Termik Santraldeki Yangın Nükleer Santrallerde Yaşansa Ne Olurdu?

Termik Santraldeki Yangın Nükleer Santrallerde Yaşansa Ne Olurdu?

Günlerdir ülkemizde yaşanan yangın felaketi tüm ülkeyi yasa boğdu. Yangınlara müdahalelerde yetersiz olduğumuz da maalesef açıkça görülüyor. Muğla Milas’ta başlayan yangın termik santrale kadar ilerledi. Termik santralin merkezine kadar ulaşan yangın herkesin çabası ile yangın durdurulmuş ve bir facia önlenmiş oldu.
Termik Santraldeki Yangın Nükleer Santrallerde Yaşansa Ne Olurdu?
Muğla’daki termik santral yangından etkilenmesiyle birlikte akıllara yapımı devam eden nükleer santraller geliyor. Bu yangın ya nükleer santralde çıksaydı? 

Türkiye’de kurulması beklenen iki nükleer santral var. Birisi Sinop’ta da bir nükleer santral diğeri ise Mersin Akkuyu’daki nükleer santral. Sinop’taki kurulmak istendi fakat başlangıçtaki maliyet tahminlerinin ikiye katlanması üzerine proje durduruldu. Mersin Akkuyu’daki nükleer santral ise 2023’te açılacağı duyuruldu.

Akkuyu Nükleer Güç Santrali projesine ait bir maket

Akkuyu nükleer santral proje düşünüldüğü, açıklandığı, yapımı başlandığı hatta hala devam ederken bile tartışmalar devam ediyor. Hem konumu hem de güvenliği açısından hala bir sürü cevapsız konular varken bir de yangın konusu ortaya çıktı. Yapılırken ağaçlık alanın yok edildiği hem de doğal felaketlerin odağı olan bir yerde – deprem ve yangın riski- bu yapının yapılması çok büyük tehlike arz ediyor ama yapımı devam ediyor.

Bir nükleer santral patlarsa bir güvenlik açığı olursa sonuçları nasıl olacağına dair elimizde çok ‘kötü’ bir örnek var: Çernobil

26 Nisan 1986’da Çernobil Nükleer Santrali’ndeki patlamadan bu yana 4 bin kilometrekarelik bir bölge tamamen terk edilmiş durumda.

Çernobil Faciası, 26 Nisan 1986 tarihinde Sovyetler Birliği’ne bağlı Ukrayna Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nin Pripyat şehri yakınlarındaki Çernobil Nükleer Santrali’nin 4 numaralı reaktöründe gerçekleşen nükleer kazadır.

Yakıt kanallarında ani bir ısı yükselmesi görüldü ve yapım özellikleri nedeniyle reaktör tümüyle denetimden çıkmış oldu. Tehlikeyi fark eden teknisyenler reaktörün çalışmasını durdurmak amacıyla bütün denetim çubuklarını derhal sisteme sokmaya karar verdiler. Ama aşırı derecede ısınmış olan reaktörlerde saat 01:24’te yani deneye başlanmasından bir dakika sonra iki patlama oldu. Oluşan aşırı buhar basıncı reaktörün ve santral binasının tepesini uçurdu. Reaktördeki zirkonyum ve grafitin yüksek sıcaklıktaki buharla karşılaşması sonucu oluşan hidrojen yanarak bütün santralı ateşler içinde bıraktı. Tutuşma ile çıkan yangın atmosfere yükseldi. Böylece Pripyat başta olmak üzere geniş bir coğrafyaya yüksek derecede nükleer serpinti bulutu yayıldı. Serpinti bulutu Sovyetler Birliği’nin batısı ile buradan Avrupa’ya ve Karadeniz üzerinden Türkiye’ye sürüklendi.

Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu tarafından hazırlanan bir raporda kazanın çevresel sonuçları incelenmiştir. UNSCEAR raporuna göre ise 2008 yılına kadar kazadan yüksek dozda radyasyona maruz kalan 4.000 kişiden 64’ünün radyasyon sonucu öldüğü doğrulanmıştır. Oluşturulan Çernobil Forumunda 200.000 acil müdahalede çalışan işçi, 116.000 kurtarılmış kişi ve kirlenmiş alanlardan tahliye edilen 270.000 kişinin bilgileri derlenmiştir. Akut radyasyon sendromuna bağlı olarak kazadan kısa süre sonra ölen 50 acil müdahale işçisinin ölümleri ile radyasyona bağlı olarak Tiroid kanseri ve radyasyona bağlı kanserden dolayı ölenler birleştirildiğinde, ölenlerin sayısı 3.940 olmuştur. Bunlardan tahmini olarak dokuzu çocuktur ve lösemi nedeniyle ölmüşlerdir.

Önümüzde böyle bir örnek duruyor. Üstünden 10larca yıl geçmesine rağmen hala etkisi görülüyor.

 

2020 Nisan ayında Çernobil nükleer santralin yakınlarında yangın çıkmıştı. Yangın nükleer santrali tehdit bile etmişti. Bunun üzerine radyasyon seviyesi 14 kat artmıştı. Bu daha da yakın bir örnek olarak aklımızda bulunsun. 

Bir şeyler yapmak elbet kolay değil ama onu korumak hiç kolay değil. Ülkemizin kuzeyinde, doğusunda sel güneyinde yangınlara teslim olmuşken; bir güneyde bir kuzeyde nükleer santral kuruluyor olması… Çok iyi önlem gerektirir. Bunu yapabilir miyiz yapamaz mıyız bunu değerli okuyucularıma bırakıyorum.

Ülkemde selden, yangından etkilenen herkese geçmiş olsun diyorum. 

Sağlıklı, mutlu günler görmek dileğiyle…

Yazan: Bilge KAPLAN

Kaynak*

Kaynak**

Kaynak***

Kaynak****

YouTube Kanalımız

Bilge Kaplan (Altın Yazar) hakkında 248 makale
1993 yılında Antalya'da doğdum. Molekuler Biyoloji ve Genetik bölümünden mezunum. Şimdi Covid laboratuvarında moleküler biyolog olarak çalışıyorum. Biyoloji,kimya,fizik, matematik en güzel ilgi alanlarim.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*