çeşitli enerji biçimleriyle uyarılan cisimlerin gaz ışı yaydığı gözle görülen ışıma.
Biraz daha fiziksel anlatırsak, bir kaynaktan yayılan enerji paket dizisi. Işık, foton denilen kütlesiz ve yüksüz atom altı parçacıklardan oluşur. Dalga boyu ve frekansı olan ışık, fotonların hareketlerinden başka bir şey değildir.
Işığın önünde engel yoksa yolundan sapmadan düz bir şekilde sonsuza kadar ilerler. Tabi yüksek bir çekim ile evreni büken bir cisim olmadıkça. Yoğunluğu farklı bir cisme geldiğinde kırılır ya da yansır. Çoğu illüzyonda da kullanılan bu özelliktir. Opak bir maddede ise yansır. Kara delikte ise tamamen yutulduğunda siyah küre şeklinde bir delik olarak görülmektedir.
Işığın hareketi dual (ikili, çift) model denilen dalga ve parçacık teorilerinin birleşiminden oluşur. Elektromanyetik yani EMR tiplerinden olan görünür ışık yanı sıra radyo dalgalar, mikro dalgalar, terahertz dalgaları, kızılötesi radyasyonu, morötesi radyasyonu, x-ışınları ve gama ışınları vardır.
Maxwell’den önce 19. yüzyıl sonuna kadar elektromanyetik kuram dalga kuramı olarak savunuluyordu.Dalga – Parçacık düalitesi; fizikte elektromanyetik dalgaların aynı zamanda parçacık, parçacıklarında dalga özelliklerine sahip oldukları anlamına gelir. Başka bir değişle ışık hem dalga hem parçacıktır. Yani dalga veya parçacık gibi keskin bir ayrım yoktur.
Çifte Yarık Deneyi
Deneysel olarak da meşhur çifte yarık deneyinde dualitesi kanıtlanmıştır. Young deneyi olarak bilinen ışık ve maddenin aynı anda dalga ve parçacık özellikleri sergileyebileceğini göstermiştir. İlk olarak bilye parçacığını tek yarıktan gönderildiğinde arkadaki perdede tek bir çizgi oluştuğu, iki yarıktan geçtiğinde iki çizgi oluştuğu görülmektedir. Su dalgası gönderildiğinde çift yarıkta geçtiğinde iki yeni dalga oluşur ve bunlar karışmaya başlar. Dalgaların zirveleri ve dipleri birleştiğinde birbirini yok eder buna yıkıcı girişim denir. Dalgaların zirveleri birleştiğinde ise genliği atar ve buna da yapıcı girişim denir. Bu sefer perdemizde girişim örüntüsü oluşur.
Peki, ya foton gönderdiğimizde tek yarıkta parçacık gibi tek bir çizgi oluştururken çift yarıkta bir girişim örüntüsü oluşturmaktadır. Fotonlar tek tek gönderilse de zaman içerisinde perdede girişim örüntüsü oluşmaktadır. Ama yolunu detektör ile gözlemediğimizde geçen fotonların yarısı yukarıdan ve yarısı aşağıdan geçtiğini belirtir ve perdede çift çizgi oluşur. Gözlemci olmadığı zaman girişim örüntüsü, girişim olduğunda ise çift çizgi olması kafa karıştırıcı olsa da iste bu durum dalga – parça ikililiği açıklanmış oluyor. Yani hem dalga hem parçacık olan foton bilgisi ölçülür ve kaydedilirse parçacık pozisyonunda çökerken, gözlemlenmediğinde dalga pozisyonuna çöküyorlar.
Evet, kabul ediyoruz acayip. Ama ışığın diğer en güzel özeliği ise bize bilgiyi içine saklayabildiğidir.Örneğin gama ışınları ile diğer galaksilerde olan patlamaları, mikro dalgaları ile evrenin yaşını öğrenebiliyoruz. İletişimimizi, haberleşmemizi hata görsel ve işitsel her yayınımızı ışığın bu özeliğinden yararlanarak yapıyoruz.Biz yeni keşfetmiş olsak da evren tüm bilgiyi ışığa yazmış durumdadır. Hatta bu bilgi aktarımı o kadar hızlı ki evrenin en hızlısı, sıfırda azami hıza ulaşan yegâne şey.
Günümüze kadar fotondan başka bu hıza ulaşan başka bir şey bulamadık. Diğer parçacıkları ışık hızına ulaştırmaya çalıştıkça bir o kadar direnç gösteriyorlar. Sanki hızlandıkça daha da ağırlaşıyorlar.
Işığın Tarihi
Işık ve hareketinden bahsediyorsak İbn-i Heysem den bahsetmemek olmaz. İbn-i Heysem görmenin nasıl oldu sorusuna kafa yormuştur. O dönem Arap yarım adası sorgulayan, düşünen ve yeni fikirlere açık bir yerdi. İslam coğrafyasında bilim altın çağını yaşıyordu. Birçok bilim insanı yetişiyor ve büyük eserler ortaya çıkıyordu. Çeviriler yapılıyor bilim nerede olursa araştırılıyordu. Eğer o zamanlar bilim yerine bağnazlık ve gericilik tercih edilseydi antik yunanın aydınlık ışığı büyük oranda günümüze ulaşamazdı.
İbn-i Heysem ışığın hareket, optik, görme olayı, göz yapısı, görüntü oluşumu ve bir sürü alanda bilime ışık tuttu. Daha sonraları bir diğer dahi Newton ışığı daha da ilerlere götürdü. Prizmaya giren beyaz ışığın diğer renklere ayrıldığını yani beyaz ışığın tüm ışıkların birleşimi olduğunu ispatladı.
Bunun sebebinin farklı renkli ışıkların farklı dalga boylarına sahip olmasıdır. Prizmaya giren beyaz ışık, farklı dalga boylarına sahip diğer renklere ayrılır. Dalga boyu en kısa olan mor ışık, dalga boyu en uzun olan kırmızı ışığa göre daha yavaşlar. Hızlarında bu değişim renkleri birbirinden ayırır.
Işıkta daha çok bilgi ve bilmediğimiz daha çok şey var. Neden evrende bir hız sınırı var, ışık hızında neden zaman sabit kalıyor? Bir gün bu soruların cevapları da karanlıktan aydınlığa çıkacaktır. Çünkü ışık nasıl bir yere hapsedilemez ise bilgide aynı şekilde hapsedilemez. Size son tavsiyemiz:
“Aydınlıkta saklanmak karanlıkta saklanmaktan çok daha iyidir.”
İbn-i Heysem Kimdir?
İbn-i Heysem 965’te Basra’da doğdu, tam bilinmemekle 1038-1040 yılları arasında Kahire’de öldü.Fizik, matematik ve felsefe alanlarında çalışmalar yapmıştı. En büyük eseri yedi bölümden meydana gelen “Kitab-ül-Menazir”
Bu eserinde nasıl gördüğümüz, yanılsamalar, yansımalar, görüntü oluşumu, kırılma olayı ve ışığın diğer hareketlerini kaleme almıştır.
Umarız İslam coğrafyası tekrardan çağının büyük filozof ve bilim insanlarından biri olan İbn-i Heysem gibi aydın, sorgulayan ve düşünen yeni insanlar yetiştirmeye vizyonuna geri döner.
Kaynak: “Merak Ettikleriniz #2 / Işık / İbn-i Heysem” Bölümünden esinlenerek yazılmıştır.
Yazan: Selim ÖZTEMEL
Bir yanıt bırakın