Kadın ve Erkek Beyinler Arasındaki Farklar-2
Empatinin Cinsiyeti
Empati sırasında gözlemlenen beyinde, eş zamanlı çalışan iki farklı sistem ile karşılaşılmıştır. Bu sistemlerden biri ayna nöron sistemi (ANS) diğeri ise temporoparietal bağlantı sistemidir (TBS). Ayna nöron sistemi, adından da anlaşılacağı üzere, karşılaştığımız durumda karşı tarafın yaşadıklarını beynimizin aynaladığı bir sistemdir. TBS de duygular ayna nöron sistemi kadar hissedilmez, burada odaklanılan nokta karşı tarafının yaşadığı sorunu gidermek amacıyla soruna çözüm üretme üzerinedir. Her iki sisteminde birbirleriyle yoğun bağlantıları olduğunu bilmeliyiz.
Şimdi kadın ve erkek beyinlerinin bu sistemleri hangi yoğunlukta kullandığına bakalım. Aslında sistemlerin işlevlerini okuduğumuzda da az çok tahmin yürütülmüştür. Ağlayan bir canlıyı gördüğünde gözleri dolan kadınlar ve yaşanan sorunun sonunu dinlemeden bilmeden çözüm üretmeye geçen erkekler.
Kadınların kendi aralarında birbirleriyle yaşadıkları sorunları paylaşırken ki hallerini biliriz. Anlatanda dinleyende benzer ifadelerle heyecanlanır, üzülür, sevinir. Anlatan tarafın bu duyguları yoğun olarak yaşaması normaldir elbet, dinleyen taraf ise ANS sayesinde benzer duyguları hisseder ve bunu detayla anlatılan uzun hikayeyi dinleyerek, bir nevi yaşayarak karşı tarafa da hissettirir. Erkeklere gelindiğinde durum yine farklıdır. Karşılarında ağlayan birini gördüklerinde beyinleri önce ANS’i ile empatiye başlar. Beyin devrelerinin ANS de kalma süresi kadınlarla kıyaslandığında oldukça azdır. Buradan hemen TBS’ye geçiş yaparlar. Yukarıda bahsettiğimiz gibi bu sisteme geçiş yaptıklarında çözüme odaklanırlar. Karşı tarafın heyecanını, göz yaşlarının kendiliğinden dinmesini beklemeden hemen çözüm önerisini atarlar ortaya. Ama maalesef ki söyleyeceklerini tamamlayamayan kadın bu çözüm önerisine o duygusal hali ile odaklanamaz, onun tek istediği o an için sözlerini tamamlamak, anlaşılmayı beklemektir aslında. Ardından erkeğin dinlemediğinden ve kendini anlamadığından yakınmaya başlar. Hatta erkek çözüm önerisini dillendirmeden, beyninin bir köşesinde dillendirmeyi beklerken değişen yüz ifadesi kadına çok şey anlatır. Ve ipler burada kopar.
Aslında bakarsanız erkek, beyin yapısı gereği TBS ağırlıklı empati yaparken iyi niyetle karşı tarafın bir an önce içinde bulunduğu durumdan çıkarmayı düşünmektedir. Ama söz konusu yüz ve ses analizi konusunda erkeklere oranla uzmanlık seviyesinde olan kadınlar için bu durum farklı algılanmaktadır. İkili ilişkilerde görülen “sen beni anlamıyorsun” cümlesinin de maalesef ki sık duyulduğu bir andır burası. Peki fizyolojik olarak iki farklı sisteme odaklanan ve iki farklı beklentiyle dolan bu iki cinsin birbirlerine karşı yapması gereken nedir? Ağlayan bir kadını gören erkeğin yapması gereken tek şey dinlerken cümlelerin sonunun gelmesini beklemektir. Ve bu noktada aklından geçen cümlelerin farkında olmadan yüz ifadesine yansıyacağının bilinciyle dikkatli olması gerekecektir. Dert anlatımının sonuna gelindiğinde ise iyi bir dinleyici olarak karşı taraf oldukça sakinleşmiş olacağında sırayı devralabilir ve aklına gelen harika çözüm önerilerini dillendirebilir. İşte bu kadar!
Empatinin yalnızca gözyaşlarını içeren duygular için gerekli olmadığı aşikardır. Yapılan bir çalışmaya göz atarak genel duygular için farklı cinse sahip beyinlerin tepkilerine bakalım. Yapılan çalışmada kişilere, ifadelerinden hangi duyguya sahip olduğu net belli olan fotoğraflar gösterilmiştir ve gördükleri duygunun ne olduğunu sesli söylemeleri istenmiştir. Bu esna da fMRI yöntemi* ile beyin görüntüleri incelenmiştir. Sonucunda ise kadınlar ve erkekler fotoğraftaki duyguları aynı şekilde ifade ederlerken beyinlerinde çalışan alanlarda farklılıklar gözlemlenmiştir. Her iki beyinde de görmeyle ilgili, arka taraf ışıldamaktadır, bu da fotoğrafları gördüklerini gösterir. Konuşma ve yorumlamadan sorumlu beyin bölgeleri de benzer şekilde ışıldamaktadır. Ancak kadınlarda erkeklerden farklı olarak, beyinlerinin ortası ışıldarken, erkeklerinkinde ışık yoktur. Bu bölge istemimizden bağımsız çalışan, hayati öneme sahip, duygularımızın merkezi olan “limbik”tir. Peki bu durum empati için ne anlam ifade ediyor? Üzgün birinin fotoğrafını gösterdiğinizde, limbik sistemin devreye girmesi ile kadınlarda bir miktar üzüntü hissederler, aynı şekilde acı çeken birini gördüklerinde de acıyı bir miktar hissederler. Deneyde görüldüğü üzere erkeklerde limbik devreye hiç girmemektedir. Bu durumda erkeklerin duygusuz ya da katı kalpli (!) olduğu düşünülebilir. Burada tekrar hatırlatmalıyız ki erkeklerin empati yapamıyor olması ya da kadınların iyi empati yapabiliyor olması bilinçli yapılan bir şey değildir. Kendiliğinde devreye giren sistemler bütünüdür. İnsanlık tarihinde de erkeklerin her duyguyu birebir yaşamamasının hayati önem taşıyan dönemleri olmuştur. Mamut kovalarken gözyaşını ya da mamutun mutlu aile tablosunu gören bir erkek onun mutluluğunu, acısı yaşasaydı ve o an avlanmaktan vazgeçseydi eminim mamutlar için çok iyi olacaktı. Ama bu seferde mağarada et bekleyen küçük çocuklar için bir kriz kaçınılmaz olacaktı. Fizyolojik farkları ‘doğru’ ya da ‘yanlış’ olarak yorumlamak, karşılıklı sert eleştirileri için kullanmak, karanlık ortaçağ zihniyetiyle benzerlik gösterecektir. Ki evrim gözlüğü ile bakarsak, bu sistemler insan türü için fayda sağladığından varlıklarını sürdürmektedirler. Empatinin zaman zaman az olması da çok olması da tür için en gerekli olandır. (Devam edecektir.)
*fMRI: Bu görüntüleme sisteminde beynin çalışan bölgeleri ışıldamaktadır.
Yazan: Nazlıcan İLHAN
Bir yanıt bırakın