
Narsisizm ve Narsist Kişilik Bozukluğu
Narsistlik bizim kişisel çevremizde sıklıkla rastladığımız bir durumdur. Özellikle son dönemlerde psikoloji temelli dizilerde ve filmlerde sıklıkla konu olmaya başlamıştır. Peki narsist kişilik bozukluğu nedir ve çevremizdeki narsistleri nasıl anlayabiliriz?
Narsisizm adını, Antik Yunan efsanesindeki Narcissus’tan almıştır. Bilinen en eski psikolojik yapılardan biridir ve tarihsel olarak kendine çok fazla odaklanmış bireylerin tutumlarını tanımlamak için kullanılmıştır. Narsist kişilik bozukluğu; kişinin kendini herkesten üstün gördüğü, sürekli beğenilme isteği ve empati yapamama ile belli olan bir bozukluktur. Narsist kişilik bozukluğuna sahip olan kişiler hep üstün olma sevdasındadır. Tıpta da narsisizmin ileri boyutuna verilmiş bir isimdir.
Narsist kişilik bozukluğu çeşitli kategorilere ayrılır. Bunlara ise dominant ve çekinik narsistlik denir. Dominant narsistler bildiğimiz üzere kendilerini öbür insanlardan çok üstün görürler, karşı tarafı eleştirmeyi çok severler fakat kendileri eleştiriyi kabul edemezler. Çevrelerinde hep karizmatik kişi olarak görülmek isterler, aynı zamanda da liderlik etmeyi çok severler ve sıklıkla manipülasyonlara başvururlar. Dominant narsistler bu özellikleri fazlasıyla belli ettikleri için dominant narsist olarak anılırlar. Çekinik narsistler ise sıklıkla depresyon belirtisi gösterirler fakat en tepeye ulaşma merakları daima vardır aynı zamanda da içe dönük oldukları için anlaşılmaları oldukça zordur. Bir de kötücül narsistler de mevcuttur. Bu tip narsistler anti-sosyal kişilik gösterebilir ama istediği şeyleri elde edemedikleri zaman saldırganlaşabilir ve intikam duygusu içerisine girebilirler. Bu farklılıkların oluşmasında çocukluktaki aile içerisinde yaşanan olayların büyük bir etkisi vardır.
Narsistler genel olarak rekabetçidir, başkalarının başarılarını kıskanır fakat başkalarının da kendilerini kıskandığını düşünür. Genelde çok mükemmeliyetçilerdir ve sıradan şeyleri abartarak anlatırlar. Empati kurmada yoksundurlar. Bu özellikleri yüzünden de ikili ilişkilerinde sadakatsiz olan taraf olabilirler. Aynı zamanda da dışarıda her ne kadar karizmatik görünseler bile aile içinde sorunlar çıkartan taraf olabilirler.
Narsist kişilik bozukluğunun oluşmasında genlerin etkisi olsa bile hangi genlerin narsist kişilik bozukluğuna yol açtığı bilinmemektedir. Çocuklukta yaşanmış travmaların ve aile içerisindeki ilişkinin de bu sorunun gelişmesinde önemli bir payı vardır. Çünkü hiç kimse narsist kişilik bozukluğuna veya başka bir psikolojik sıkıntıya kendi kendine sahip olamamaktadır. Freud, narsistik hastalara ilişkin gözlemlerine dayanarak yaptığı açıklamalarda, narsisizme iki uçta yer alan ebeveynlik biçimlerinin neden olduğunu öne sürmüştür: Ebeveynin çocuğa aşırı değer vermesi, övmesi veya tam tersi duygusal olarak ulaşılamaz, soğuk ve reddedici olması bu durumu tetikleyebilmektedir. Freud, bu gibi durumlarda hastaların libidolarını uygun nesnelerden, sevdiklerinden ve dış dünyadan geri çektiklerini ve kendi libidolarını kendilerine döndürdüklerini, böylece narsisizm olarak adlandırılabilecek tavrın ortaya çıktığını, bunun da çocuğun başkalarını sevmesini ve onlarla pozitif ilişkiler geliştirmesini engellediğini ileri sürmüştür.
Narsist kişilik bozukluğunun psikoterapi ile tedavisi mevcuttur ama narsist insanları tedaviye ikna etmek çok zordur çünkü bu durumu kabul etmekte zorlanırlar, aynı zamanda da psikologları veya psikiyatrları en çok zorlayan insan tiplerinden biridir. Umarız, zamanla bu konuda daha fazla bilgi sahibi olup narsist kişilik bozukluğuna olan farkındalığı iyice arttırabiliriz.
Yazan: Yasmina YEGE
Kaynak**
Bir yanıt bırakın