Uyku Nedir? Neden İhtiyaç Duyuyoruz?
Ömrümüzün neredeyse yarısını uyuyarak geçiriyoruz ve uyurken dışarıdan gelebilecek her türlü tehdide açık, adeta savunmasızız. Böyle düşündüğümüzde büyük bir zaman kaybı ve korumasızlık durumu olan uykunun evrimsel ve fizyolojik avantajları nelerdir? Uyku, cidden hala gizemini koruyan ve tam olarak çözülememiş bir kavram. İçinde rüyalarımız gibi bir sürü gizemi bulundurması da cabası.
Uyku Nedir?
Uyku, tüm hayvan türlerinde yaygın olan fizyolojik bir davranıştır. Bir insanın hayatının en az üçte biri uyuyarak geçer. Uykunun işlevleri hala kesin olarak bilinmese de uzun süreli uyku yoksunluğu ciddi fiziksel bozukluğa, ardından bilişsel kayıplara ve sonunda ölüme yol açtığı için hayatta kalmak için gerekli gibi görünmektedir. Uyku bozuklukları, neredeyse her tür psikiyatrik rahatsızlığın göstergesi olduğundan klinik olarak önemlidir.
Uyku halk arasında bilincin tamamen kapalı olması durumu gibi bilinse de bu böyle değildir. Uyku, çevresel uyaranlara karşı farkındalığın azaldığı bir durumdur. Fakat bilincin tamamen kapandığını ve zihinsel aktivitelerin durduğunu söyleyemeyiz. Ayrıca hemen tersine çevrilmesi nedeniyle koma, bayılma ve ölüm gibi durumlardan farklıdır. Hormonal sistemler vs. da hala aktif bir şekilde çalışır durumdadır.
Neden Uyuyoruz?
Aslına bakacak olursak bunun net bir cevabı halen bulunabilmiş değil. New York Üniversitesi’nde sinirbilimci olan Dr. Michael Halassa bu konuda, “Bu biraz utanç verici” diyor. “Örneğin neden yemek yememiz ve ürememiz gerektiği açık… ama neden uyumamız gerektiği açık değil.”
Uyuduğumuz zaman tamamen savunmasız kalıyoruz. Bu yüzden uyku her ne işe yarıyorsa bu kadar uzun süre savunmasız kalmaya değecek bir şey olması gerekiyor. Bu konuda bir kaç teori bulunmakta fakat hiçbiri henüz bu konuyu tam olarak açıklamayı başarabilmiş değil.
Deneysel Bilgiler
Önce sizlere bu konuyla ilgili yapılmış birkaç deneyden daha sonra ise neden uyuduğumuzla ilgili belli başlı teorilerden bahsedeyim. 1894 yılında Rus bilim insanı Marie de Manacéine, köpek yavrularını hiç uyutmadan sürekli aktif halde tuttuğunda birkaç gün içinde öldüklerini tespit etti. İnsan deneylerinde ise uzun süre uyanık tutulan insanlarda zihinsel işlevlerde azalma, çevrelerindeki dünyaya dikkat eksikliği ve dikkat eksikliği, çarpık zaman duygusu ve muazzam yorgunluk gibi belirtiler tespit edildi.
Bu konuda en dikkat çekici vakalardan birisi de bugün hala yaşamakta olan Randy Gardner`dir. Kendisini kasıtlı olarak uyanık tutarak ölmeden en uzun süre uyanık duran insan ünvanını kazanmıştır. Tam 11 gün 24 dakika uyanık kalmıştır. Bu sürenin sonlarına doğru düzgün konuşamaz, düşünemez hatta basit matematik bile yapamaz hale gelmişti.
Genel Teoriler
Üstte anlatmış olduğum deneysel bilgiler ve çeşitli araştırmalardan yola çıkarak bilim insanları neden uyuyor olduğumuzla ilgili bazı teoriler ürettiler. Uykunun genel anlamda kaslarımız, bağışıklık sistemlerimiz ve çeşitli diğer hormonlar dahil olmak üzere organ sistemlerimizi onarmamıza ve eski haline getirmemize yardımcı olduğu düşünülüyor. Bir diğer önemli işlevi de hafızanın onarılması. Uyurken o gün içinde öğrendiğimiz gereksiz bilgiler hafızamızda törpüleniyor. Ayrıca duygusal olarak iyi hissetmemize, enerji toplamamıza, kalp sağlığımıza vs. bir sürü faydası olduğu düşünülüyor.
Uykunun işleyişi hala tam olarak bilinmese birçok faydası olduğu ve onsuz hem psikolojik hem de fiziksel bir sürü sıkıntı çekeceğimiz su götürmez bir gerçek. Bu yüzden ne kadar yoğun olursanız olun yeterli düzeyde uyku almayı unutmayın. Sağlıkla ve bilimle kalın…
Yazan: Fatih AĞIRAKAR
Kaynak**
Kaynak***
Kaynak****
Kaynak*****
Kaynak******
Bir yanıt bırakın