Zaman Nedir Sorusu?
Zaman nedir sorusu dünyanın en basit sorusu gibi gözükse de, çok iyi algıladığımız zamanı tanımlamak çok zordur.
Çok eski zamanlarda tek bir saatimiz vardı ve günde sadece bir kez tik tak yapardı. Bu saatimiz: Dünyanın dönüşüydü tabiki. O zamanlar güneşin hareketini zaman olarak düşünülüyorduk. Tik Tak. Güneşin Doğuşu ve batışı.
Artık nano saniyelere kadar ölçebildiğimiz zaman gerçekte nedir?
Tdk ya göre; Bir işin, bir oluşun içinde geçtiği, geçeceği veya geçmekte olduğu süre, vakit.
Yani buradan da anladığımız üzere zaman: her şeyin bir anda olmaması için sıraya sokan şey.
Zaman Evrensel Bir Olgu mu?
Newton’a göre zaman evrenin her yerinde aynı olan anlık etkileşim sağlayan bir etkiydi. Tamda bizim algımıza göre bir düşünce. Benim için şimdi. Herkes için şimdidir.
Ama Albert adında ki genç bir patent memuru bunun böyle olmadığını, zamanın farklı hızlarda akabileceğini savundu. Evet, Albert Einstein‘dan bahsediyoruz.
Yani benim zamanımla sizin zamanınız farklı olabilir.
Einstein’ın evrensel bir saatin olmadığı fikri, Newton’un gerçeğini yıktı geçti.
Einstein Bunu Nasıl Başardı?
Einstein, öncelikle uzay ve zamanı farklı iki olgu gibi değil uzay-zaman olgusu olarak birleştirdi.
Duran iki cisim için zaman aynıdır. Bütün hareketleri zamandadır. Ama bir harekete başladığında, zamanda olan hareketini uzayla paylaşılacaktır. Ve böylelikle zaman yavaşlayacaktır. Zamanı aynı akması için birebirlerine göre referans alındıklarında hareketsiz olmalılardır. Ya aynı hızda hareket edecekler ya da duracaklar.
Einstein’ın bu çılgınca fikri kısaca: uzayda yapılan hareket zamanı etkiler.
Neden bu olayı gündelik hayatta deneyimleyemiyoruz.
Çünkü, ışık hızına göre çok düşük hızlarda hareket etiğimizden, çok ama çok küçük bir zaman değişimi oluyor ve bu zaman farkını algılayamıyoruz.
Lakin bu fikir, deneyler ile sınandığında her zaman başarılı oldu.
Örneğin; iki atom saati biri yer yüzünde durağan iki diğeri jet uçağı ile dünya etrafında tur attırıldı. Ve yan yana geldiklerinde farklı zamanları gösteriyordu. Aradaki fark saniyenin birkaç milyarda biri olsada farklıydı.
Ya da günlük kullandığımız GPRS uyduları da aynı şekilde zaman hızları farklıdır.
Ve bu da Einstein’ın en muhteşem fikrim dediği fikre yol açtı “geçmiş, gelecek ve şimdi aslında sadece bir illüzyondur.”
Fotoğraf karelerinin birbirini takip etmesiyle oluşan bu akış her bir anın devamlılığı ile hareket algısını oluşturur.
Duran veya hareket eden her şey aslında şu an vardır.
Zamanın akışını sadece hareket değil çekim kuvveti de etkiler Öreğin: üst komşunuz size göre zamanı daha yavaş geçiyor olarak algılar. Tabi yine çok çok küçük bir oranda.
Bu farkı artırmak için ya yer yüzünden inanılmaz yükseğe çıkılmalı, ya da çok güçlü bir çekime gerek vardır. Mesela bir kara delik yakınına gitmek gibi.
Kara deliğin etrafında bir tur atabilseydiniz zaman çok fazla yavaşlardı.
Peki, yavaşlayan bu zaman geriye gidiyor mu?
Hayır. Bir ok gibi sürekli iler akan zaman için, tam olarak neden sadece ileri akıyor sorusuna şimdilik kesin bir cevap yok.
Aslında kırılan bir vazo için zaman geriye gidebilir ve bir araya gelebilir. Fizik kuraları için bir sorun olmasa da hayatta bu asla olmuyor. Kırılan vazo tekrar sağlam bir vazo olmuyor.
Bunun sebebi entropi! Entropi minimum enerji maksimum düzensizliğe eğilimdir.
Yani vazo kırıldığında daha düzeniz hale gelir. Vazonun eski haline geri gelmesi için daha fazla enerjiye ihtiyaç vardır.
Entropinin sebebi ise Büyük Patlama‘da başlayan enerji boşaltımı ve düzensizliğe doğru akıştır.
Büyük Patlama‘dan bu güne kadar düzensizliğe doğru giden evrenden dolayı tek yönlü bir zaman varmış gibi algılarız.
Albert Einstein
Yirminci yüz yılın en büyük bilim insanı olan Albert Einstein, 14 Mart 1879 Almanya’nın Ulm kentinde dünyaya geldi. Babası elektrik mühendisi olan Hermann Einstein ve klasik müzik tutkunu iyi eğitimli bir ev hanımı olan Pauline Einstein ilk çocuğu olan Albert’ın bir de kardeşi vardır Maja Einstein.
Beş yaşında keman çalmaya başlayan bu yetenekli çocuk, yedi yaşına kadar hiç konuşmadı. Yıllar sonra bu durum için “hiç ihtiyacım olmadı ki” diyecektir.
Eğitim hayatında pek parlak değildi. Çoğu dersi saçma ve gereksiz bulduğundan ilgi göstermiyor ve zayıf alıyordu. Ama matematik ve sayısal derslere çok ilgiliydi. 14 yaşında Pisagor teoremine yeni bir bakış getirebilecek kadar.
Üniversitede de zekası ile öne çıksa da kibri ve ukalalığı soncu hiçbir hocası onunla çalışmak istemedi. Okulda tanıştığı Mileva Marić ile evlendi.
22 yaşında Bern’de patent bürosun da arkadaşının torpiliyle iş buldu. Sıkıcı işinde fizik üzerine düşünmek için bol bol zaman kalıyordu kendisine. Ve 1905 yılında henüz 26 yaşındayken kariyerinin altın yılını yaşadı. Altı makale yayınladı ve üçü dünyayı değiştirdi.
Daha sonraları Mileva Marić ten ayrılarak Elsa Einstein ile evlendi.
1915 yılında Özel Görelilik Teorisi’ni geliştirerek Genel Görelilik Teorisi’ni geliştirdi ve o büyük ününe ulaştı.
1921 yılında Nobel ödülünü, “Foto Elektrik” Etkisini açıklamasıyla aldı.
Nazi baskısından kaçarak ABD sığındı. Geri kalan yaşamını orada geçirerek Princeton Üniversitesi’de ders vermeye başladı.
18 Nisan 1955 yılında New Jersey’de hayatını kaybetti.
Kaynak: “Merak Ettikleriniz #7 / Zaman / Albert Einstein” Bölümünden esinlenerek yazılmıştır.
Yazan: Selim ÖZTEMEL
Video:
Bir yanıt bırakın