Uzay Boş Değilmiş!

Uzay Boş Değilmiş!

Çoğu kişinin doğru bildiği yanlışlar arasında “Uzay Boşluğu” kavramı da bulunmaktadır. “Peki uzay gerçekten de boşluk değil mi?” dediğinizi duyar gibiyim. Evet görünürde hiçbir cismin bulunmadığı, uçsuz bucaksız bir karanlık. Bu, yüzyıllarca hakim olan bir kanıydı, ta ki 20. yüzyılın başlarında ünlü fizikçi Albert Einstein bu duruma el atana dek.

Uzay Boş Değilmiş!

Şimdi sizlerle Einstein’ ın gözünden evren biraz daha derinlemesine bakmak istiyorum. Uzay dediğimiz şey bilindiği üzere üç boyutlu yer ya da mekan; yani uzunluğu, genişliği ve yüksekliği olan bir evrendir. Einstein’ a kadar zamanın evrenle bağlantısı olmadığı, bunun dışında olduğu düşünülüyordu. İşte Einstein’ ın her şeyi değiştirdiği bulgusu – Genel Görelilik Teoremi’ nde- zamanın uzaydan bağımsız olmadığını söylemesiydi.

Evrende zaman ve uzay o kadar birbirine girmiş, birbiriyle bütün halde ki adeta bir kumaş gibi düşünebiliriz. Evrendeki tüm cisimlerin üzerinde hareket ettiği bir varlık gibi… Bu varlığa verdiğimiz isim Einstein’ın tabiriyle ” Uzay-Zaman“.

İsaac Newton evreni bir sahne olarak tanımlamıştı ve bu evrende her şey boşluktaydı. Dünya’mız dahil bütün gök cisimleri bu boşlukta birbirlerin

i bir iple bağlanmış gibi etkiliyordu. Einstein’ ın tanımladığı evren ise tamamen farklıydı: Her şey bir varlığın içerisinde hareket ediyor, boşlukta değil, uzay boş değil! Tüm gök cisimleri, bu yoğun bir sıvı gibi düşünebileceğimiz oluşumun içinde hareket ediyorlar. Ve büyüklüklerine göre tüm gezegenler, tüm yıldızlar, tüm galaksiler içinde bulunduğu bu “Uzay- Zaman” ı büküyor, esnetiyor ve genleştiriyorlardı.

Devasa gök cisimlerinin boşluk olmayan uzayı bükmesiyle daha küçük cisimlerin ortaya çıkan eğimde hareket etmesi ise kütle çekimdir, demişti Einstein. Ve böylece kütle çekimi diye bir şey olmadığını bulmuştu. Cisimler birbirlerini çekmiyor, sadece birbirlerinin uzay-zaman’ da yarattığı bükülme sınırlarında hareket ediyordu. Buna bağlı olarak da kütlesi olan en ufak bir cisim dahi bu bükülmeyi ortaya çıkarabilirdi.
1979 yılında İngiltere’deki bir teleskoptan görüntülenen, Dünya’mızdan yaklaşık 15 milyar ışık yılı uzaklıktaki iki parlak Yılberk Einstein’in kuramının kanıtlarından sadece bir tanesidir. Bilim insanları bu cisimleri incelediklerinde bir gariplik olduğunu fark ettiler. Bu cisimler birbirlerine biraz fazla benziyordu. İncelemeye devam ettiklerinde ise bu iki Yılberk’ in aynı olduğunu ortaya çıkardılar. Maddenin uzay- zaman içerisindeki etkileşimi bu ilginç duruma neden olmuştu ve bunun tek açıklaması uzay- zaman ‘ daki bükülme olabilirdi. Devasa bir Yılberk’ ten yola çıkan ışık bizimle onun arasındaki başka bir galaksi ya da galaksi grubuna denk geldiği için, bu galaksilerin uzay- zaman’ ı bükmesi nedeniyle bu ışık da bükülmüştü haliyle.

Yazan: Yusuf ÖZTEMİR

Kaynak*

YouTube Kanalımız

Çılgın Fizikçiler (SEO Manager) hakkında 663 makale
Çılgın Fizikçiler ve Bilim İnsanları ekibi ve dışarıdan destek veren gönüllülerin yazıları.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*