Işınlanma Tele Taşıma
Işınlanma, bilim kurgunun geleceği önceden sezme yeteneğinin klişeleşmiş örneklerinden yalnızca biridir. Acaba günün birinde çok uzun zamandır içine hapsolmuş olduğumuz uzaysal mekandan ve zamansal dönemden sıyrılıp uzayın ve zamanın en uzak köşelerini araştırmamız mümkün olabilecek mi? Yoksa bilim kurgu ile gerçeklik arasında ki çizgi sonsuza kadar hep böyle mi kalacak?
İşte bu yazıda ışınlanmaya ya da tele taşıyıcılığa hem kuramsal hem de deneysel olarak gerçekten ne kadar yaklaştığımızı anlatmaya çalışacağız.
Geleneksel bilim kurgu betimlemelerinde taşınacak cismi tarar ve bilgiyi cismin tekrar oluşuturulduğu uzak bir konuma gönderir. Burada ki teknik, ya cismin kendisi “maddesizleştirilerek” atom ve molekülleri tekrar birleştirilmek üzere bir planla birlikte gönderilir ya da alıcı tarafındaki atom ve molekküller cismin tam bir kopyasını oluşturmak üzere birleştiririlir.
Son 10 yılda ışınlanma için geliştirilen bilimsel yöntemler bu ikinci metoda daha uygundur. Eğer başarabilirsek tam kopyaya aslı gibi mi davranacağız ya da o öyle mi davranacak ? Kopyayı yeniden oluşturmayı sağlayacak, bir planını çıkarmaya yetecek mükemmellikte belirlememiz mümkün olabilecek mi ? İşte uğraşılması gereken sorular bunlar.
Klasik fizik yasalarıyla yönetilen bir evrende, ikinci soruya verilecek cevap “evet” olacaktır. İlke olarak bir cismi oluşturan her parçacığa ilişkin bilgiler ( Her parçacığın kimliği, konumu,hızı vs. ) tam bir kesinlikle ölçülebilir, uzak bir yere gönderilebilir. Fakat, bir avuç temel parçacıktan daha fazla sayıda parçacıktan oluşan bir cisim için bunu yapmak olanaksız derecesinde güçtür. Engel olan evrenimizde ki klasik fizik değil, karmaşıklıktır. İşte bu karmaşıklık kuantum fiziği yasalarındadır.Bir parçacığın kopyasını yapabilmek için gözlemlemeliyiz. Ama gözlem işlemi değişime neden olur, bu yüzden eğer gördüğümüzün aynısını yapacaksak bu, biz bakmadan önceki şeyin aynısı olmaz. Karmaşıklık ile kasıt işte tam da bu dur.
1960`larda uluslararası bir fizikçi ekibi, bu sonucu engelleyen çok zekice bir yol buldu. En basit bir şekilde bu yolu anlatmamız gerekirse, önce atomaltı parçacıkları hatırlayalım. Kuantum mekaniğine göre evrende ki her elektron diğeri ile aynıdır. Hepsinin kütleleri, elektrik yükleri, zayıf ve güçlü nükleer kuvvet özellikleri ve toplam spinleri tam olarak diğerleri ile aynıdır. Aynı şekilde her yukarı kuark diğerleri ile aynı, aşağı kuark ve fotonlar içinde bu böyledir. Dolayısı ile eğer bir ışınlanma yapılacaksa, bunlar en küçük paketçilerdir ve birbirlerinin mükemmel ikizleridir. Eğer bu ikizlerden birinin yerlerini değiştirecek olursak kesinlikle bunu anlamanın, fark etmenin bir yolu yoktur, değiştiren haricinde.
Bu yüzden, eğer bir parçacık alırsak ve aynı türden bir parçacığın uzak bir yerde, bir şekilde tam olarak aynı kuantum durumunda olmasını sağlarsak, ortaya çıkan parçacık özgün parçacıktan ayırt edilemez ve IŞINLANMA (TELE TAŞIMA ) gerçekleşmiş olur. Işınlanma sonrasında eğer özgün parçacık varlığını sürdürüyorsa bu sürece ” Kuantum kopyalama” ya da “Kuantum fakslama” adını da verebiliriz. Acaba bir parçacıkla gerçekleştirilen bu deney, bir yığınla ya da bir cisimle yapılsa sonuç ne olur ?
Bir cismi ışınlarken, amaç tıpa tıp kopyasını yapmaktır. Bir cismin nasıl göründüğü, nasıl bir his uyandırdığını, nasıl koktuğu, nasıl ses çıkardığı hatta tadının nasıl olduğu atom ve moleküller arasındaki ilişki belirler. Cansız bir cisim araba, ev, heykel, ev eşyası vs. ileride belki bu şekilde taşınabilir ve bilim insanları bunların kokusu, yapısı, eskiliği, yeniliği gibi tüm özelliklerin birebir kopyasını gerçekleştirebilirler.
Fakat ya canlı ışınlaması, mümkünmüdür? Bu konuda bilim insanları fikir ayrılığı içindeler. İçlerinde ünlü sicim kuramcısı Brian Greene de olmak üzere bazı bilim insanlarının düşünsesi ” Bileşen atomları ve molekülleri benimkilerle tam olarak aynı kuantum durumunda olan birisi benimdir. Benden iki tane var demektir. Düşünceler, hatıralar, duygular ve kararların insan vücudunun atomik ve moleküler özelliklerinde fiziksel bir temeli vardır, bu temel bileşenlerin aynı kuantum durumunda olmaları aynı bilinç durumuyla sonuçlanmalıdır. Zaman geçtikçe deneyimlerimiz bizi farklılaştıracaktır ama bu ana kadar ki ben, iki tanedir.” iddiasındalar. Kısacası iddiaları, canlının ışınlanması da tıpkı cansız madde gibi sonuç verir.
Bilim insanları, kuantum mekaniğinin mucizeleri yoluyla tek tek parçacıkların ışınlanma ile taşınabileceğini gösterdiler ve ışınladılar. Makroskobik cisimlerin (araba, ev vs) , ışınlanması (tele taşıma) olanaksız görünüyor. 40 yıl önce bilim-kurgu filmlerinde seyrettiğimiz Atılgan`ın bilgisayarı da bize imkansız görünüyordu. Kim bilir belki bir gün…
Yazan: İ. Kaya
Bir yanıt bırakın