Kendi Aralarında İş Bölümü Yaptığı Bilinen İlk Bitki: Eğrelti Otu

Kendi Aralarında İş Bölümü Yaptığı Bilinen İlk Bitki: Eğrelti Otu

Elkhorn eğreltiotu, ağaçların gövdelerinde ve dallarında büyüyen bir epifittir. Her bitki bir bitki kütlesinden oluşur. Bir bitki, ev sahibi ağacın kabuğuna yaslanan 12-30 cm genişliğinde bir yuva yaprağından oluşur. Komşu bitkilerin yuva yaprakları birbiriyle örtüşür. Yuva yaprakları yaşla birlikte kahverengi ve kağıtsı hale gelir ve spor üretmezler (sterildirler). 

bir ağaç gövdesi üzerinde eğrelti otu kolonisi
Bir ağaç gövdesi üzerinde eğrelti otu kolonisi – Kendi Aralarında İş Bölümü Yaptığı Bilinen İlk Bitki: Eğrelti Otu

Her bitkiden 25-90 cm uzunluğunda verimli yapraklar çıkar. Her yaprak, uzunluğu boyunca birkaç kez iki parçaya bölünür. Sporlar, her yaprağın uç bölümlerinin alt yüzeyinde üretilir. Spor üreten alanlar ten rengi kahverengidir ve kadife kumaş dokusuna sahiptir.

Yeni Zelanda’daki Wellington Victoria Üniversitesi’nde biyolog olan Kevin Burns, ilk kez Avustralya ve Yeni Zelanda arasında tamamen izole bir ada olan Lord Howe Adası’nda saha çalışması yaparken eğrelti otlarına aşina oldu. Birçok parazit bitkiyi not etti, farklı türden bitkileri inceledi fakat bir tür çok fazla dikkatini çekti. Bütün ilgisini Avustralya ve Endonezya’nın bazı bölgelerine özgü endemik bir tür olan Geyik Boynuzu Eğreltiotu (Platycerium bifurcatum) çekmişti.

Burns, daha büyük eğrelti otlarının yüzlerce bireyden oluşan kümeler halinde olduğuna dikkat çekerek; “Asla tek başlarına oluşmadıklarını fark ettim, daha sonra bu bireylerin her birinin farklı bir görevi olduğunu çok geçmeden anladım” diyordu.

Burns, eğreltiotu kolonilerini bitkiden oluşan baş aşağı duran şemsiyelere benzetiyor. Uzun, yeşil ve mumsu “kayış” yaprakları olan eğrelti otları, suyu disk şeklindeki kahverengi ve süngerimsi “yuva” yapraklar tarafından emdiğini görüyordu.

Bilim insanları, örtüşen nesillerin bir arada yaşadığı emek ve üreme rollerini bölmek için kast sistemi gibi bölümler oluşturduğu bu tür kooperatif gruplara “eusosyal” diyor. Bu tanım, memelilerin tek örnekleri olarak köstebek sıçan türü ile birlikte böcek ve kabuklu canlılara aitti. Fakat Burns, eğrelti otlarının bu grupta olması gerektiğini düşünüyordu, bu yüzden eğrelti otlarının sosyal olup olmadığına baktı.

Kendi Aralarında İş Bölümü Yaptığı Bilinen İlk Bitki: Eğrelti Otu

Burns ve ekibinin yaprak verimi analizi, %40’ının çoğalmadığını ve steril koloni üyelerinin ağırlıklı olarak yuva yaprakları olduğunu ortaya çıkardı. Bu sonuç yuva ve şerit(kayış) yaprak türleri arasında yeniden üretime dayalı bir iş bölümü olduğunu düşündürdü.

Daha sonra yapılan yaprak emicilik testleri, yuva yapraklarının kayış yapraklardan daha fazla su emdiğini doğruladı. Diğer bilim insanları tarafından yapılan önceki araştırmalar, koloni boyunca uzanan kök ağları buldu. Bu kök ağları; yuva yaprakların, kayış yaprakların susuzluğunu giderme yeteneğine sahip olduğu anlamına geliyordu.  Yapraklarda tıpkı karıncalar ve termitler gibi iş bölümü yapıyordu.

Burns ve ekibi ayrıca Lord Howe Adası’ndaki 10 koloniden alınan genetik örnekleri analiz etti ve sekizinin genetik olarak özdeş bireylerden oluştuğunu, iki tanesinin ise farklı genetik kökenlere sahip eğrelti otları içerdiğini buldu.

bir ada sedir ağacı üzerinde geyik boynuzu eğreltiotu kolonisi
Bir ada sedir ağacı üzerinde geyik boynuzu eğreltiotu kolonisi – Kendi Aralarında İş Bölümü Yaptığı Bilinen İlk Bitki: Eğrelti Otu

Burns bu özelliklerin eusosyallik için birçok kutuyu işaretlediğini düşünüyor. Bu “büyük bir anlaşma olurdu” diyor.

Farklı bireylerin birlikte çalışmalarına izin veren eusosyal kolonisel yaşam için varsayılan bir gereklilik davranışsal koordinasyondur. Burns, bitkilerde eusosyal yaşamı görmek ile ilgili “karmaşıklığın evrimdeki bu tür geçisin bir beyin gerektirdiğini gösteriyor” diyor.

Washington’daki Puget Sound Üniversitesi’nde bu çalışmaya dahil olmayan bir ekolojist olan Michelle Spicer, diğer epifitik bitkilerde su ve besin alışverişinin bilindiğine dikkat çekiyor. Yine de Burns, ortak kaynakları inşa etmek için iş bölümünün eğrelti otlarını diğer sömürge bitkilerden ayıran kilit bir özellik gibi göründüğünü belirtiyor.

Berkeley’deki California Üniversitesi’nde evrimsel bir biyolog olan Brian Whyte, “Epifit yaşam tarzı kesinlikle grup yaşamını kolaylaştırıyor ve grup yaşamı tüm sosyal hikayelerin başladığı yer” diyor.

Whyte, bu eğrelti otlarının eusosyallik tanımına kesinlikle uyabileceğini söylüyor. Bitkilerin vahşi doğada nasıl kastlar ve koloniler oluşturduklarına, ancak süs bitkileri olarak toprakta yetiştirildiklerinde bireysel şerit yaprakları olarak kalmasına özellikle hayran. Bu değişkenlik birçok eusosyal türden farklıdır diyor.

Burns ve meslektaşları, şu anda, şerit yaprakların koloninin başka bir bölümüne nakledildikten sonra yuva yaprakları haline gelip gelemeyeceğini araştırıyorlar. Burns ayrıca Madagaskar’da koloniler halinde yetişen başka bir geyik boynuzu eğreltiotu türü üzerinde çalışmak istiyor.

Yazan: İlknur YEŞİLYURT

Kaynaklar ve Referanslar

 Chapman, Arthur D. (2009). Numbers of Living Species in Australia and the World. Report for the Australian Biological Resources Study. Canberra, Australia. September 2009.

Kaynak*

Kaynak**

Kaynak***

Kaynak****

YouTube Kanalımız

Kaynak videolar:

 

İlknur Yeşilyurt hakkında 158 makale
Biyoteknolog ve Moleküler biyolog. Astronomi, yeşil enerji, genetik, nanoteknoloji, biyosensörler ve biyoçözünürlük/biyouyumluluk konularına meraklı. Bilim ve kitap tutkunu.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*