Mikrobiyoloji Nedir?
Mikrobiyoloji yaşadığımız bu pandemi süreci boyunca çok sık duyduğumuz bir kelime haline geldi. Ben de bu yazım da mikrobiyolojinin ne olduğunu, neler yaptığını kısaca anlatacağım.
Mikrobiyoloji, mikroorganizmaların evrimleri, sınıflandırılmaları, neden olduğu hastalıkları, yararlarını, zararları yani onlarla ilgili her şeyi inceleyen bilim dalıdır.
Mikroorganizmalar, çıplak gözle göremeyeceğimiz kadar küçük ve tek hücreli canlılardır. Bakteriler, mayalar, küfler, algler ve protozoa temel mikroorganizmalardır.
Aslına bakarsanız virüsler mikrobiyolojinin çalışma alanına girse de virüslerin canlı ya daha cansız sınıflandırılması tam olarak yapılmadığı için onu bir mikroorganizma olarak tanımlayamıyoruz. Ama dediğim gibi neden olduğu bir çok hastalığı ya da durumu inceleyen bilim dalı da mikrobiyolojidir.
Bir tahmine göre günümüzden 3 milyar önce ilk bakteriler oluşmuş iken, insan sadece 3 milyon yıldan bu yana yeryüzünde bulunmaktadır. Yani dünya üzerinde şu anda yaşamımızı sürdürebiliyor olmamız mikroorganizmalara bağlıdır.
Hepimiz aslında evimizde, işimizde, bahçemizde her gün mikroorganizmalar ile karşılaşıyoruz. Tek bir hücreden milyonlarcası çoğalarak koloni denilen ve çıplak gözle görülebilen yapılar oluşur. Ekmeğin, yoğurdun üzerindeki küfler, reçelin üzerindeki mayalar, sirkenin üzerinde toplanan sirke anası, vücutta çıkan iltihaplı sivilceler ve çıbanlar aslında koloni denilen yapılardır.
Her gün kahvaltı da yediğimiz peynir, romantik masaların olmazsa olması şaraplar hep bizim bu mikroorganizmalar sayesinde oluyor.
Çeşitli endüstriyel ürünler olan kolonya, aseton da bizim mikroorganizmaların işidir.
Yakın tarihte denizlerimizde meydana gelen müsilaj sorununun da çözümü mikroorganizmalarda bulmuştuk.
Birçoğumuzun bildiği gibi bağırsaklarımızda da birçok mikroorganizma yaşar ve yaşamımızı devam ettirebilmek için bunlar çok önemlidir. Sindirilemeyen gıdaların parçalanıp emilmelerine yardımcı olmak, hücre büyümesini teşvik etmek, zararlı bakterilerin çoğalmasını önlemek ve bağırsaklardan kana toksik ürünlerin geçmesini engellemek gibi bir sürü görevi vardır.
Ayrıca bağırsak mukozasında enflamasyon oluşumunu engellemek, cilt hastalıklarının oluşumunu azaltmak, K2 vitamini üretip bunun vücut tarafından emilimini sağlarlar. Ayrıca mikroorganizmalar kalsiyum, magnezyum ve demir emilimine de yardımcı olurlar.
Tüm bunlara bakılınca onlarsız yaşayamayacağımız açık. Fakat tüm mikroorganizmalar için bu kadar pembe bir dünya sunmamız pek de mümkün değil.
Biliyoruz ki birçok mikroorganizma bir çok hastalığa ve ölüme neden oluyor. Buna rağmen mikroorganizmaları yararlı yada zararlı diye sınıflandırmamız pek de mümkün değil. Örneğin belki de en çok duyduğum mikroorganizma olan E.coli bakterisini ele alalım. Normalde bağırsağımızda bizimle birlikte yaşayan bir mikroorganizmadır. Ama sık sık yaşanılan idrar yolu enfeksiyonun da bir numaralı sorumlusudur. Bağırsaklarımızda yaşadığın için de her gün onu da dışkımız ile doğaya salıyoruz. Bağırsağımızın içinde masum olan bu canlı doğa da bir kirletici görevi üstlenir.
Ya da evimizdeki küfler. Küfe neden olan genellik Penicillium adlı küf mantarıdır. Adı yabancı değil değil mi? Evet herkesin de bildiği antibiyotik olan penisilin bu mikroorganizmadan üretilmiştir. Ne kadar da yararlı değil mi ama yoğurdumuz ya da emeğimiz küflendiğin de yemiyoruz. Yani mikroorganizmalar doğru yer zaman da olduğu zaman çok da oldukça iyi.
Ama yanlış yerde olması yaşamımızı oldukça etkileyebilir, unutmayın.
Yazan: Bilge KAPLAN
Bir yanıt bırakın