Zaman Nedir? (2. Bölüm)
Görülemeyeni Görebilme
17. yüzyıla kadar belki milyonlarca elma kütle çekime karşı koyamayıp dalından gitmek zorunda kaldı. Belki o zamana kadar binlerce insan bir elmanın yere düşmesini gözlemledi. Ancak doğruyu* gören ilk kişi Isaac Newton oldu. Aynı şekilde, Ludwig Boltzmann’da bir bardak suya baktığında çılgınca hareket eden atomlar ve moleküller gören ilk kişi oldu.
Bir bardak su içinde sayısız molekülün kargaşa* içindeki etkinliği bulunur. Bu kargaşa ısıl enerjidir; atomlarının hareketi nedeniyle bir nesne veya sistem tarafından sahip olunan enerji ve ısıl enerji her şeyi birbirine karıştırır. Moleküllerin bir bölümü hareketsizse, diğerlerinin hareketiyle sürüklenerek onlar da harekete geçer: Soğuk şeyler sıcak şeylerle temas ettiklerinde bu nedenle ısınırlar.
Ya da başka bir ifadeyle, ısıl enerji bir deste oyun kağıdının sürekli karıştırılması gibidir: Kartlar sıralı bir şekilde dizilmiş ise karıştırma eylemi onları düzensiz kılar. Yani ısının sıcaktan soğuğa geçmesinde karışma ve her şeyin doğal düzenliği etkendir.
Bu süreç, bize entropinin tanımını verir: “Fizikte bir sistemin mekanik işe çevrilemeyecek termal enerjisini temsil eden termodinamik terimidir. Çoğunlukla bir sistemdeki rastgelelik ve düzensizliktir. Ayrıca Ludwig Boltzmann’ın ünlü formülü de buradan doğmuştur: Burada S entropidir, W mikroskobik durumların sayısı veya faz uzayında karşılık gelen hacimdir ve k ise Boltzmann sabitidir.
Boltzmann, entropinin doğayı bulanık şekilde betimlediğimiz için yani ortada görülebilenden fazlası olduğu için var olduğunu göstermişti. Entropinin tam olarak bizim bulanık görüşümüzün ayırt edemediği kaç farklı düzenleme biçimi olduğunu sayan nicelik olduğunu kanıtladı.
Öyleyse geçmiş ile gelecek arasındaki fark, sonuçta bu bulanıklığa mı bağlıdır? Doğanın tüm ayrıntılarını, mikroskobik ölçekte tam olarak kesin durumunu göz önünde tutabilseydik, zamanın akışının karakteristik özellikleri yok olur muydu ?
Zaman bu buluşla bir birlikte önemli bir özelliğini yitirmiştir: Özündeki geçmiş-gelecek farkını. Boltzmann zamanın akışının özünde hiçbir şey olmadığını anlamıştı. Yalnızca geçmişteki bir andan evrenin gizemli olasılıksızlığının bulanık bir yansıması olduğunu….
Buraya kadar “zaman” bilgimizin eksiklerinden bahsettik. Peki gerçekten zaman nedir?
Doğanın Ritimleri
Doğada, herkes tarafından gözlenebilen ritimler bizim zaman kavramımızın temel kaynaklarından biridir: Geceden sonra gündüz gelir, gündüzden sonra gece. Bir saatin tik-tak sayısını sayarız, günleri sayarız.
İnsanlığın antik dönemlerindeki bilgi dağarcığı içinde zaman, her şeyden önce günlerin sayılması kabul edilmiştir. Sonra, günlerden başka yıllar, mevsimler, ayın döngüleri, bir sarkacın salınımı, bir kum saatinin kaç kez çevrildiği de sayılmıştır. Zamanı antik çağdan modern çağa, geleneksel olarak böyle düşünegeldik: Şeylerin nasıl değiştiğini saymaktı zaman.
Zamanın ne olduğu problemini merak eden ilk kişi olarak bildiğimiz Aristoteles şu sonuca varmıştır: Zaman değişimin ölçülmesidir. Şeyler sürekli olarak değişir; bu değişimin ölçülmesine ve hesabının tutulmasına “zaman” deriz.
Aristoteles’in düşüncesinin temeli sağlamdır: Zaman, ” ne zaman?” sorusunu sorduğumuzda işaret ettiğimiz şeydir. ” Ne kadar süre sonra döneceksin?”, ” Ne zaman döneceksin?” demektir. “Ne zaman?” sorusunun yanıtı, olan bir şeye göndermede bulunur. “Üç güne kadar dönerim,” gidiş ve geliş arasında güneşin gökte üç tur atacağı anlamına gelir. Aristoteles için durum bu kadar basittir.
O halde, hiçbir şey değişmezse, hiçbir şey hareket etmezse, zaman geçmez mi? Aristoteles öyle olduğuna inanıyordu. Hiçbir şey değişmiyorsa, zaman geçmez; çünkü zaman kendimizi değişen şeylere göre, günlerin sayılmasına göre konumlandırma yöntemidir. Zaman değişimin ölçüsüdür: Hiçbir şey değişmiyorsa zaman yoktur.
Peki ya sessizlik içinde akışını dinlediğin zamana ne demeli? Aristoteles Fizik’te “bedensel bir etkilenime uğramıyorsak bile ruhta bir devinim olduğunda hemen belli bir zaman da geçti diye düşünüyoruz,” diye yazar. Başka bir deyişle, içimizde aktığını algıladığımız zaman da bir hareketin ölçüsüdür, içimizdeki bir hareketin… Hiçbir şey hareket etmiyorsa zaman yoktur çünkü zaman hareketin bıraktığı izden başka bir şey değildir, Aristoteles için. Newton ise tam tersini savunur…
Yazan: Alper KİRLİOĞLU
Zaman Nedir ? (2. Bölüm) Kaynakça :
Carlo Rovelli – Zamanın Düzeni
Lee Smolin – Zamanın Yeniden Doğuşu
Richard Feynman – Fizik Dersleri Cilt 1 ( Bölüm 17, 17-3)
Bir yanıt bırakın