Kanser Tedavisinde Monoklonal Antikorlar
Monoklonal Antikorlar Nedir?
Vücudun bağışıklık sisteminin yabancı maddelere saldırmasının bir yolu, çok sayıda antikor üretmektir. Antikor, antijen adı verilen, zararlı maddelere yapışan glikoproteinlerdir. Antikorlar, antijeni bulup ona bağlanana kadar vücutta dolaşırlar. Antijenleri bulup bağlandıktan sonra, bağışıklık sisteminin diğer kısımlarını antijen içeren hücreleri yok etmek için zorlayabilirler.Kanser hücrelerinde bulunduğu gibi, belirli bir antijeni spesifik olarak hedef alan antikorlar laboratuvar ortamında tasarlanabilirler. Daha sonra laboratuvarda tasarlanan bu antikorların birçok kopyası yapılabilinir.Kopyalanan bu antikorlar monoklonal antikorlar (mAb’ler veya Moab’lar) olarak bilinir.
Monoklonal antikorlar, bazı kanser türleri de dahil olmak üzere birçok hastalığı tedavi etmek için kullanılır. Bir monoklonal antikor yapmak için önce saldıracak doğru antijeni tanımlanması gerekir. Kanser hücreleri için doğru antijenleri bulmak her zaman kolay değildir ve şimdiye kadar mAb’lerin bazı kanserlere karşı diğerlerinden daha yararlı olduğu kanıtlanmıştır.
mAb’ler Nelerden Yapılmıştır?
Monoklonal antikorlar, bağışıklık sisteminde insan antikorları gibi davranan insan yapımı proteinlerdir. Yapılabilecekleri 4 farklı yol vardır ve yapıldıkları şeye göre adlandırılırlar.
- Murin: Bunlar fare proteinlerinden yapılır ve tedavilerin adları -omab ile biter.
- Cıhimeric: Bu proteinler, kısmen fare ve kısmen insan proteinlerinin bir kombinasyonudur ve tedavilerin adları -ximab ekiyle biter.
- Humanized: Bu insan proteinlerine bağlanmış fare proteinlerin küçük parçalarından yapılır ve tedavi isimleri -zumab sonlanır.
- Human: Bu tamamen insan proteinlerinden yapılır ve tedavi isimleri -umab sonlanır.
Kanser Tedavisinde Kullanılan mAb Türleri:
1. Çıplak Monoklonal Antikorlar
Çıplak mAb’ler, kendilerine bağlı hiçbir ilaç veya radyoaktif madde içermeyen antikorlardır. Kendi başlarına çalışırlar. Bunlar, kanseri tedavi etmek için kullanılan en yaygın mAb türüdür. Çoğu çıplak mAb, kanser hücreleri üzerindeki antijenlere bağlanır, ancak bazıları kanserli olmayan diğer hücrelerdeki antijenlere ve hatta serbest yüzen proteinlere bağlanarak çalışır. Çıplak mAb’ler farklı şekillerde çalışabilir.
- Bazıları, bir kişinin kanser hücrelerine karşı bağışıklık tepkisini, onlara bağlanarak ve vücudun bağışıklık sisteminin onları yok etmesi için bir işaret görevi görerek güçlendirir. Bir örnek, kronik lenfositik lösemili (KLL) bazı hastaları tedavi etmek için kullanılan alemtuzumab’dır (Campath ®). Alemtuzumab, lenfositler (lösemi hücrelerini içeren) adı verilen hücrelerde bulunan CD52 antijenine bağlanır. Bağlandıktan sonra antikor, bu hücreleri yok etmek için bağışıklık hücrelerini çeker.
- Bazı çıplak mAb’ler, bağışıklık sistemi kontrol noktalarını hedefleyerek bağışıklık tepkisini güçlendirir.
- Diğer çıplak mAb’ler, esas olarak kanser hücrelerinin büyümesine veya yayılmasına yardımcı olan kanser hücreleri (veya diğer yakın hücreler) üzerindeki antijenlere bağlanarak ve bunları bloke ederek çalışır. Örneğin, trastuzumab (Herceptin), HER2 proteinine karşı bir antikordur. Meme ve mide kanseri hücreleri bazen yüzeylerinde bu proteinden büyük miktarlarda bulunur. HER2 aktive edildiğinde bu hücrelerin büyümesine yardımcı olur. Trastuzumab bu proteinlere bağlanır ve aktif hale gelmelerini engeller.
2. Konjuge monoklonal antikorlar
Konjuge mAb’ler, bir kemoterapi ilacı veya bir radyoaktif partikül ile birleştirilir. Bu mAb’ler, bu maddelerden birini doğrudan kanser hücrelerine almak için bir hedef arama cihazı olarak kullanılır. mAb, hedef antijeni bulana ve ona bağlanana kadar vücutta dolaşır. Daha sonra toksik maddeyi en çok ihtiyaç duyulan yere verir. Bu, vücudun diğer bölgelerindeki normal hücrelere verilen hasarı azaltır. Konjuge mAb’ler bazen etiketsiz, etiketli veya yüklü antikorlar olarak da adlandırılır .
- Radyo-etiketli antikorlar: Radyo-etiketli antikorların kendilerine bağlı küçük radyoaktif partikülleri vardır. Ibritumomab tiuxetan (Zevalin), radyoetiketli bir mAb örneğidir. Bu, B hücreleri adı verilen lenfositlerde bulunan CD20 antijenine karşı bir antikordur. Antikor, radyoaktiviteyi doğrudan kanser hücrelerine iletir. Hem bir mAb ilacından (rituksimab) hem de bir radyoaktif maddeden (Yttrium-90) yapılır. Bu tip antikorla tedavi bazen radyoimmünoterapi (RIT) olarak bilinir. mAb hedefi aradığı için ilaç ve radyasyon doğrudan hedef hücrelere iletilir, daha sonra radyasyon hedefi ve yakındaki hücreleri bir dereceye kadar etkiler.
- Kemolabelli antikorlar: Bu mAb’lerin kendilerine bağlı güçlü kemoterapi (veya diğer) ilaçları vardır. Örnekler şunları içerir:
- Brentuximab vedotin (Adcetris), CD30 antijenini (lenfositlerde bulunur) hedefleyen ve MMAE adı verilen bir kemo ilaca bağlanan bir antikor .
- Ado-trastuzumab emtansin (Kadcyla, TDM-1 olarak da bilinir), HER2 proteinini hedefleyen ve DM1 adlı bir kemo ilacına bağlanan bir antikor.
3. Bispesifik Monoklonal Antikorlar
Bu ilaçlar 2 farklı mAb’nin parçalarından oluşur, yani aynı anda 2 farklı proteine bağlanabilirler. Bir örnek, bazı lösemi türlerini tedavi etmek için kullanılan blinatumomab’dır (Blincyto). Blinatumomab’ın bir kısmı, bazı lösemi ve lenfoma hücrelerinde bulunan CD19 proteinine bağlanır. Başka bir kısım, T hücreleri adı verilen bağışıklık hücrelerinde bulunan bir protein olan CD3’e bağlanır. Bu ilaç, bu proteinlerin her ikisine de bağlanarak kanser hücrelerini ve bağışıklık hücrelerini bir araya getirir ve bunun da bağışıklık sisteminin kanser hücrelerine saldırmasına neden olduğu düşünülür.
Yazan: Aslı TAŞCİ
Bir yanıt bırakın