Laplace’ın Şeytanı
Yaptığımız, yapacağımız ve şu anda neler yaptığımız tahmin edilebilir mi, bunları bilmek mümkün mü? Evrenin en dışına çıkıp buradan evreni gözlemlediğimizde gezegenlerin, yıldızların, atom ve atom altı parçacıkların şu anki bulundukları konumda olacağını bilebilir miydik?
Pierre – Simon Laplace’ın 1814’te yayımlanan bir makalesinde belirttiği evrendeki her atomun geçmiş ve gelecekteki konumunu, enerjisini ve hareketini bilen ve böylelikle tüm evrenin geçmiş ve geleceğini bilen hayali bir varlığı kabul eden düşünce deneyidir. Şimdi bu düşünce deneyini biz de hayal edelim: her şeye gücü yeten, süper bilgisayarlardan, yapay zeka algoritmalarından çok daha zeki hatta tanrısal zekaya sahip bir varlık düşünelim. Bu hayali varlığın ilk düşünürlerinden ve bu varlığa isim veren Simon Laplace bu varlığı şöyle açıklıyor: “Evrenin şimdiki hâlini geçmişin sonucu ve geleceğin nedeni olarak ele alabiliriz. Bir an için evrenin tüm güçlerinin ve bunu oluşturan tüm varlıkların konumlarını anlayabilen bir canlı olduğunu düşünürsek ve bu verileri inceleyebileceğini de varsayarak aynı anda evrendeki en büyük varlıklardan en küçük atomlara kadar her şeyi hesaba katarak bir hesap yapılırsa hiçbir şey belirsiz değildir ve gelecek de aynı geçmiş gibi onun gözlerinin önündedir.”
Sahip olduğumuz duygu ve düşünceler bile sonuçta beynimizdeki tüm parçacıkların etkileşiminin bir sonucudur öyleyse Laplace’ın Şeytanı 30 yıl sonra belli bir anda ne düşüneceğimizi rahatlıkla söyleyebilir. O zaman özgür irade dediğimiz şey aslında bir illüzyon mu? Bu varlığın var olduğunu hesaba kattığımızda bu sorunun cevabı evet, özgür irade koskoca bir yalan olmuş oluyor. Çünkü bizi tüm parçacıklarımıza kadar tanıyan bir olgudan bahsediyoruz. Dün belli bir anda neler yaptığımız, yarın için planladığımız şeylerin nasıl ilerleyeceği, şu anda neler yaptığımız bu varlık tarafından bilinebilir.
Peki Laplace’ın Şeytanı mümkün müdür? Bu ve buna benzer tutumlara bilimin de bazı karşı çıkışları var. İlk olarak termodinamik yasaları ve entropi. Entropi bize tüm sistemlerin bozulmaya eğilimli olduğunu söyler. Deterministlik gördüğümüz her sistem de aslında gittikçe daha az deterministlik olmaya mahkumdur bu durumda haliyle bozulan bir sistem içinde özellikle geriye dönük bir tahmin yapmak imkansıza yakın görünüyor. Diğer bir argüman ise kuantum mekaniği. Kısaca determinizmin zıt anlamlısı diyebiliriz. Üstelik determinizme tepki olarak doğan bir olgu. Peki kuantum mekaniği bize ne diyor: hiçbir şey kesin olarak bilinemez, her şey bir olasılık denizinin içinde yüzer.
Şimdi de yazımı Arthur Schopenhauer’in “ istediğimizi yapabiliriz ama istediklerimizi seçmekte özgür değiliz.” sözüyle bitirmek istiyorum.
Yazan: Döndü SARIKAYA
Bir yanıt bırakın