Rüya ve Psikanaliz
Bilimin araştırmalarına giren ancak bir miktar fazla yorum yapıldığında bilimdışı olarak görülen konular vardır. Bu bazen ‘ahlak’ kavramıdır bazen ‘sanat’ işte bunlardan biri de rüyalardır. Rüyalar uykunun belirli periyotlarında görülen birkaç sinirsel ileti midir sadece? Yoksa birçok kadim gelenekte varlığını sürdüren yorumlamalara açık, bize gelecek hakkında bilgi veren ya da belirli durumlarda tavrımıza yol gösteren araçlar mıdır? Öncelikle bu son soruların hiçbirine bilimsel olarak net bir cevap veremiyoruz.
Konumuza dönecek olursak, bugün rüyaları psikanaliz çerçevesinden Carl Gustav Jung’a göre ele alacağız. Jung der ki ‘Rüyalar kişiliğin hayati önem taşıyan, anlamı tüm hayatımızı kapsayan ya da bir an için çok önemli olan eğilimleri yansıtır.’ Günümüz insanları olarak kişiliğimizde önem taşıyan madenleri keşfetmek için mücadele ediyoruz. Bunu bazen kişisel gelişim kitapları okuyarak bazen çeşitli konferanslara katılarak yapıyoruz. Kişiliğin gelişimi de kişiliğin tanınmasından geçer (Jung).Birçok faktörden oluşan insanın kendini tanıması yolculuğu ömür boyunca sürecek bir şeydir. Ancak nerden başlayacağımızı bilemediğimiz zamanlarda Jungun bize uzattığı dal Rüyalar.
Freud’un rüyaların anlamı olduğu cesur teşebbüsünün üzerine bizlere uzatılan bir dal. Bastırdıklarımız; bilinçli olarak unuttuklarımız; bilmediğimiz, keşfetmek için zamanımızı ve paralarımızı savurduğumuz ben’liğimiz, kişiliğimiz rüyaların gizli köşesinden (bilinçdışından) bilincimize el sallıyor olabilir. Gelin birlikte bu yorumun dayanağına derinden bakalım. Rüya sırasında bilinç yüksek oranda devre dışıdır. Bilincin geri adım atmasıyla bilinçdışında biriktirdiklerimiz ön plana çıkmaya başlar.
Bilinçdışının ön plana çıkması bir anlam ifade etmiyor gibi gözükebilir, ancak Jung’a göre bilinçdışı bilinci sürekli yaratan bir annedir. Bu kavramlar birbirleri ile iç içe geçmiş, birbirlerini sürekli etkileyen yapılardır. Birini birinden ayrı düşünmek hakikati görmemizde sorun oluşturabilir ki bunu bilinç düzeyinde sürekli yapmaktayız. Ama kendi benliğimize fazlası ile uzak olduğumuzu boşa harcanan paralara ve zamana bakarak anlayabiliriz. Bilinçdışı ise doğrudan ulaşabileceğimiz bir kavram değildir. Onu ancak bilince düşürdükleri kadarıyla, rüyalarda ve davranışların arka planında görebiliriz.(Freud ‘rüyalar bilinçdışına giden kral yollarıdır.’)
Rüyalar üzerinde farklı birçok görüş vardır. Psikanaliz çerçevesinden çok kısa göz atmaya çalıştık. Bizlere kendimiz hakkında bir şeyler anlatmaya çalıştılkarını fark edersek onlardan faydalanmamız da olası olacaktır. Kendi benliğimize ulaşmak adına denemeye değer bir yol.
NOT: Carl Gustav Jung ve Freud temelde aynı psikanaliz çerçevesinde başlamış, sonrasında Jung faklı görüşü benimsemiştir. Bu sebeple yazımızda Jung adına belirtilen bazı görüşler, Freud ile ortak olması kafanızı karıştırmasın.
Yazan: Nazlıcan İLHAN
Kaynakça: Carl Gustav Jung – Kişiliğin Gelişimi
Bir yanıt bırakın