Mantarların Hayatımızdaki Yeri
Yapılan araştırmalarda, yeryüzünde 110.000 ‘in üzerinde fungus (mantar)türünün bulunduğu tespit edilmiştir.Bu sayı her geçen gün yapılan araştırmalarla artmaktadır. Funguslar geniş bir yayılım alanına sahiptirler ve hemen hemen her ortamda bunlara rastlamak mümkündür. Büyüklükleri 2 mikron ile 20 cm arasında değişir.
Funguslar bitki olarak kabul edilebilir mi, yoksa bitkilerden ayrı bir canlı grubunu mu oluşturuyorlar? Bu konu henüz tam olarak açıklığa kavuşabilmiş değildir. Funguslar bitki gibi fotosentez yapamazlar ve yüksek bitkilerde bulunan kök , gövde ve yaprak gibi organlara sahip değildirler. Buna karşın , hücre çeperine sahip oluşları, genellikle hareketsiz olmaları ve sporla çoğalmaları gibi özellikleriyle bitkilere benzerlik gösterirler.
Funguslar insan yaşamında önemli rollere sahiptirler. Doğadaki organik maddeleri parçalamaları, enzimler , organik asitler, antibiyotikler, proteinler, vitaminler oluşturmaları, insan, hayvan ve bitkilerde hastalıklara neden olmaları fungusların ne kadar önemli fonksiyonlara sahip olduklarını ortaya koymaktadır.
Funguslarla sadece mikologlar değil, aynı zamanda sitologlar, genetikçiler ve biyokimyacılar da ilgilenir. Funguslar bu meslekler için çok uygun çalışma materyali olmaktadır. Örneğin bir ekmek küfü olan Neurospora’nın bir türü ve Physarum Polycephalum gibi bazı funguslar, temel biyolojik yöntemler ve genetik çalışmaları için çok uygun organizmalardır.
Funguslardan çeşitli şekillerde yararlanılmaktadır. Bunlar tarafından üretilen ve yaşamımızda çok önemli yeri olan ürünlerden biri antibiyotiklerdir. İlk defa 1929 yılında Sir Alexander Fleming adlı araştırmacı, Penicillium Notamum adlı fungusun, bakterileri öldüren bir madde ürettiğini açıkladığında , kimse onu ciddiye almamıştı. Fakat bu görüş, onu destekleyici sonuçlar veren diğer araştırmalarla gittikçe değer kazandı ve antibiyotik üretimine 1940’lardan sonra başlandı. İlk uygulamaya konan antibiyotik ise, penisilindir.
Bazı Antibiyotikler ve Bunları Üreten Funguslar
-Amphotericin -B Streptomyces nodosus
-Chloramphenical Srteptomyces venezuelae
-Fumagilin Aspergillus fumigatus
-Penicillin Penicillium chrysogenum
-Kanamycin Streptomyces kanamyceticus
Doğada antibiyotik üreten fungusların sayısı fazla değildir ve dolayısıyla yeni antibiyotiklerin bulunması çok güçtür. Bu nedenle mevcut antibiyotikler ancak gerekli olduğu zaman kullanılmalıdır. Gelişigüzel kullanıldıkları takdirde, pateojen mikroorganizmalar( hastalık yapma yeteneği olan mikroorganizmalar) bunlara karşı dirençli hale gelmekte ve antibiyotikler hastalıklara karşı etkisiz kalmaktadır. Ayrıca çeşitli kimyasal ürünler funguslardan elde edilmektedir. Örnek verirsek ; etanol ve invertaz enzimi Saccharomyces cerevisiae’den , sitrik asit Aspergus nigel’den , amilaz enzimi Saccharomyces lipolytica’dan elde edilmektedir , bu örnekleri çoğaltmak mümkündür.
Clayiceps purpurea adlı fungus , çavdarda morumsu renkli , sert bir yapı olan ergot’u oluşturur. Ergotun damar daraltma özelliği vardır ve ergot kullanılarak doğum esnasında meydana gelebilen fazla kanamalar önlenmektedir. Bazı mikro funguslar’dan ( halk arasında şapkalı manta denilmektedir)besin olarak da yararlanılmaktadır. Türkiye’nin yanısıra birçok ülkede bunların kültürü yapılmakta ve yaygın bir şekilde tüketilmektedir
Agaricus cinsine ait bazı makrofungus türlerinin, kirlenme sonucu toprağa geçen cıvayı bünyelerinde biriktirerek, doğada cıva temizleyicisi olarak rol oynadıkları tespit edilmiştir. Ayrıca Collybia peronata adlı fungusun arsenik , bakır, kurşun ve kadmiyum gibi ağır elementleri bünyesinde biriktirdiği saptanmıştır.
Bizlere bu kadar çeiştli şekillerde faydası olan fungusların ne yazıkki, önemli ölçüde zararları da vardır. Ormanlardan toplanan bazı zehirli makrofunguslar yenildiğinde, bünyelerinde bulunan amanitin, muskarin, fallidin, fallosidin, fallosakin,viroidin gibi toksik maddeler nedeniyle ölümlere sebep olmaktadırlar. Funguslar insan, hayvan ve bitkilerde öeşitli hastalıklara sebep olurlar. Özellikle de insanlarda önemli cilt hastalıklarına yol açarlar. Funguslar normalde gastrointestinal yolla enfeksiyonlara neden olmazlar, ancak çıkardıkları mikotoksinler bazı ciddi besin zehirlenmelerine yol açabilirler. Çeşitli funguslar özellikle kültür bitkilerine arız olarak büyük ekonomik kayıplara sebep olmaktadırlar.Örneğin Phytophora infestans adlı fungus , patates mildiyösü hastalığını meydana getirir ve hastalığın görüldüğü bölgelerde üretimde büyük dşüşler olmaktadır. 1845 yılında İrlanda ‘da bu hastalıktan dolayı patates üretimi düşmüş ve sonuçta binlerce insan açlıktan ölmüş, bir kısmı da Amerika’ya göç etmek zorunda kalmıştır. Bu hastalık günümüzde de tam anlamıyla önlenememiştir. Çeşitli bitkilerde değişik hastalıklara yol açan bazı fungusları ve yapmış oldukları bazı hastalıkları şöyle sıralayabiliriz: Armillaria türleri ağaçlarda kök çürümesine, Alternaria türleri yaprak lekeleri ve değişik bitki hastalıklarına (solgunluk vs.) , Aspergillus türleri tohum çürümesine, Fusarium türleri birçok bitkilerde kök çürümesine sebep olur. Bu örnekler daha da çoğaltılabilir. Nemli geçen ve sıcaklığın da uygun olduğu mevsimlerde , fungusların sebep olduğu çok şiddetli bitki hastalıkları ortaya çıkabilmektedir.
Funguslar ayrıca keresteden üretilmiş eşyaların çürümesine ve çeşitli yiyeceklerimizin bozulmasına sebep olurlar. Fakat ekmek ve bazı peynirleri % 0,32 oranında kullanılan proopiyonik asitle, margarinleri ise %0,1 oranında kullanan benzoik asitle funguslardan koruyabiliriz.
Fungusların bu kadar zararını belirtmemize rağmen, faydaları daha çoktur, amaç funguslardan en iyi şekilde yararlanmak ve zararlarını mümkün olan en az düzeye indirmek olmalıdır.
Mantarların Hayatımızdaki Yeri Yazan: Demet SEVİM
Trakya Üniversitesi
Bir yanıt bırakın