Ozon Tabakası Nedir?

Ozon Tabakası

Dünyanın atmosferi çeşitli katmanlara ayrılır. İnsanlar troposfer denen oksijence zengin ve yaklaşık Everest Dağı’nın zirvesinin biraz yukarısına kadar uzanan tabakada yaşarlar. Bundan sonra gelen ve dünya yüzeyinden on ila elli kilometreye kadar uzanan sonraki katmansa stratosferdir. Bu katmanda yeryüzünde insan yaşamını mümkün kılan çok önemli bir molekül, yani ozon (O3) bulunur. Ozon tabakası stratosferde en yüksek ozon yoğunlaşması bulunan kısma verilen addır ve yüzeyden yaklaşık yirmi beş kilometre yukarıda bulunur.

Normal oksijen molekülleri iki oksijen atomu içerirken, üç tane oksijen atomu içeren ozon nadir bulunan bir moleküldür. Öyle ki; her iki milyon oksijen molekülüne karşılık yalnızca üç tane ozon molekülü bulunur. Ama bu kadar seyrek bulunmalarına rağmen ozon tabakasında bulunan ozon molekülleri güneşten gelen zararlı ultraviyole (UV) ışığın %97-99’luk oranını emerek dünya yüzeyine ulaşmasını engeller.

Ozonun UV radyasyonla karşılaştığında kendi kendini yenileyerek onu emen bir yapısı vardır. UV radyasyon bir ozon molekülüne çarptığında molekül, bir oksijen (O2) molekülü ile kararsız tek bir oksijen atomuna bölünür. Bu tek oksijen atomu diğer bir oksijen molekülüne çabucak bağlanarak başka bir ozon molekülü oluşturur. Ancak ne yazık ki kloroflorokarbonlar (CFC’ler) gibi bazı sentetik organohalojen bileşikler atmosfere salınırsa bu döngüyle etkileşime geçerek onu bozabilirler.

Ucuz ve zehirsiz oldukları için bu bileşikler 20.yüzyılın ortalarında soğutucular, püskürtücü spreyler, elektronik temizleyicileri ve hastanelerde sterilize edici olarak yaygın şekilde kullanılmıştır. CFC molekülleri UV radyasyon ile karşılaştıklarında parçalarına ayrılır ve bu da ozona bağlanıp onu yok eden kloru açığa çıkarır. Tek bir klor atomu ise 100.000 ozon molekülünü yok edebilir. Ve ne yazık ki CFC’ler atmosferde 200 yıldan fazla kalabilecek kadar da kararlıdır.

Ozon tabakasında Antarktika’nın üzerinde 1980’lerden bu yana görülen “delik” aslında bir delik olmayıp en kötü zamanlarda %60’a varabilen bir seyrelmedir. Bu nedenle 1987 yılında gelişmiş ülkelerde CFC’lerin kullanımını yasaklayan Montreal Protokolü imzalanmıştır. Günümüzde ozon tabakası yirminci yüzyıl ortalarına göre halen belirgin şekilde ince olmakla birlikte son araştırmalar ozon tabakasının iyileşmekte olduğunu ve bu yüzyıl sonuna kadar yenilenebileceğini ileri sürmektedir.

Kaynak: The Intellectual Devotional; David S. Kidder& Noah D. Oppenheim; Türkçe 2. baskı   

Yazan: Alev Özlem ÖZDEMİR

YouTube Kanalımız

Alev Özlem Özdemir (Gümüş Yazar) hakkında 25 makale
Hacettepe Ünv. Tıp Fakültesi Anadolu Ünv. İktisat Fak. Uluslararası İlişkiler mezunu Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı olarak çalışıyor

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*