Su Altından Cevher Çıkarmak: Okyanus ve Deniz Altı Madenciliği

Su Altından Cevher Çıkarmak: Okyanus ve Deniz Altı Madenciliği

Bu yazımda sizlere okyanus ve deniz altı madenciliği nedir, ilk kazı çalışmaları nasıl başlamıştır ve su altı ekosistemine zarar verebilir mi konularına değineceğim. 

Okyanus ve Deniz Altı Madenciliği nedir? 

Okyanus ve Deniz altı Madenciliği, adından da anlaşılacağı üzere deniz ve okyanus tabanlarında değerli metallerin bulunması için yapılan sondajlara ve kazı çalışmalarına verilen isimdir. Kulağa yabancı gelmese de arama motorlarında daha çok ‘derin deniz madenciliği’ olarak bilinir. Madenler genellikle su yüzeyinin yaklaşık 1400 ile 3700 metre altında yer alır. Daha çok gümüş, altın, bakır, manganez, kobalt, demir ve çinko gibi değerli metalleri bulundurmaktadır. Metallerin çıkarılması için hidrolik pompalar veya kova sistemleri kullanılmaktadır. Günümüz koşullarında, yeryüzünde mineral kaynakları bulmak ve onları çıkarmak zorlaşmaya başlamıştır. Bundan dolayı maden şirketleri de okyanuslara ve denizlere yönelmeye başlamış, su altında kalan değerli metalleri çıkarmaya başlamışlardır. 

Ek bir bilgi olarak sanat dünyasında ilk defa su altı madenciliğine dair sinyalleri, ‘Denizler Altında Yirmi Bin Fersah’ adlı popüler romanları ile tanınan Jul Vern vermiştir. Ayrıca romanda bahsedilen ‘Natilius’ adlı deniz altı aracı, adı ile Kanadalı bir deniz altı madencilik şirketine ilham kaynağı olmuştur. 

Su Altı Madenciliğin ilk adımları ne zaman atılmıştır? 

Deniz altı madenciliğinin ilk adımları, M.Ö. 2000 yıllarında Giritliler ve Fenikeliler tarafından suyun altını keşfetmek istemeleri ile atılmıştır. 1855 yılında ise araştırmacılar eski çağlardan kalma teknikleri bırakıp, modern tekniklere yönelmiş ve okyanusların derinliklerini ölçmeye başlamışlardır. 1872 yılında Biritish Challenger gemisi, 4 yıllık keşif seyahatleri sonunda Kuzey Kutbu Denizi hariç tüm okyanus ve denizlerde mangan içeren yumrulu maden yatakları saptamıştır. 1979 yılında Pasifik Okyanusu’nun doğusunda Meksika açıklarında ilk kez baca şekline benzer polimetalik masif sülfit yığınları keşfedilmiştir. 2005 yılında ise Solwara projesi ile ilk okyanus ve deniz altı madenciliği uygulaması Papua Yeni Gine açıklarında başlamıştır. 

Deniz Altı Madenciliği ekosisteme zara veriyor mu? 

Greenpeace’in ‘Derin Sularda’ raporunda, deniz madenciliğinin canlı türlerinin nesillerinin tükenmesine yol açabileceğine ve deniz tabanına zarar vererek iklim değişikliğinin hızlanmasına yol açabileceğine dikkat çekiliyor. Ayrıca bu konu üzerine devam eden ve henüz tamamlanmamış çalışmalar da bulunmaktadır.

Yazan: Yasin ÖZEN

Kaynak*

Kaynak**

Kaynak***

YouTube Kanalımız

Çılgın Fizikçiler (SEO Manager) hakkında 663 makale
Çılgın Fizikçiler ve Bilim İnsanları ekibi ve dışarıdan destek veren gönüllülerin yazıları.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*