Yağ Asidi Stres Reaksiyonlarını Engelliyor
Avusturya’nın Innsbruck Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırmada PI (18:1/18:1) adı verilen hücre zar lipidinin hücre ölümünü engelleyen reaksiyonlarda önemli ölçüde rol oynadığını gösterebildi Bu stres reaksiyonların başında yaşlanma, iltihaplanma, kanser ve metabolik hastalıklar geliyor.
Programlanmış hücre ölümü, bir organizmanın kendini sağlıklı tutmak için kullandığı önemli bir araçtır. Bir hücre olması gerektiği gibi çalışmadığında çeşitli stres reaksiyonları devreye girer. Bu reaksiyonların amacı, orijinal hücre fonksiyonunu eski haline getirmektir. Örneğin, hücrenin kendi onarımı için kullanabileceği enerji kazanmak için kısmen kendini sindirdiği bir süreç olan otofajidir (programlı hücre ölümü). Bu girişimler başarısız olursa, hücre ölür. Bu, vücudun diyabet, kanser, nörodejenerasyon ve enfeksiyonlar gibi hastalıklarla savaşmasını sağlar.
Ancak bu tür stres tepkilerinin vücuda faydalı olması için dengede tutulması gerekir. Bu nedenle hücrelerde stres reaksiyonlarını durduran ve hücre ölümünü engelleyen maddeler de bulunur.
Stres reaksiyonlarının düzenlenmesi birçok farklı enzimi içerir. Bu tür bir enzim olan SCD1, doymuş yağ asitlerini doymamış yağ asitlerine dönüştürür ve bu nedenle özellikle yağların zararlı konsantrasyonlarda tetiklediği strese karşı etkili olur. Uzun süredir SCD1 ile inflamasyon, metabolik hastalıklar ve kanser arasında açık bir bağlantı görüyorlar, ancak enzimin tam işlevsel kapsamı hala bilinmiyor.
Yapılan araştırmaya göre SCD1 enzimin dolaylı bir ürünü olan membran lipid PI (18:1/18:1) kadar olan süreç incelendi. Yaşlanma süreci, kemoterapiye direnç veya tümör gelişimi gibi stresle ilişkili süreçlerin hepsinin etkilenen dokulardaki PI (18:1/18:1) miktarını etkileniyor.
Gelecekte, PI(18:1/18:1) spesifik olarak uygulanabilir veya oluşumu engellenebilir. Bu, SCD1 enziminin tüm fonksiyonlarını bozmak zorunda kalmadan hastalıklarla savaşabilir. Ancak, PI(18:1/18:1)’in tüm fonksiyonlarının öncelikle kapsamlı bir şekilde araştırılması ve anlaşılması gerekir.
Yazan: Bilge KAPLAN
Kaynak**
Kaynak***
Bir yanıt bırakın