Kuantum Fiziği Aslında Nedir?

Kuantum Fiziği Aslında Nedir?

Kuantum fiziğinin adını birçok kez duymuş olsak da tam olarak ne olduğunu veya neye vardığını anlamakta güçlük çeken çok fazla insan var. Peki bunun sebebi nedir?  Çünkü maalesef ki Türkçe kaynakların hepsi tek bir makaleyi, birkaç kelimesini değiştirerek yayınlıyor. Schrödinger’in kedisi, Young deneyi, dalga çöküşü gibi kavramları pek çok kez duymuştuk. Gelin bu kavramları daha anlaşılır bir dilde çözümleyelim.

Schrödinger’in kedisinin varsayımsal olduğunu herkesin kabul ettiğini düşünüyorum. Bu varsayım aslında bize tüm ihtimallerin gerçekleştiği tek bir gerçekliği anlatıyor. Yani herhangi bir olay örgüsünün birden fazla sonucu olabilir fakat normal hayatımıza sonuç her zaman tek bir ihtimale bağlanır. Kuantum fiziğinde ise sonuç, tüm ihtimallere bağlıdır. Hatta bir nevi sonuç yoktur. Olay örgüsü sonuca varmadan hemen önce biter. Çünkü sonuç mutlaktır ve tek bir ihtimal ister. Bu açıklamayı bir örneklendirme ile bitirmek istiyorum.

Herhangi bir arkadaşınızın elinde bir bilye olduğunu düşünün. Arkadaşınız bilyeyi iki elinden herhangi birinde saklıyor ve sizden bilyeyi bulmanızı istiyor. Bilyeyi %100 ihtimalle bulmak için iki seçim yapmanız gerek zira arkadaşınızın iki eli var. Aynı şekilde iki arkadaşınızın bir bilyeyi ellerinin herhangi birinde sakladığını düşünün. Bilyeyi %100 ihtimalle bulabilmek için 4 seçim yapmanız gerekir. Bu içine bulunduğumuz makro evrenin kuralını temsil etsin. Peki bilyeyi nasıl tek bir seçimde bulabilirsiniz? Tabii ki de arkadaşınıza/arkadaşlarınıza “tüm eller aynı anda açılsın” derseniz değil mi? İşte bu seçimi yaptığınız an ise kuantum evrenini ifade etmektedir.

Kuantum neden bu kadar önemli?

Sıra ikinci açıklamada; kuantum neden bu kadar önemli? İlk başta da söylediğim gibi, bütün ihtimallerin gerçekleştiğini düşünün. Zaman, geçmiş ve gelecek o kadar geniş skalada ki şu an bu yazıyı okuduğunuz için 5 dakika sonra milyarder olacağınız bir gelecek bile var. Çünkü ihtimaller sonsuzdur. Düşük veya yüksek ihtimale değil, var olup olmadığına odağınızı verin lütfen. Tüm ihtimallerin tek bir gerçeklikte var olabileceğini düşünmek gerçekten de fazla ütopik değil mi? İşte atom altı evrende bu olaylar hiç ütopik değil. Bilimin bu konudaki amacı ise aynı kuralları bazı noktalarda makro evrene taşımak. Peki ama nasıl? Hemen bir örnek daha vereyim o zaman.

Fiziğin ve matematiğin karşılaştırmasını yapalım. Bir duvarla aranızda 100 santimetre olduğunu düşünün. Duvara dik bir şekilde attığınız her adım, duvarla aranızdaki mesafenin yarısı kadar olmak zorunda. Matematiksel olarak adımınızın sayısı sonsuz olursa duvara dokunabilirsiniz. Adım sayınız sonsuz olmazsa duvara çok fazla yaklaşırsınız ama asla dokunamazsınız. Fiziksel olarak düşündüğümüzde ise duvara gerektiği kadar yaklaşırsanız duvarla bir etkileşiminiz illa ki olur.

Bir diğer örnek ise kütlenin büyüklüğü olsun. Fiziksel olarak hiçbir kütle asla sıfır olamaz. Kütle elbet sıfırdan büyük bir değere sahiptir. Fakat matematiksel olarak düşündüğünüzde bir kütle sıfırdan küçük olabilir. Yani “imajiner” olabilir. Her iki örneği incelediğinizde birinci örnek fiziğin olurunu, ikinci örnek matematiğin olurunu gösteriyor. Kuantum fiziği kabullerinin gözle görünür evrende olduğu kısım ise iki kabulün orta noktasıdır. Bu örnek biraz kafanızı karıştırmış olabilir, haklısınız. Fakat matematik bir noktada fiziğin ötesine geçiyorken bir noktada fizik matematiğin ötesine geçiyor. İşte bu geçişlerin tam ortası kuantumdur.

Yazan: Mehmet Berk AYDIN

Kaynak*

Kaynak**

YouTube Kanalımız

Çılgın Fizikçiler (SEO Manager) hakkında 663 makale
Çılgın Fizikçiler ve Bilim İnsanları ekibi ve dışarıdan destek veren gönüllülerin yazıları.

3 yorum

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*