Korona Virüs Hakkında Her Şey!
SARS, MERS, Domuz ve Kuş Gribi, ve son olarak da Korona virüs yani SARS-coV-2 yani Covid-19 hastalığı
Peki Virüs nedir?
Virüsler çok küçük infeksiyöz birimler olup bir dizi özellikleriyle diğer m.organizmalardan farklıdırlar.Hücre yapısına sahip olmayıp sadece proteinler ve nükleik asitten yani RNA yada DNA’dan ibarettirler. Kendilerine ait metabolizmaları bulunmayıp, çoğalmaları için canlı bir konak hücrenin sentez etkinliklerine bağımlıdırlar. Bu bağlamda, virüsler , kendilerine ait genetik bilgiyi, yani DNA yada RNA sını konak hücrenin içine sokmak suretiyle normal hücre metabolizmasını ele geçirirler. Elegeçirilen konak hücre virüsün genetik bilgisini okur ve bir fabrika misali yeni virüsler üretmeye başlar. Virüsler insanlar dışında bakterileri ,bitkileri ve hayvanları da enfekte edebilmektedir.
Virüsler Nasıl Keşfedildi?
Mikrobiyologlar, virüsleri görmeden çok önceleri dolaylı da olsa saptamışlardı. Virüsler bilim insanları tarafından bir bitki hastalığının araştırılması sırasında keşfedilmişlerdir. Virüslerin keşif hikayesi 1883 de tütün mozaik hastalığının etkenini araştırmakta olan Alman bilim insanı Adolf Mayer ile başlar. Bu hastalık tütün bitkisinin büyümesine engel olarak, yapraklarda mozaik görünümünde beneklenmeye yol açmaktaydı. Mayer bu hastalığın bulaşıcı olduğunu, hasta yaprakların özsuyunu sağlıklı bitkilere püskürtüp, onların da enfekte olduğunu gözleyince fark etti. Hastalık oluşturan özsu içerisinde bir mikrop bulma amacıyla yaptığı incelene,sonuç vermedi. Mayer bu durumda hastalığın mikroskop ile gözlenemeyecek düzeyde küçük bir bakteri tarafından oluşturulduğu sonucuna vardı. Bu hipotez on yıl sonra bir Rus bilim insanı Dimitri Ivanowsky tarafından, hastalıklı tütün yapraklarından elde edilen özsu bakterileri tutabilecek bir filtre düzeneğinden geçirilerek denendi. Filtrasyon sonunda özsu hala mozaik hastalığı olşturmaktaydı.
Ivanowsky, tütün mozaik hastalığına bakterilerin neden olduğu hipotezine saplanmıştı.’’Belki, bu patojen bakterinin filtreden geçecek kadar küçük olmalıdır’’ şeklinde bir fikir yürütüyordu. Ya da hastalığı oluşturan etken filtrede tutulamayan bir toksindi. Bu son fikir 1897’de, Hollandalı bir botanikçi olan Martinus Beijerinck, hastalık yapıcı etkenin çoğalabildiğini kanıtlayınca geçersiz oldu. Beijerinck, süzüntüyü bitkilere püskürttü ve bitkilerde mozaik hastalığı oluşunca onların özsuyunu da başka bitkileri enfekte etmek için kullandı.Bu işlemi birkaç kez tekrarladı. Patojenin bu seri işlem sonunda etkisinin kaybetmeden hastalık yapmaya devam etmesi ancak çoğalması ile açıklanabilirdi.
Aslında, patojen ancak enfekte ettiği konakçı bitki içinde çoğalabilmekteydi. Bakterilerin tersine, mozaik hastalığının bu gizemli etkeni deney tüpleri ya da petri kaplarındaki besi yerlerinde üretilmemekteydi. Ayrıca, bu patojen bakterileri genelde öldüren alkol ile inaktive edilememekteydi. Beijerinck bakteriden çok daha küçük ve basit yaıda, çoğalabilen bir partikül düşünüyordu.Şüpheleri 1935’de Amerikalı bir bilim insanı olan Wendell Stanley şimdi tütün mozik virüsü yani TMV olarak bilinen bu bulaşıcı partikülü kristalize edince doğrulanmış oldu. Sonuçta, TMV ve diğer birçok virüsü elektron mikroskobu ile görmek mümkün oldu.
Virüsler Ne Kadar Küçüktür?
En küçük virüsler sadece 20 nm çapındadır.Bir toplu iğne başına milyonlarcası sığabilir. En büyük virüsler bile ışık mikroskobuyla çok zor gözlenirler. Stanley’in bazı virüslerin kristalize edilebileceği buluşu ilgi çekici ve şaşırtıcıydı. En basit hücreler bile düzenli kristaller halinde toplanmazdı. Ama virüsler hücre değillerse o zaman ne idiler? Onlar protein ve bazen zar yapısında bir kılıf içinde yer alan nükleik asitten oluşan hastalık yapıcı partiküllerdir.
Virüslerin Genetik Materyaline Nedir?
Bilim insanları genleri genellikle, çift sarmal DNA’dan oluşmuş yapılar olarak tanımlarlar ancak birçok virüs bu ‘’geleneğe’’ uymamaktadır. Genetik materyalleri virüsün tipine bağlı olarak; çift sarmal DNA, tek sarmal DNA, tek yada çift sarmal RNA dan oluşabilir.Bir virüs , genetik materyalini oluşturan nükleik asit tipine bağlı olarak DNA yada RNA virüsü olarak tanımlanır.
Zorunlu Hücre İçi Paraziti Olarak Virüsler
Virüsler zorunlu hücre içi parazitleridir; yani sadece bir konakçı hücre içinde çoğalabilirler.İzole edilmiş bir virüs dış ortamda çoğalamaz, aslında uygun bir konakçıyı enfekte etmedikçe hiçbir şey yapamaz.Virüsler, metabolik enzimlerden yoksundur ve kendi proteinlerini sentezlemek için normalde canlı hücrelerde bulunan ribozom gibi organeleri ve diğer unsurları yoktur.
Her bir tür virüsün, parazitik olarak enfekte edebileceği sınırlı tipte konakçı hücre vardır.Buna virüsün konakçı sınırı denir.Bu konakçı özgüllüğü virüsün tanıma sistemlerindeki evrimleşmeyle bağlantılıdır. Virüsler konakçı hücrelerini, hücrelerin dışındaki özgül reseptör proteinlerle kendi üzerlerindeki proteinler arasında oluşacak anahtar-kilit ilişkisine benzer etkileşimler sonucu tanırlar.Bazı virüslerin konakçı sınırları genetik yapılarında meydana gelen mutasyonlar ile birkaç hücre türünü kapsayacak ölçüde genişleyebilir. Örneğin, domuz gribi virüsü hem domuzları hem de insanları enfekte eder.Kuduz virüsü de rakun, kokarca, köpek ve insan da dahil olmak üzere birçok memeliyi etkilemektedir.Diğer yandan bazı virüslerin konakçı sınırı o kadar dardır ki, sadece bir türü etkilemektedir. Örneğin bazı virüsler sadece E.coli bakterisinin parazitidir.
Ökaryotların virüsleri genellikle dokuya özgüldürler.İnsan soğuk algınlığı virüsleri diğer dokularla ilgilenmeden sadece üst solunum yolunu döşeyen hücreleri enfekte ederler. AİDS hastalığını yapan HIV virüsü ise ,özel bir tip akyuvardaki reseptöre bağlanmaktadır.
Koronavirüs Nedir?
Virüsler hakkında genel bir bir bilgi edindik gelin şimdi Dünya sağlık örgütünün artık bir salgın olarak tanımladığı etkeninin SARS-CoV-2 virüsü olan COVİD-19 hastalığına yakından bakalım.
Koronavirüsler, 1960’lı yıllarda keşfedilen hayvanları ve insanları enfekte edebilen çok geniş bir virüs ailesidir. Tek sarmallı RNA virüslerdir. Corona kelimesi Latince’de taç anlamına gelmektedir. Bu virüslere mikroskopla bakınca gözlenen aura şekli ya da güneşin etrafındaki corona tabakasına benzer haleden ötürü bu isim verilmiştir.
İlk olarak 2002 yılından itibaren görülmeye başlayan yeni Korona virüs türleri, ağır
solunum yolu enfeksiyonu olarak görülmeye başlanmıştır. SARS-CoV (Severe Acute
Respiratory Syndrome Coronavirüs), (Ağır Akut Solunum Yetmezliği Sendromu) ve Ortadoğu Solunum Sendromu Mers tespit edilen Coronavirüs enfeksiyonlarıdır. Bugüne kadar onlarca korona virüs çeşidinden 6 tanesinin insanlarda bulaşıcı olduğu tespit edilmiştir. Son olarak, yeni Korona virüs olarak COVID-19, Çin’in Wuhan yerleşim bölgesinde Aralık 2019’da tespit edilmiştir.
COVİD-19’un Kısa Tarihi
Tarihler 8 aralık 2019 gösterdiğinde Çinde sebebi bilinemeyen Pnemoni vakaları görülmeye başladı.Çin 31 Aralık 2019 Dünya Sağlık Örgütüne bu vakaları bildirdi. 4 gün içinde sayı 44 e yükseldi.1 Ocak 2020 de salgını kaynağı olduğu düşünülen Wuhan deniz ürünleri marketi kapatıldı. 7 ocakta yeni korona virüs izole edildi. 11 ocakta korona virüse bağlı ilk ölüm gerçekleşti.12 ocakta virüsün tüm genomu sekanslanarak genetik yapısı ortaya kondu. 13 ocakta Çin dışında ilk vaka görüldü. 20 ocakta sağlık çalışanlarında ilk vakalar görülmeye başladı.23 Ocakta Çin karantina ilan etti ve 11 milyon insanın yaşadığı Wuhan kenti karantina altına alındı. 30 Ocakta dünya sağlık örgütü ‘’halk sağlığını ilgilendiren acil durum’’ ilanı yaptı. 8 Ocakta Cenevrede WHO tarafından konunun uzmanları tarafından bir toplantı düzenlendi.Toplantıya sağlık bakanlığımızı temsilen Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji öğretim üyesi Prof.Dr Alpay Azap da katıldı.Bu toplantıda yeni korona virüsün adının SARS-CoV-2 ve yaptığı hastalığın COVID-19 olarak adlandırılmasına karar verildi.
COVİD-19 Nasıl ve Neden Çıktı?
Çinde hijyen koşullarına uyulmadan hayvanlarla yakın temasta bulunulması ve pek çok farklı canlı türünün besin olarak tüketilmesi.
Ayrıca geçmişte yapılan araştırmalar SARS benzeri korona virüs taşıyan yarasa popülasyonun Çinde yoğun olarak bulunduğunu göstermiş ve olası bir salgının bu bölgeden çıkacağı işaret edilmiştir.
COVİD-19’un Belirtileri
1- Kuru öksürük: Virüs alt ve üst solunum yollarını etkilediği için en sık görülen belirti.
2- Yüksek ateş: Virüsün yol açtığı tahribatlar ve vücuda verdiği zarar nedeniyle aynı şekilde kuru öksürük gibi en sık görülen bir diğer belirti yüksek ateş.
3- Boğaz ağrısı: Yüksek ateş ve kuru öksürüğe oranla daha az görülse de solunum yollarına bulaşan virüsler bulaştığı bölgede ağrıya neden oluyor. Boğaz ağrısı da bu hastalığın belirtileri arasında gösterilebilir.
4- Nefes darlığı: Hastalığın ölümcül sonuçlar doğurmasında ki en büyük etkenlerden biri de oluşturduğu nefes darlığı. Özellikle solunum problemi olan hastalar, virüs nedeniyle artan nefes darlığına bağlı olarak yaşamlarını yitirebiliyor.
5- Yorgunluk: Virüsün vücutta oluşturduğu genel tablo nedeniyle hasta kendisini yorgun hissedebilir, kas ve eklem ağrıları yaşayabilir.
6- Baş ağrısı: Üst solunum yollarına etki eden virüsün nefes darlığı, boğaz ağrısı ve diğer belirtiler nedeniyle oluşturduğu etki dönem dönem baş ağrısıyla da baş gösterebiliyor.
7- Nezle ve ishal: Virüsün en az görülen belirtileri ise nezle ve ishal. Bu belirtiler çok az sayıda hastada ortaya çıkıyor.
COVİD-19’un Tedavisi Nasıl Yapılıyor?
Korona virüs hastalığı(COVID-19) olan çoğu kişide hafif seyirli olduğundan hastalar ilaç tedavisine gerek duymadan iyileşebilir. Ancak bazı belirtileri azaltmak ve hastayı rahatlatmak için, hastaya ağrı kesici ve ateş düşürücüler, öksürük ilaçlarıyla bol sıvı desteği ve istirahat önerilir. Ek hastalığı ve durumu ağır olanların hastanede yatarak tedavileri gerekebilir.
COVID-19 Nasıl Bulaşır?
Virüs, tıpkı soğuk algınlığında olduğu gibi damlacık yoluyla bulaşabildiği için, hava
yoluyla bulaşabilir. Hasta olan bir kişinin ağzını kapatmadan hapşırmasıyla, ya da
eline hapşırdıktan sonra dokunduğu bir yere başkasının dokunmasıyla, ağzına,
yüzüne veya gözüne enfeksiyonlu elini sürmesiyle de bulaşabilir. O yüzden hasta
olan kişinin 1.5 metre uzağında durmak önemlidir.
COVID-19 Ne Kadar Sürede Bulaşır?
COVID-19’un bulaştırıcılık süresi kesin olarak bilinmemekle birlikte hakkında
araştırmalar sürmektedir. Toplumdaki hastalık, kaza ve sağlıkla ilgili durumların
dağılımını, görülme sıklıklarını ve bunları etkileyen belirteçleri açısından virüs
incelendiğinde ortalama kuluçka süresinin 5-6 gün ila 14 güne kadar uzayabilen bir
süreç olduğu tespit edilmiştir.
COVİD-19’dan Korunmak İçin Neler Yapılmalı?
1- Öncelikle ellerinizi sabun ile en az 20 saniye ovalayarak yıkayın ya da alkol içeren
el dezenfeksiyonunu kullanın. Çünkü ellerinize bulaşmış olan virüsler bu basit
yöntemle temizlenir ve etkisiz hale gelir.
2- Soğuk algınlığı belirtileri olan; öksüren ya da hapşıran kişilerle aranıza 3-4 adım,
ortalama 1 metre mesafe koyun. Çünkü virüs damlacık yoluyla bulaştığı için, eğer
hasta olan kişiye çok yakınsanız, COVID-19 virüslerini nefes yoluyla da size
bulaşabilir.
3- Bulunduğunuz ortamı sık sık havalandırın.
4- Kıyafetlerinizi 60-90 derece sıcaklıklarda deterjanla yıkayın.
5- Ellerinizle ağzınıza ve burnunuza dokunmayın.
6- Öksürme, hapşırma sırasında ağız ve burnunuzu tek kullanımlık mendille kapatın,
mendil yoksa dirseğin iç kısmını kullanın.
7- Yurt dışı seyahatlerinizi iptal edin ya da erteleyin.
8- Kapı kolları, armatürler, lavabolar gibi sık kullandığınız yüzeyleri su ve deterjanla
her gün temizleyin.
9- Tokalaşma, sarılma gibi yakın temaslardan kaçının.
10- Hiçbir kişisel eşyanızı (Havlu gibi gündelik eşyaları) ortak kullanmayın.
11- Bol sıvı tüketin, dengeli beslenin ve uyku düzeninize dikkat edin.
12- Yurt dışından dönüşte ilk 14 günü evinizde geçirin.
13- Soğuk algınlığı belirtileriniz varsa, yaşlılar ve kronik hastalarla temas etmeyin,
maske takmadan dışarı çıkmayın.
14- Ateş, öksürük, nefes darlığı gibi şikayetleriniz varsa, maske takarak bir sağlık
kuruluşuna başvurun.
Yazan: Şinasi AYGÜN
Bir yanıt bırakın