Ölülerden Neden Korkarız
İnsan denilen varlığın, yani bizlerin en zararsız hali ölü olduğumuz zamanda olmasına rağmen neden ölülerden korkarız?
İnsan tanımadığı düşmanından korkar derler. Bizim de ölülerden korkmamızın bir sebebi bu. Ölüm denilen kavramı henüz tanımlayamadığımız için (teknik olarak tanımladık ama hala sonrasında ne olduğu ya da bunun önlenip önlenemeceği gibi konulara açıklık getirilebilmiş değil) korkuyoruz. Bir ölünün yanına yaklaştığımızda içimiz ürperir hele ki doğal sebeplerden kaynaklı herhangi bir reflekse denk geldiyseniz cesedin yanında yatmanıza ramak kalmış olabilir. Yalan yok, korkutucu bir olay ama neden?
Psikologlar bu konun üstüne pek değinmemiş lakin bunun bariz iki nedeni var; ilki bize anlatılan hikayelere dayanıyor. Hayalet, cin, ruh gibi çeşitli masal kahramanları gerek sevecen bir dost gerekse korkunç bir canavar olarak küçüklükten beri zihnimize bu tür varyasyonlarla işleniyor. Küçükken bir çoğumuz mezarlıklardan korkardık. Bunun sebebi zombilere olan inancımız ya da lanetli ruhlara yakalanıp da başımızı belaya sokmamızdan kaynaklanırdı. Bu duygusal zorbalık sonucunda oluşmuş bir şey olduğu için kendinizi suçlamayın daha çocuktuk…
İkinci konumuz ise daha derin bir kavrayışa dayanıyor; Ölülerden korkmamızın bir diğer sebebi bilim insanlarına göre psikolojimizin derinlerinde yatan “bir gün ben de böyle görüneceğim” inancına yönelik ortaya çıkıyor. Ölülerin nasıl göründüğünü biliyoruzdur; soluk, cansız, “hayattan bezmiş” şekilde görünürler. Kim böyle görünmek istemiş de biz isteyelim?
Bu korkuyu mantık ve irade ile kontrol altına almaya çalışırız ama bu konuda pek de başarılı olamayız. İçimiz içimize sığmaz, daralırız. Bunu bir tehdit olarak görürüz ve tehditleri de kimse sevmez. Bu konu bu şekilde kısa ve öz açıklanabilir.
Bu konunun açıklaması aslında yüzeysel olarak tanımlanabilir ve oldukça basittir fakat bu konuda Montaigne’nin adını geçirmemek olmaz. Adeta ölümü zihinsel bir matematik ile açıklamış olan Montaigne’nin birkaç sözünü de burada paylaşmak fena olmaz:
1- “Mademki ölümün önüne geçilemez, ne zaman gelirse gelsin. Sokrates’e: Otuz Zalimler seni ölüme mahkum ettiler, dedikleri zaman: Doğa da onları! Demiş.”
2- “Doğa bize diyor ki: Bu dünyaya nasıl geldiyseniz, öylece çıkıp gidin.”
3- “Ömrünüzün her günkü işi, ölüm evini kurmaktır.”
4- “Hayat kendiliğinden ne iyi, ne kötüdür: Ona iyiliği, kötülüğü katan sizsiniz.”
Yazan: Emir Tarık DAŞTAN
Kaynak**
Kaynak***
Kaynak****
Bir yanıt bırakın