Vasat Dünya Sendromu
Vasat dünya sendromu, kitle iletişim araçlarında şiddetle ilgili içeriğe uzun süreli orta ila yoğun maruz kalma nedeniyle insanların dünyayı gerçekte olduğundan daha tehlikeli olarak algılayabilecekleri varsayımsal bir bilişsel önyargıdır. Bilişsel önyargı, diğer insanlar ve durumlar hakkında mantıksız olabilecek çıkarım sapmaları için kullanılan bir kalıptır.
Medyadaki Şiddet Haberlerine Maruz Kalan İnsanların Korkaklaşması: Vasat Dünya Sendromu
1970’lerde iletişim profesörü George Gerbner tarafından ortaya atılan sendromun savunucuları, şiddetli içeriğe maruz kalan izleyicilerin, algılanan tehditlere yanıt olarak artan korku, endişe, karamsarlık ve yüksek alarm durumu yaşayabileceğini iddia ediyor.
Bunun nedeni, izleyiciler tarafından tüketilen medyanın, dünya hakkındaki tutumlarını, inançlarını ve görüşlerini doğrudan etkileme ve bilgilendirme gücüne sahip olmasıdır.
Kültürel Göstergeler Projesi
Gerbner 1968’de televizyonun insanların dünya hakkındaki tutumları ve algıları üzerindeki etkisinin öncü bir analizi olan Kültürel Göstergeler Projesi’ni(CIP) oluşturdu. 3.000’den fazla televizyon programı ve 35.000 karakterden oluşan bir veri tabanı içeren bu proje, televizyon içeriğindeki eğilimleri ve bu değişikliklerin izleyicilerin dünyayı algılayışlarını nasıl etkilediğini belgelemiştir. 1968’de Gerbner, kapsamlı TV izlemenin bir bireyin dünyaya karşı tutum ve inançlarını etkilediği hipotezini doğrulamak için bir anket yaptı. Ankete katılanları üç gruba ayırarak—”hafif izleyiciler” (günde 2 saatten az), “orta düzeyde izleyiciler” (günde 2-4 saat) ve “ağır izleyiciler” (günde 4 saatten fazla). Gerbner’in yaptığı bu anketin sonuçları: ikinci grup, medya etkisinin bileşik etkisini gösteren, gerçek dünya koşullarından ziyade televizyonda tasvir edilenlere benzer inanç ve görüşlere sahiptir. Bu “ağır izleyiciler”, televizyon izlemeyen veya neredeyse televizyon izlemeyenlerden çok daha fazla utangaçlık, yalnızlık ve depresyon yaşadı. Bu teoriye yetiştirme teorisi adını verdi.
Orta ila yüksek düzeyde televizyon izleyen insanlar, daha az televizyon izleyen izleyicilere göre dünyayı daha korkutucu ve affetmez bir yer olarak algıladılar. Ayrıca, televizyonu daha yüksek oranda tüketen izleyiciler güven konusunda oldukça kötümser bir hal aldı. Bu bulgular Gerbner’in medyadaki şiddete maruz kalma konusundaki endişelerini güçlendirdi, çünkü kendisinin dediği gibi, “Televizyonun düzenli veya yoğun bir şekilde izlenmesinin sonucu, sağlıksız ve şiddet içeren davranışların toplum içinde normalleşmesine neden olacaktır.”
Gerbner, özellikle şiddet içeren medyanın çocuklar üzerindeki etkisi konusunda endişeliydi. CIP sırasında Gerbner o çocukların ilkokul sonuna kadar televizyonda 8.000 hakkında cinayetleri görmüş ve 200.000 yaklaşık şiddet eylemleri 18 yaşındaki gençlerde ortaya çıkmıştır. Gerber, şiddetin sonuçları olduğunu ve bunların birleşimine ‘vasat dünya sendromu’ adını verdiğini söyledi.
Gerbner’in araştırması televizyona odaklandı, çünkü 2006’da öldüğünde sosyal medya yeni yeni gelişiyordu. Bununla birlikte, araştırmacılar giderek artan bir şekilde kitle iletişim araçları ilişkin değerlendirmelerini genişleterek, sosyal medyanın yanı sıra televizyonun etkilerine de bakıyorlar. Araştırma, şiddetle ilgili içeriğin ağır TV tüketicileri üzerindeki etkilerini keşfetmeye devam ediyor, ancak aynı zamanda sosyal medyanın şiddetle ilgili içeriğin tüketiminde oynadığı rolü araştırmak için de kolları sıvadılar.
Sosyal medyanın duygularımız ve dünyaya dair algılarımız üzerindeki etkisi hakkında giderek daha fazla benzer sorular soruluyor. Kesin sonuçlar çıkarmak için çok yeni olmasına rağmen, giderek artan bir literatür, sosyal medyanın televizyonunkine benzer psikolojik etkilere sahip olabileceğini ve Gerbner’in teorisine daha fazla destek sağladığını öne sürüyor.
Yazan: Bilge KAPLAN
Bir yanıt bırakın