İsviçre ve CERN Laboratuvarı Gezi Notlarım.
Bende 14 şubat sevgililer günü için kendime ödül vermek adına 14 yaşında ki oğlum Marcel’i yanıma alıp, İsviçre Cenevre’de bulunan CERN Laboratuvarını görmek ve güzel bir üç bilimsel gün geçirmek için gittim.
Çok ilginç bir o kadar da güzel anılar ile döndük. İyi ve ilginç olanlardan başlayayım.
Zürih – Cenevre arasında ki üç saatlik tren yolculuğunda restoran şefi Türk çıktı. Bir şişe şarap, en güzel yiyecekler ve içecekler masamıza ücretsiz yığıldı ve ekstra da “burası çok pahalı hocam” diyerek bir sırt çantası dolu yiyecek içecek verdi.
CERN Laboratuvarında süper bir simülasyon gösterisi İngilizce almanca Fransızca olarak ardı ardına sıralanıyor. Üç boyutlu gösteride kendinizi Big Bang’in içinde gibi hissediyorsunuz evrenin başlangıcını anlatırken. Süper bir kılavuzluk,ilgi ve seminerler mevcut.
Çoğu satıcı dışarıda kadınlara sevgililer günü için gül dağıtıyor olması dolayısıyla bir sürü gülüm oldu, mutlu oldum.
Cenevre’den Zürih’e dönüşte bir İsviçre’li bey kırmızı şarap ikram etti bana , sanırım yanlışlıkla ikram etmiştir çünkü bir daha ister misiniz dedikçe “doldur gardaş” psikolojisi içindeydim. Şarabı bitti iş adamının. Sohbette iki şehrin tam yarı yoluna denk gelen bölgesinde Cenevre tarafında Fransızca, Zürih tarafında almanca daha yoğun olduğunu, resmi dairelerin ülkeye hakim dört dille evrak ve form çıkardığını, memurların da bütün dillere hakim olanlardan seçildiğini öğrendik.
Yüksek sesle konuşan, taşkınlık yapan, etrafı kirleten olmadığı gibi, binaların yapısı ve her yerde anıtların heykellerin olması sanki arkeoloji müzesinde gezinti havası veriyordu.
Ben çok uzun süredir Avusturya’da yaşıyorum. Trenle Zürih’e giderken bir ara uyuyakalmışım. Avrupa Alpler’ini çok iyi tanıdığımı sanırım söyleyebilirim. Gözümü açıp dışarı baktığımda dağların yüksekliği ve tektonik hareketten ağaç kabuğu gibi soyulmuş görünce hemen oğluma burası İsviçre dedim. Halk kesinlikle doğanın ve dağların efendiliğini kabul etmiş, yaşam koşullarını ona göre adapte etmişler. O görkemli evler, dağların eteklerinde küçücük bir oyuncak gibi duruyor. Dağlarda hayvan otlatıcılığı tarımdan çok daha fazla.
Cenevre’de Avrupa’nın ikinci büyük tatlı su gölü var. Leman gölü, onun ortasında da bir fıskiye var ki dünyanın en büyük fıskiyesi. Fotoğraflarını çekmiştim. Muazzam bir su gösterisi. Cenevre’de oteller hakikatten çok pahalı. En ucuzu günlüğü 130 euro. Fakat Leman golünden bir vapura binip 15 dakika giderseniz Fransa. Orada oteller yarı fiyatına ya da çok daha uygun bulabilirsiniz. Sakın taksiye binmeyin. Günlük kart alın otobüsle istediğiniz gibi bütün Cenevre ya da Zürih çok ekonomik dolaşabilirsiniz, süper bir toplu taşıma ağı var her yere sorunsuz gidebilirsiniz. CERN Laboratuvarında kask, çanta kitap broşür vs satın alabiliyorsunuz, ben almıştım fiyatlar çok aşırı değil. Ama Yemek , konaklama bana bile pahalı geldi. ( yanlış anlamayınız, bana bile derken , maaşımın euro olarak ödenmesini kastettim).
Avusturya’da tanıdığım eski bir kimya profesörü var, eğer ona önceden söylemiş olsa idim ve htc laboratuvarının bakımına denk gelmezse idi seyahatim , kesinlikle yerin yüz metre altına girebilecektim. Bir daha ki seyahatime aniden karar vermeyeceğimi söyleyebilirim.
Zürih küçük bir şehir. Bütün ülke wifi şifresi konusunda yemin etmiş gibi. Wifi bulmak çok zor. Zürih’in tren istasyonunun tam karşısındaki sokak, dünyanın en güzel sokağı unvanına sahip. Sağlı sollu dünyanın bütün iyi markaları ve onların arka tarafında da zenginlerin kara parayı yatırdıkları binaları süslü bankalar. İstanbul döner diye bir dükkan Cenevre’nin merkezinde ve Zürih’te de Türk dükkanları gördük. Elbette girip bir şeyler yemedik İsviçre’ye özel yemeye çalıştık. İki kişi bir restorana 82 euro ödedik. İki çorba, iki et yemeğine.
İnsanlar birbirine nasıl bakıyor diye inceledim gelen geçeni. Kimse kimseye etrafına vs bakmıyor. Bir robotlar ordusu gibi, gerçi Avusturya’da öyle. Ruh eksik bu Avrupalılarda (İtayla’yı tenzih ediyorum) Biz Fransa da değil Cenevre’de konakladık oğlum ısrar edince.
İki şehirde küçük, müze, tiyatro ve gitmezseniz çabuk bitiyor görülecek yerler. Onun için özellikle iki müzeyi planiniza dahil ediniz.
Gelelim CERN laboratuvarlarına tekrar, sizi karşılayan bir sarmal metal anıt var, üzerinde gelmiş geçmiş bütün bilim insanlarının adı yazılı. İçeri girdiğinizde duvarda “biz nereden geldik” vs müthiş beni duygulandıran ve cevabını aradığımız sorular size hoş geldiniz diyor.
Ooooo bakın aşağıdaki görselin içinde Peter Higgs in kendi el yazısı ile Higgs Bozonu teorisinin matematiksel ispatı var. Dakikalarca inceledim. Çok heyecanlandım, bilim eğer söz konusu ise ne din ne ırk ne şişman ne sakat hiçbir şeyin önemi yok. Sadece bunu bile görmek için gidilir. Her ülkeden bilim insanı her dil herşey bilime odaklamış durumda. Önceden rezerve ile kılavuz eşliğinde tura katılıp üç dilden birinden bilgi alabiliyorsunuz. Ben gözlerim çekik diye japon gruba kaynadım. Hatta yaşlı bir amcanın da koluna girdim. Birbirimize japon japon baktık. O halinden memnun ben bilimden memnun gezdik. Oğlumda danışmada beni bekledi. Gözlerinin çekik olmamasından kaybettiği için. Bu arada imla kurallarına telefondan yazdığım için dikkat edemedim, özür diliyorum sizlerden.
Kesinlikle gidin, görün, gezin. Mekan değiştirmek bütçenize uygun olarak mutlaka mümkündür. Sıyrılın bir iki günde olsa bütün kirden, sorundan, sorumluluktan. Kendinizi önemseyin ve şımartın …
Yazan: İ. Kaya
Bir yanıt bırakın