Korona Vakalarının Sorumlusu Genetik Faktörler
Aralık 2019’da Çin’in Hubei Eyaleti, Wuhan’da yeni koronavirüsün ortaya çıktı ve hızla dünyaya yayıldı. Yüksek oranda bulaşıcı şiddetli akut solunum sendromu koronavirüsü 2 (SARS-CoV-2) gerçekten de önemli ölçüde morbidite (hasta olma oranı) ve mortaliteye (ölüm oranı) neden oldu ve günlük yaşamlarımızı büyük ölçüde değiştirdi.
Sürekli hayatımızda olan bu virüs ile ilgili çeşitli çalışmalar devam ediyor. Bazı bilim insanları, şiddetli COVID-19 geliştirme riskinin artmasıyla bağlantılı bir dizi genetik varyant belirlediler. Bu varyantlar, bağışıklık sistemi sinyallerinden kan pıhtılaşmasına kadar uzanan süreçleri etkiliyor.
Edinburgh Üniversitesi’nde yoğun bakım doktoru ve genetikçi olan Kenneth Baillie ve çalışma arkadaşları şiddetli COVID-19 ile bağlantılı bir dizi genetik varyantı saptamak için çalışma yaptılar. Birleşik Krallık ‘da yoğun bakım ünitelerinde şiddetli COVID-19 tedavisi gören yaklaşık 7.500 kişinin genomlarını incelendi ve analiz edildi. Araştırmacılar daha sonra bu genomları covid_19’u harf geçiren 48.000’den fazla insanınkiyle karşılaştırdı.
Bu karşılaştırma, kritik COVID-19 ile bağlantılı olmayan ve bazıları kritik derecede hasta olma riskini iki katına çıkaran 16 varyantı ortaya çıkardı. Varyantlardan birkaçı, Avrupa kökenli insanların %1’inden daha azında görülür. Ancak diğerleri Avrupa nüfusunun yarısından fazlasında bulunur. Bu varyantların birlikte bulunması bazı insanların neden ciddi şekilde hastalandığını da açıklamaya yarıyor.
Baillie, yeni analizin içerdiği genlerin işlevlerinin, şiddetli COVID-19 geliştirmek için iki potansiyel yol öne çıkıyor. Bağlantılı varyantlardan beşi, bağışıklık sisteminde ki sinyal gönderme de rol oynar. Bu sinyallerin görevi, hücrelerin enfeksiyona yanıt olarak salgıladığı interferonlar olarak adlandırılan sinyal moleküllerini salgılamakla görevlidir.
Bu, bazı insanların bağışıklık sistemleri başlangıçta virüsün üremesini engelleyemedikten sonra kritik derecede hastalandığını gösteriyor.
Bir diğer önemli varyant ise kan pıhtılaşması ve mukus üretimi ile ilgili. Bu kategorideki varyantlar, insanları akciğer iltihabına veya pıhtılaşmaya yatkın hale getirebiliyor, bu da vücuttaki nispeten düşük virüs seviyelerinin bile tehlikeli hastalıklara yol açabileceği anlamına gelir.
Eğer hastalığın secici olduğu genetik faktörler, varyantlar belirlenebilirse hastalığın tedavisi de ona göre şekillendirebilir ve tedavi edebiliriz.
Ama genetik faktörelerin, bağlantıların tedaviye dönüşmesi o kadar da kolay bir yol değildir.
Varyant çalışmalarından sonra ortaya çıkan sonuçlar üzerine bir dizi denemeler yapıldı. Örneğin, COVID-19 ile hastaneye kaldırılan insanları tedavi etmek için interferon sinyalini hedefleyen ilaç denemeleri şimdiye kadar başarısız olmuştur. Ayrıca denemelere katılan hasta sayısının az olması da başka bir olumsuzluk.
Yazan: Bilge KAPLAN
Kaynak**
Bir yanıt bırakın