Stres Düşmanınız Değildir!
Stresin her zaman zararlı olduğu söylense de, son yıllarda yapılan araştırmalar, aşırı olmamak kaydıyla stresin bilişsel fonksiyonlar ve genel sağlık üzerine sanılanın aksine bazı faydaları olduğunu gösteriyor.
Stres, dışımızdaki dünyada olup bitenlerdir. Çalan telefonlar, aşırı iş yükü, maddiyat, insanlarla geçinmenin zorlukları, ailevi ilişkiler vs vs gibi. Stresi mutlak terimlerle ifade etmek güçtür. Bunun yerine insanlar üzerindeki etkileriyle tanımlanabilir. Ve esas sorunu yaratan kişinin kendi iç tepkileridir. Bu tepki kalp ritminin artması, adrenalinin fazla çalışması, kasların kasılması vb potansiyel olarak tehlikeli değişiklikler meydana getirebilir. Bu tepkiler de hem beden hem de ruh üzerinde büyük stres yaratır.
Pek çok sağlık problemi yaratmasına rağmen Kaliforniya Üniversitesi’nde psikiyatr olan Doç. Dr. Kirsten Aschbacher gibi bazı araştırmacıların çalışmaları stresin yaslanma karşıtı etkileri olabileceğini gösteriyor. Yine aynı üniversitede stresin biyolojisini beynin endişe durumlarına ve travmatik olaylara tepkisini moleküler düzeyde inceleyen Yard. Doç. Dr. Daniela Kaufer ise kısa süreli ve az yoğunluklu olarak tanımladığı”iyi stres” in dikkati ve zihinsel performansı arttırdığını, hafızayı güçlendirdiğini söylüyor.
Kroniklesmeyen ve sürekli bir endişe haline neden olmayan günlük düşük dozlu stres, “iyi stres” kategorisine girerek, aslında zihnin tehdit ya da sorun olarak algıladığı durumlarda takviye enerji yoğunlaşması sağlayarak olumsuz durumlarla başedilmesini kolaylaştırıyor.
Günlük olarak yaşanan ve klinik düzeyde olmayan stresin pek çok yönden faydalı olduğunu savunan Alabama Birmingham Üniversitesi Psikiyatri Bölümü’nden bir diğer bilim insani Richard Shelton da vücudun verdiği tepkilerin, temelde vücudu korumak için olduğu bulgusundan yola çıkarak stresin pek çok faydasını sıralıyor.
Stresin bağışıklık sistemi üzerindeki etkilerini incelediği kitabında Dr. Jacop Teitelbraum’ un da tespit etmiş olduğu üzere stres, bilişsel işlevlerin yerine getirilmesinde önemli rol oynayabiliyor. Düşük seviyeli stres, nörotrofin adı verilen beyin hücresi üretimini tetikleyerek ve beynin içinde yer alan nöronlar arasındaki bağlantıları güçlendirerek üretkenliği ve yaratıcılığı arttırıyor. Yine Richard Shelton’ın denek hayvanları üzerinde yaptığı incelemeler , stresin hafıza ve öğrenme süreci üzerinde olumlu etkileri olduğunu gösteriyor.
Birkaç saati geçmeyen orta dereceli stres yaşanması, bağışıklık sisteminin güçlenmesine yardımcı olan kortizol hormonlarının üretilmesini sağlıyor. Vücut, stres karşısında alarma geçerek kendisini muhtemel bir yaralanma , enfeksiyon vb. olumsuz durumlara karşı da koruma durumuna alıyor. 2012 yılında Stanford Üniversitesi’nde fareler üzerinde yapılan bir araştırmada benzer şekilde orta derecede strese maruz kalan deneklerin kanlarında pek çok bağışıklık hücresinin yoğun olarak harekete geçtiğinin tespit edilmesi de bu görüşleri destekliyor.
Yapılan pek çok araştırmanın sonucunda strese neden olan durumlarla başa çıkmayı öğrenmenin , gelecekteki stres anlarının çok daha kolay yönetilmesine hatta avantaja dahi çevrilmesine yardımcı olduğunu gösteriyor. Komando eğitimleri ya da sporcu antrenmanları da benzer bir anlayış ve prensibe dayanıyor.
Kaliforniya San Francisco Üniversitesi’ndeki araştırmalar da kronikleşmiş”kötü stres”in DNA ve RNA üzerinde yıkıcı etkilere sahip hücrelerin üretilmesine neden olmasına karşın, günlük olarak yaşanan makul seviyelerdeki “iyi stres”in vücudu bu yıpranmaya karşı koruduğunu ve kişiyi psikolojik olarak güçlendirdiğini ortaya koyuyor.
Kabul edilebilir seviyedeki iyi stres ,bir hedefe ulaşırken önemli bir motivasyon unsuru oluyor. İşlerin teslim süresinin, sınav zamanının ya da ödeme vadesinin yaklaştığı zamanlarda daha yaratıcı çözümler bulunup üretkenliğin artması gibi stres de daha hızlı ve daha üretken çalışılması yönünde kişiyi teşvik ediyor.
Burdaki temel nokta, stresi önünüzdeki geçilmesi imkansız bir engel gibi görmek yerine üstesinden gelmenizi bekleyen bir meydan okuma olarak kabul etmeniz oluyor. Psikoloji uzmanları stresin kişinin yapmakta olduğu işe yoğunlaşarak diğer dikkat dağıtıcılar , gürültüler ve engellerden uzaklaştığı bir akış haline geçmesi olarak İşyeri ,spor karşılaşması ya da yaratıcı bir etkiye ihtiyaç duyulan müzik performansı, resim ya da tiyatro gibi sanatlardaki başarının da kimi zaman ilham olarak da tanımlanabilen baskı kaynaklı bu akış hâli sayesinde yakalandığı söyleniyor.
Peki stresle nasıl başa çıkarsınız?
1- Pozitif bir davranış biçimi belirleyin.Sorunlara neden olan sizin dünya görüşünüzdür, dünyanın kendisi değil. Yaşamı ve yaşadıklarınızı görme biçiminizi değiştirin.
2- Bir karar verin ve o karara sadık kalın.
3- Engelleri felaketler olarak değil, meydan okumalar olarak kabul edin.
4- Egzersiz yapın, dengeli beslenin, kendinize özen gösterin.
5- Her zaman gülme ve mizaha vakit ayırın.
6- Fiziksel uyarılmışlığınızı azaltacak bir teknik öğrenin. Rahatlama tekniginin ne olduğunu ve nasıl yapıldığını öğrenmek önemli bir unsurdur.
O halde rahatlama tekniğini öğrenelim:
* Kendiniz için bir yer ve zaman yaratın.
* Başlarken çok gürültülü bir yerde olmayın. * Rahatça bir koltuğa oturun.
* Gözlerinizi kapatın.
* Derin bir soluk alın.
* Aklınıza gelen en hoş ve rahatlatıcı yeri düşünün. Bir plaj belki..
* Bu sahneyi olabildiğince canlı aklınızda tutun, tüm duyularınızı kullanın.
* Zihininizin kulaklarıyla dalgaların sesini dinleyin. Hayal ettiginiz her dalga geriliminizi sizden biraz daha uzaklaştırsın.
* İnsanlar zihinleriyle de hissedebilirler. Kumun üzerinde uzanmanın nasıl bir şey olduğunu hayal edin. Teninizde güneşin sıcaklığını hissedin. Sahilin hafif balık kokusunu burnunuzda , meltemin esintisini yüzünüzde hissedin.
* Rahatladıkça bedeniniz ağırlaşacak, sanki ağırlığınız oturduğunuz koltukta kalacak. Belki bu duyguyu zor bir günün ardından geceleri yatağınıza uzandığınızda da yaşıyorsunuz, bedeniniz yatağın derinliklerine gömülüyor.
* Şimdi alıştırma yapmış olmak için bedeninizi olabildiğince ağırlaştırın. Bırakın siz bu yazıyı okurken koltuğunuza gömülsün. Giderek rahatladığınızı ve gevşediğinizi göreceksiniz.
* Kendinizi bir bulutun içine gömülürken hayal edin ya da dünyanın en yumuşak kus tüyü yatağında yatarken düşünün.
* Bu rahatlığın içine bedeninizin dilediğince gömülmesine izin verin ve orada istediğiniz kadar kalın.
Hazır olduğunuz zaman normal uyanıklık durumuna dönün, kendinizi gevşemiş ve tazelenmiş hissedeceksiniz.
Bu ve bunun gibi ritüelleri kullanarak iyi stresi, genel sağlığımıza, profesyonel ve günlük yaşamımıza katkıda bulunacak bir oyuna çevirmek bizim elimizde…
Kaynak: Dealing with all imposible people
Kaynak*
Yazan: Demet SEVİM
Bir yanıt bırakın